YÛSUF SURESİ

Ayet Getir

الر تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ

Elif lâm râ tilke âyâtul kitâbil mubîn(mubîni).

Bayraktar Bayraklı

Elif, lâm, râ. Bunlar, apaçık kitabın âyetleridir.


Cemal Külünkoğlu

Elif lâm Râ. Bunlar, her şeyi apaçık bildiren kitabın (Kur'an'ın) ayetleridir.


Diyanet İşleri (eski)

Elif, Lam, Ra. Bunlar, gerçeği açıklayan Kitap'ın ayetleridir.


Diyanet Vakfi

Elif. Lâm. Râ. Bunlar, apaçık Kitab'ın âyetleridir.


Edip Yüksel

A1L30R200. Bunlar apaçık kitabın mucizeleridir.


Elmalılı Hamdi Yazır

Elif, Lâm, Râ. bunlar işte âyetleridir sana o mübîn kitabın


Muhammed Esed

Elif, Lâm, Râ. Bunlar, doğruyu/gerçeği apaçık gösteren, kendisi de açık olan kitabın mesajlarıdır:


Mustafa İslamoğlu

Elif-Lam-Ra! Bunlar, hakikati beyan eden kitabın (olan-biteni) açıklayan ayetleridir.


Seyyid Kutub

Elif, Lâm Râ; bunlar, gerçeği açık açık anlatan kitabın ayetleridir.


Süleyman Ateş

Elif lâm râ. Bunlar apaçık Kitabın âyetleridir.


Süleymaniye Vakfı

ELİF! LAM! RA! Bunlar herşeyi açıkça ortaya koyan Kitap’ın ayetleridir.


Tefhim-ul Kuran

Elif, Lâm, Râ. Bunlar, apaçık Kitab'ın ayetleridir.


Yaşar Nuri Öztürk

Elif, Lâm, Râ. O apaçık, apaydınlık Kitap'ın ayetleridir bunlar.


إِنَّا أَنزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

İnnâ enzelnâhu kur’ânen arabiyyen leallekum ta’kılûn(ta’kılûne).

Bayraktar Bayraklı

Aklınızı kullanasınız diye biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik.


Cemal Külünkoğlu

Aklınızı kullanarak (manasının derinliğini iyice) anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik.


Diyanet İşleri (eski)

Biz onu, anlayasınız diye, Arapça bir Kuran olarak indirdik.


Diyanet Vakfi

Anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik.


Edip Yüksel

Onu Arapça bir Kuran olarak indirdik ki anlayasınız.


Elmalılı Hamdi Yazır

Biz onu bir Kur'an olmak üzere Arabî olarak indirdik, gerek ki akıl irdiresiniz


Muhammed Esed

Biz onu Arapça bir metin olarak indirdik ki, aklınızı kullanarak belki onu kavrayıp özümlersiniz.


Mustafa İslamoğlu

Biz onu Arapça bir hitab olarak indirdik: belki bu sayede, kafanızı kullanırsınız.


Seyyid Kutub

Biz o kitabı Arapça bir Kur'an olarak indirdik ki anlayabilesiniz.


Süleyman Ateş

Biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik ki anlayasınız.


Süleymaniye Vakfı

Belki aklınızı kullanırsınız diye, biz bunu Arapça kümeler[*] şeklinde indirdik. [*] قُرْآنً toplama anlamınadır. Bu kitabın anlamı Arap diliyle toparlanacak, kümeleştirilecek şekildedir.Detaylar için Bkz. Al-i İmran 3/7 ve dipnotu  


Tefhim-ul Kuran

Gerçekten biz, Arapça bir Kur'an olarak indirdik, Ona akıl erdirirsiniz diye.


Yaşar Nuri Öztürk

Biz onu sana, aklınızı çalıştırasınız diye, Arapça bir Kur'an olarak indirdik.


نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ أَحْسَنَ الْقَصَصِ بِمَا أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ هَذَا الْقُرْآنَ وَإِن كُنتَ مِن قَبْلِهِ لَمِنَ الْغَافِلِينَ

Nahnu nakussu aleyke ahsenel kasası bimâ evhaynâ ileyke hâzâl kur’âne ve in kunte min kablihî le minel gâfilîn(gâfilîne).

Bayraktar Bayraklı

Biz, bu Kur'ân'ı sana vahyetmekle, geçmiş milletlerin haberlerini en güzel bir şekilde anlatıyoruz. Gerçek şu ki, sen bundan önce bu haberleri bilmeyenlerdendin.


Cemal Külünkoğlu

(Ey Muhammed!) Biz sana bu Kur'an'ı vahyetmekle, kıssaların (geçmiş kavimlere ait haberlerin) en güzelini anlatıyoruz. Hâlbuki daha önce bunlardan haberin yoktu.


Diyanet İşleri (eski)

Biz bu Kuran'ı vahyederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz.. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin.


Diyanet Vakfi

(Ey Muhammed!) Biz, sana bu Kur'an'ı vahyetmekle geçmiş milletlerin haberlerini sana en güzel bir şekilde anlatıyoruz. Gerçek şu ki, sen bundan önce (bu haberleri) elbette bilmeyenlerden idin.


Edip Yüksel

Sana bu Kuran’ı vahyederek, sana en güzel bir anlatımla tarihi aktarıyoruz. Sen daha önce bundan habersizdin.


Elmalılı Hamdi Yazır

Sana bu Kur'anı vahyetmemizle biz bir kıssa anlatıyoruz ki ahsenülkasas senin ise doğrusu bundan evvel hiç hâberin yoktu


Muhammed Esed

Biz bu Kuran'ı sana vahyettikçe, (ey Peygamber,) bundan önce senin de (vahyin ne olduğundan) habersiz kimselerden olduğunu bilerek onu sana mümkün olan en iyi, en güzel üslupla açıklıyoruz.


Mustafa İslamoğlu

Bu Kur'an'ı sana vahyetmekle Biz, sana naklettiklerimizi en güzel, en açık seçik bir biçimde nakletmiş oluyoruz: oysa ki sen, bu hitabtan önce (vahyin ne olduğundan) habersizdin.


Seyyid Kutub

Biz bu Kur'an'ı vahyetmekle sana kıssaların, eski milletler ile ilgili hikâyelerin en güzelini anlatıyoruz. Oysa daha önce bu hikâyeleri hiç bilmiyordun.


Süleyman Ateş

Biz, bu Kur'ân'ı vahyetmekle sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Sen ondan önce (bunları) bilmeyenlerden idin.


Süleymaniye Vakfı

Şimdi, vahyettiğimiz bu bilgiler[*] içindeki hikâyelerin en güzelini sana anlatacağız. Oysaki daha önce sen bundan tamamen habersizdin. [*] Bir önceki قُرْآنً kelimesi ile ilgili...


Tefhim-ul Kuran

Biz bu Kur'an'ı sana vahyetmemizle, en güzel kıssaları gerçek bir haber (kıssa) olarak sana aktarmaktayız, oysa sen, daha önce bundan haberi olmayanlardandın.


Yaşar Nuri Öztürk

Biz bu Kur'an'ı sana vahyederek, hikâyelerin en güzelini anlatıyoruz. Oysaki sen, bundan önce bunlardan tamamen habersiz olanlardandın.


إِذْ قَالَ يُوسُفُ لِأَبِيهِ يَا أَبتِ إِنِّي رَأَيْتُ أَحَدَ عَشَرَ كَوْكَبًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ رَأَيْتُهُمْ لِي سَاجِدِينَ

İz kâle yûsufu li ebîhi yâ ebeti innî raeytu ehade aşera kevkeben veş şemse vel kamere raeytuhum lî sâcidîn(sâcidîne).

Bayraktar Bayraklı

Bir zamanlar Yûsuf, babası Ya‘kûb'a demişti ki: “Babacığım! Ben rüyamda on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; onları bana secde ederken gördüm.”


Cemal Külünkoğlu

Hani Yusuf babasına: “Babacığım; ben (rüyamda) on bir yıldızın, güneşin ve ayın önümde hürmetle yere eğildiklerini gördüm” demişti.


Diyanet İşleri (eski)

Yusuf babasına: 'Babacığım! 'Rüyamda onbir yıldız, güneş ve ayın bana secde ettiklerini gördüm' demişti.


Diyanet Vakfi

Bir zamanlar Yusuf, babasına (Ya'kub'a) demişti ki: Babacığım! Ben (rüyamda) on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; onları bana secde ederlerken gördüm.


Edip Yüksel

Yusuf, bir zamanlar babasına: “Babacığım, on bir gezegeni, güneşi ve ay’ı gördüm, onların bana secde ettiklerini gördüm“ dedi.


Elmalılı Hamdi Yazır

Bir vakıt Yusüf babasına, babacığım dedi: ben ru'yada on bir yıldızla Güneşi ve Kameri gördüm, gördüm onları ki bana secde ediyorlar


Muhammed Esed

Bir vakit Yusuf babasına şöyle demişti: "Babacığım! Ben (rüyamda) onbir yıldız, güneş ve ayı gördüm: benim önümde saygıyla yere kapanmışlardı!"


Mustafa İslamoğlu

Hani bir zamanlar Yusuf babasına "Ey babacığım!" demişti, "Ben rüyamda on bir gezegen, bir de Güneşi ve Ayı gördüm; hepsi de yerlere kapanarak beni saygıyla selamlıyorlardı.


Seyyid Kutub

Hani Yusuf babasına «Babacığım; ben rüyamda onbir yıldızın, güneşin ve ayın önümde secde ettiklerini gördüm» dedi.


Süleyman Ateş

Hani bir zaman Yûsuf, babasına: "Babacığım demişti, ben (rü'yâda) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm, bunların bana secde ettiklerini gördüm." demişti.


Süleymaniye Vakfı

Bir gün Yusuf babasına şöyle demişti: “Babacığım rüyamda on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Onları bana secde halinde gördüm.”


Tefhim-ul Kuran

Hani Yusuf babasına: «Babacığım, gerçekten ben (rüyamda) onbir yıldız, güneşi ve ayı gördüm; onları bana secde etmektelerken gördüm» demişti.


Yaşar Nuri Öztürk

Bir vakit Yûsuf babasına şöyle demişti: "Babacığım, ben rüyada on bir yıldızla, Güneş'i ve Ay'ı gördüm; onları bana secde ediyorlar gördüm."


قَالَ يَا بُنَيَّ لاَ تَقْصُصْ رُؤْيَاكَ عَلَى إِخْوَتِكَ فَيَكِيدُواْ لَكَ كَيْدًا إِنَّ الشَّيْطَانَ لِلإِنسَانِ عَدُوٌّ مُّبِينٌ

Kâle yâ buneyye lâ taksus ru’yâke alâ ihvetike fe yekîdû leke keydâ(keyden), inneş şeytâne lil insâni aduvvun mubîn(mubînun).

Bayraktar Bayraklı

Babası, “Yavrucuğum!” dedi, “Rüyanı sakın kardeşlerine anlatma; sonra sana bir tuzak kurarlar! Çünkü şeytan insana apaçık bir düşmandır.”


Cemal Külünkoğlu

(Babası Yakup) şöyle dedi: “Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma; sonra (şeytana uyup) sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan insan için apaçık bir düşmandır.”


Diyanet İşleri (eski)

Babası şunları söyledi: 'Oğulcuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana tuzak kurarlar; zira şeytan insanın apaçık düşmanıdır'.


Diyanet Vakfi

(Babası:) Yavrucuğum! dedi, rüyanı sakın kardeşlerine anlatma; sonra sana bir tuzak kurarlar! Çünkü şeytan insana apaçık bir düşmandır.


Edip Yüksel

“Yavrum“ dedi, “Rüyanı kardeşlerine anlatma, olur ki sana karşı bir plan kurarlar. Çünkü sapkın, insana apaçık bir düşmandır.“


Elmalılı Hamdi Yazır

Yavrum! Dedi: ru'yanı biraderlerine anlatma sonra sana bir tuzak kurarlar, çünkü Şeytan insana belli bir düşmandır


Muhammed Esed

(Yakub:) "Ey oğulcuğum!" dedi, (bu) rüyanı kardeşlerine anlatayım deme, yoksa (hasetlerinden) sana karşı bir tuzak hazırlarlar; doğrusu Şeytan insan için apaçık bir düşmandır!


Mustafa İslamoğlu

(Yakub): "Ey yavrucuğum!" dedi, "Rüyanı kardeşlerine anlatma, sonra sana karşı bir tuzak kurarlar; çünkü Şeytan insan soyu için apaçık bir düşmandır!


Seyyid Kutub

Babası ona dedi ki; «Yavrum bu rüyanı kardeşlerine anlatma; sonra sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan insanın açık bir düşmanıdır.


Süleyman Ateş

(Babası Ya'kûb): "Yavrum, dedi, rü'yânı kardeşlerine anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytân, insanın apaçık düşmanıdır!


Süleymaniye Vakfı

Dedi ki “Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma; sana bir oyun oynarlar. Çünkü Şeytan insanın açık düşmanıdır.


Tefhim-ul Kuran

(Babası) Demişti ki: «Oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa onlar sana bir tuzak düzenlerler. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.»


Yaşar Nuri Öztürk

"Yavrucuğum, dedi, rüyanı kardeşlerine anlatma; sonra sana bir oyun oynarlar. Hiç kuşkusuz şeytan, insan için açık bir düşmandır."


وَكَذَلِكَ يَجْتَبِيكَ رَبُّكَ وَيُعَلِّمُكَ مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ وَيُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَعَلَى آلِ يَعْقُوبَ كَمَا أَتَمَّهَا عَلَى أَبَوَيْكَ مِن قَبْلُ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَقَ إِنَّ رَبَّكَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ

Ve kezâlike yectebîke rabbuke ve yuallimuke min te’vîlil ehâdîsi, ve yutimmu ni’metehu aleyke ve alâ âli ya’kûbe kemâ etemmehâ alâ ebeveyke min kablu ibrâhîme ve ishâk(ishâke), inne rabbeke alîmun hakîm(hakîmun).

Bayraktar Bayraklı

“İşte böylece Rabbin seni seçecek, sana olayların ve sözlerin yorumunu öğretecek. Tıpkı bundan önce ataların İbrâhim ve İshâk üzerine o nimeti tamamladığı gibi, hem senin hem de Ya‘kûb soyunun üzerinde nimetini tamamlayacaktır. Çünkü senin Rabbin her şeyi bilendir; hikmet sahibidir.”


Cemal Külünkoğlu

“İşte Rabbin seni böylece seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a nimetlerini tamamladığı gibi senin ve Yakup ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Şüphesiz Rabbin hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”


Diyanet İşleri (eski)

'Rabbin seni böylece rüyandaki gibi seçecek, sana rüyaları yorumlamayı öğretecek; daha önce, ataların İbrahim ve İshak'a nimetlerini tamamladığı gibi, sana ve Yakub soyuna da tamamlayacaktır. Doğrusu Rabbin bilir, hakimdir.'


Diyanet Vakfi

İşte böylece Rabbin seni seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce iki atan İbrahim ve İshak'a nimetini tamamladığı gibi sana ve Ya'kub soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Çünkü Rabbin çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.


Edip Yüksel

“Böylece Efendin seni seçmekte, sana rüyaların yorumunu öğretmekte ve daha önceki ataların İbrahim ve İshak’a nimetini tamamladığı gibi sana ve Yakup ailesine de tamamlamaktadır. Efendin Bilendir, Bilgedir.”


Elmalılı Hamdi Yazır

Ve işte öyle, rabbın seni seçecek ve sana ehadisin te'vilinden ılimler öğretecek, hem sana hem âli Ya'kuba ni'metini bundan evvel ataların İbrahim ve İshaka tamamladığı gibi tamamlıyacak, şüphe yok ki rabbın alîmdir, hakîmdir.


Muhammed Esed

Çünkü, (rüyanda sana gösterilene bakılacak olursa) demek ki Rabbin seni de seçecek; sana olayların iç yüzünü görüp yorumlamayı öğretecek; ve tıpkı ataların İbrahim ve İshak'a olan nimetini her bakımdan tam ve yeterli kıldığı gibi sana ve Yakub'un soyuna verdiği nimeti de her bakımdan tam ve yeterli kılacak. Doğrusu, senin Rabbin doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir.


Mustafa İslamoğlu

Zira bunun anlamı, Rabbinin seni seçmesi, sana olayların altında yatan gerçeği öğretmesi ve tıpkı daha önceden ataların İbrahim ve İshak'a olan nimetini tamamladığı gibi, sana ve Yakub oğullarına da nimetini tamamlaması demektir. Gerçekten de senin Rabbin her şeyi bilir, her hükmünde tam isabet eder.


Seyyid Kutub

Tıpkı rüyanda gördüğün gibi Rabbin seni peygamber olarak seçecek, sana olayları (ya da rüyaları) yorumlamaya ilişkin bazı bilgiler öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ile İshak'a yönelik nimetini nasıl tamama erdirdi ise, sana ve Yakub'un soyuna yönelik nimetini de tamama erdirecektir. Hiç kuşkusuz Rabbin herşeyi bilir ve her işi yerinde yapar.


Süleyman Ateş

Böylece Rabbin seni seçecek ve sana düşlerin yorumundan bir parça öğretecek, sana ve Ya'kûb soyuna ni'metini tamamlayacaktır; nasıl ki daha önce ataların İbrâhim'e ve İshak'a da ni'metini tamamlamıştı. Şüphesiz Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir."


Süleymaniye Vakfı

Bu böyle olur; demek ki Rabbin[*] seni seçecek ve olayların yorumunu (tevilini) öğretecek, sana ve Yakup ailesine ettiği iyilikleri de tamamlayacaktır. Nitekim daha önce ataların İbrahim’e ve İshak’a olan iyiliklerini tamamlamıştı. Senin Rabbin bilir, doğru kararlar verir.” [*] Sahibin  


Tefhim-ul Kuran

«Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Hiç şüphe yok, senin Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.»


Yaşar Nuri Öztürk

İşte böyle! Rabbin seni seçip yüceltecek, olayların ve sözlerin tevilinden, sana birşeyler öğretecek, hem senin hem Yakub soyunun üzerinde nimetini tamamlayacaktır. Tıpkı bundan önce ataların İbrahim ve İshak üzerine o nimeti tamamladığı gibi. Şu kesin ki, senin Rabbin Alîm'dir, Hakîm'dir.


لَّقَدْ كَانَ فِي يُوسُفَ وَإِخْوَتِهِ آيَاتٌ لِّلسَّائِلِينَ

Lekad kâne fî yûsufe ve ihvetihî âyâtun lis sâilîn(sâilîne).

Bayraktar Bayraklı

Andolsun ki, Yûsuf ve kardeşlerinde, almak isteyenler için dersler vardır.


Cemal Külünkoğlu

Gerçekten, Yusuf ve kardeşlerinin kıssasında (hakikati) sorup arayanlar için nice dersler vardır.


Diyanet İşleri (eski)

And olsun ki, Yusuf ve kardeşlerinin olayında, soranlara nice ibretler vardır.


Diyanet Vakfi

Andolsun ki Yusuf ve kardeşlerinde, (almak) isteyenler için ibretler vardır.


Edip Yüksel

Dileyenler için, Yusuf ve kardeşlerinde dersler vardır:


Elmalılı Hamdi Yazır

Şanım hakkı için Yusüf ve biraderlerinde soranlara ıbret olacak âyetler oldu


Muhammed Esed

Gerçek şu ki, Yusuf ve kardeşlerin(in kıssasında)da (hakikati) arayanlar için (çıkarılacak nice) dersler vardır.


Mustafa İslamoğlu

Doğrusu, Yusuf ve kardeşlerinin (kıssasında, öğrenmek) isteyenler için asla tüketip bitirilemeyecek kadar çok dersler vardır.


Seyyid Kutub

Yusuf ile kardeşleri olayında, bu olayın içyüzünü irdeleyenlerin alacağı birçok ibret dersleri vardır.


Süleyman Ateş

Andolsun, Yûsuf ve kardeşlerin(in kıssaların)da, soranlar için ibretler vardır:


Süleymaniye Vakfı

Şurası bir gerçek ki Yusuf’ta ve kardeşlerinde, araştırmak isteyen herkesin çıkaracağı dersler vardır.


Tefhim-ul Kuran

Andolsun, Yusuf ve kardeşlerinde soranlar için ayetler (ibretler) vardır.


Yaşar Nuri Öztürk

Yemin olsun ki, Yûsuf ve kardeşlerinde istek ve arayış içinde olanlar için ibretler/işaretler vardır.


إِذْ قَالُواْ لَيُوسُفُ وَأَخُوهُ أَحَبُّ إِلَى أَبِينَا مِنَّا وَنَحْنُ عُصْبَةٌ إِنَّ أَبَانَا لَفِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ

İz kâlû le yûsufu ve ahûhu ehabbu ilâ ebînâ minnâ ve nahnu usbetun, inne ebânâ le fî dalâlin mubîn(mubînin).

Bayraktar Bayraklı

Kardeşleri dediler ki: “Yûsuf ile kardeşi, babamıza bizden daha sevgilidir. Halbuki biz kalabalık bir cemaatiz. Şüphesiz ki babamız apaçık bir yanılgı içindedir.”


Cemal Külünkoğlu

(Kardeşleri) şöyle demişti: “Biz güçlü bir grup olduğumuz halde Yusuf ve kardeşi (Bünyamin) babamızın gözünde bizden daha sevgilidir. Doğrusu, babamız apaçık bir yanılgı içindedir.”


Diyanet İşleri (eski)

Kardeşleri demişlerdi ki: 'Yusuf ve özkardeşi babamıza bizden daha sevgilidir. Oysa biz bir cemaatiz. Babamız açık bir yanlışlık içindedir.'


Diyanet Vakfi

(Kardeşleri) dediler ki: Yusuf'la kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevgilidir. Halbuki biz kalabalık bir cemaatiz. Şüphesiz ki babamız apaçık bir yanlışlık içindedir.


Edip Yüksel

Demişlerdi ki: “Babamız, Yusuf ve (öz) kardeşini bizden daha çok seviyor, biz ise çoğunluğuz. Babamız açıkça yanlış bir tutum içindedir.“


Elmalılı Hamdi Yazır

Zira dediler ki her halde Yusüf ve biraderi babamıza bizden daha sevgili, biz ise müteassıb bir kuvvetiz, doğrusu babamız belli ki yanılıyor


Muhammed Esed

Bir vakit (Yusuf'un kardeşleri kendi aralarında şöyle) konuşuyorlardı: "Sayımız bu kadar çok olduğu halde bile, Yusuf ve kardeşi (Bünyamin) babamızın gözünde daha değerli/daha sevgili; gerçek şu ki, babamız açık bir yanılgı içerisinde!"


Mustafa İslamoğlu

Hani bir zaman da (Yusuf'un kardeşleri) şöyle demişti: "Biz kalabalık olduğumuz halde, babamız için Yusuf ve kardeşi bizden daha sevimli ve gözde; bu da gösteriyor ki babamız açık bir yanılgı içerisindedir.


Seyyid Kutub

Hani Yusuf'un üvey kardeşleri dediler ki; «Babamız, Yusuf ile öz kardeşini bizden daha çok seviyor. Oysa biz sayıca çok ve güçlü bir grubuz. Kuşku yok ki, babamız açık biçimde hatalıdır.»


Süleyman Ateş

(Kardeşleri) demişlerdi ki: "Yûsuf ve (öz) kardeşi (Bünyamin), babamıza bizden daha sevgilidir. Oysa biz bir cemaatiz. Babamız açık bir yanlışlık içindedir!"


Süleymaniye Vakfı

Bir gün kardeşleri şöyle dediler: “Babamızın Yusuf’u ve öz kardeşini bizden çok sevdiği açık. Oysa biz bir aileyiz. Babamız gerçekten açık bir sapkınlık içinde.”


Tefhim-ul Kuran

Onlar şöyle demişti: «Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir; oysaki biz, birbirini pekiştiren bir topluluğuz. Gerçekte babamız, açıkça bir şaşkınlık içindedir.»


Yaşar Nuri Öztürk

O vakit onlar şöyle demişlerdi: "Yûsuf ve kardeşi, babamıza bizden daha sevimli, bu bir gerçek. Ama biz de birbirini her hal ve şartta destekleyen bir ekibiz. Şu da kuşkusuz ki, bizim babamız, inkâr edilemez bir şaşkınlık içindedir."


اقْتُلُواْ يُوسُفَ أَوِ اطْرَحُوهُ أَرْضًا يَخْلُ لَكُمْ وَجْهُ أَبِيكُمْ وَتَكُونُواْ مِن بَعْدِهِ قَوْمًا صَالِحِينَ

Uktulû yûsufe evitrahûhu ardan yahlu lekum vechu ebîkum ve tekûnû min ba’dihî kavmen sâlihîn(sâlihîne).

Bayraktar Bayraklı

“Yûsuf'u öldürün veya onu bir yere atın ki babanızın sevgi ile yönelişi yalnız size kalsın! Ondan sonra da tövbe ederek iyi kimseler olursunuz.”


Cemal Külünkoğlu

(İçlerinden biri dedi ki:) “Yusuf'u öldürün ya da bir yere götürüp atın ki, babanızın ilgisi yalnız size yönelsin. Ondan sonra da tevbe ederek iyi kimseler olursunuz (babanızla münasebetleriniz düzelir, işiniz yoluna girer.)”


Diyanet İşleri (eski)

'Yusuf'u öldürün veya onu ıssız bir yere bırakıverin ki babanız size kalsın; ondan sonra da iyi kimseler olursunuz'


Diyanet Vakfi

(Aralarında dediler ki:) Yusuf'u öldürün veya onu (uzak) bir yere atın ki babanızın teveccühü yalnız size kalsın! Ondan sonra da (tevbe ederek) sâlih kimseler olursunuz!


Edip Yüksel

“Yusuf’u öldürün, ya da onu uzak bir yere yollayın ki babanızın ilgisi sizde odaklansın. Daha sonra da erdemli bir topluluk olursunuz.”


Elmalılı Hamdi Yazır

Yusüfü öldürün yahud bir yere atın ki babanızın yüzü size kalsın ve ondan sonra salâhlı bir kavm olasınız


Muhammed Esed

(İçlerinden biri:) "Yusuf'u öldürün" dedi, "yahut o'nu (uzak) bir yere götürüp bırakın ki böylece babanız sevgi ve alakasıyla yalnızca size kalsın ve siz de bundan sonra (artık tevbe edip) iyi insanlar ol(arak yaşamak için serbest ol)asınız!"


Mustafa İslamoğlu

(İçlerinden biri dedi ki): "Yusuf'u öldürün! Ya da onu ıssız bir yere atın ki babanızın ilgisi yalnız size yönelsin; ve onun ardından, işleri tıkırında giden bir topluluk olmuş olursunuz.


Seyyid Kutub

Yusuf'u ya öldürünüz, ya da ıssız bir yere bırakınız; o zaman babanızın rakipsiz sevgilileri olursunuz, arkasından da tevbe eder iyi kimseler olursunuz.


Süleyman Ateş

"Yûsuf'u öldürün, ya da onu bir yere bırakın da babanızın yüzü yalnız size kalsın (bundan böyle babanız yalnız sizi görsün ve sevsin)! Ondan sonra da (tevbe eder), iyi bir topluluk olursunuz!"


Süleymaniye Vakfı

“Yusuf’u öldürelim ya da bir yere atalım gitsin de babamız hep bizinle ilgilensin, böylece daha iyi sıkıntısız bir topluluk haline geliriz[*]” [*] İltifat


Tefhim-ul Kuran

«Öldürün Yusuf'u veya onu bir yere atıp bırakın ki babanızın yüzü yalnızca size (dönük) kalsın. Ondan sonra da salih bir topluluk olursunuz.»


Yaşar Nuri Öztürk

"Yûsuf'u öldürün yahut bir yere götürüp atın ki, babanızın ilgisi yalnız size yönelsin ve bunun ardından barışcıl ve hayırsever bir topluluk haline gelesiniz."


قَالَ قَآئِلٌ مَّنْهُمْ لاَ تَقْتُلُواْ يُوسُفَ وَأَلْقُوهُ فِي غَيَابَةِ الْجُبِّ يَلْتَقِطْهُ بَعْضُ السَّيَّارَةِ إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ

Kâle kâilun minhum lâ taktulû yûsufe ve elkûhu fî gayâbetil cubbi yeltekıthu ba’dus seyyârati in kuntum fâilîn(fâilîne).

Bayraktar Bayraklı

Onlardan biri, “Yûsuf'u öldürmeyiniz; eğer mutlaka yapacaksanız onu kuyunun dibine atın da, geçen kervanlardan biri onu alsın” dedi.


Cemal Külünkoğlu

Onlardan bir sözcü de dedi ki: “Yusuf'u öldürmeyin, onu bir kuyunun dibine bırakın ki geçen kafilelerden biri onu bulup alsın. Eğer (ona) bir şey yapmak istiyorsanız, böyle yapın.”


Diyanet İşleri (eski)

İçlerinden biri: 'Yusuf'u öldürmeyin, onu bir kuyunun derinliklerine bırakın. Böyle yaparsanız yolculardan onu bulup alan olur' dedi.


Diyanet Vakfi

Onlardan biri: Yusuf'u öldürmeyin, eğer mutlaka yapacaksanız onu kuyunun dibine atın da geçen kervanlardan biri onu alsın (götürsün), dedi.


Edip Yüksel

Onlardan birisi şöyle dedi: “Yusuf’u öldürmeyin, onu kuyunun dibine atın. Böyle yaparsanız kervanlardan biri onu bulup götürebilir.”


Elmalılı Hamdi Yazır

İçlerinden bir söz sahibi, Yusüfü, dedi öldürmeyin de bir kuyu dibinde bırakın ki kafilenin biri onu lekît olarak alsın, eğer yapacaksanız böyle yapın


Muhammed Esed

Bir diğeri: "Hayır, Yusuf'u öldürmeyin!" diye söze karıştı, "Eğer mutlaka bir şey yapmanız gerekiyorsa, o'nu bir kuyunun dibine atın; (nasıl olsa) o'nu (orada) bir kervan bulup yanına alır."


Mustafa İslamoğlu

Bir diğeri ileri atılarak "Yusuf'u öldürmeyin!" dedi ve ekledi: "İlle de bir şey yapacaksanız, onu bir kuyunun derinliklerine bırakın; nasıl olsa bir kervan gelip ona el koyacaktır."


Seyyid Kutub

Üvey kardeşlerden biri dedi ki; «Yusuf'u öldürmeyiniz; eğer mutlaka bir şey yapmak istiyorsanız, onu bir kuyunun dibine atınız da yoldan geçecek kervanlardan biri onu çıkarıp alsın.»


Süleyman Ateş

İçlerinden bir sözcü: "Yûsuf'u öldürmeyin, onu kuyunun dibine atın, kervanlardan biri onu (görüp) alsın; eğer yapacaksanız (böyle yapın)," dedi.


Süleymaniye Vakfı

İçlerinden sözü dinlenen biri şöyle dedi: “Yusuf’u öldürmeyin, o su çukurunun[*] dibine bırakın da kervanlardan biri onu alsın. Yapacaksanız böyle yapın.” [*] النسيان: ترك الإنسان ضبط ما استودع؛ وإما لضعف قلبه؛ وإما عن غفلة؛ وإما عن قصد حتى ينحذف عن القلب ذكره، يقال: نسيته نسيانا. قال تعالى: {ولقد عهدنا إلى آدم من قبل فنسي ولم نجد له عزما} <طه/115>، Müfredat


Tefhim-ul Kuran

Onlardan bir sözcü dedi ki: «Eğer (mutlaka bir şey) yapacaksanız, öldürmeyin Yusuf'u, onu kuyunun derinliklerine bırakıverin de bir yolcu kafilesi onu alsın.»


Yaşar Nuri Öztürk

İçlerinden söz alan biri şöyle konuştu: "Yûsuf'u öldürmeyin. Onu bir kuyunun dibine bırakın; gelip geçen kafilelerden biri onu bulup alır. Yapacaksanız böyle yapın!"


قَالُواْ يَا أَبَانَا مَا لَكَ لاَ تَأْمَنَّا عَلَى يُوسُفَ وَإِنَّا لَهُ لَنَاصِحُونَ

Kâlû yâ ebânâ mâ leke lâ te’mennâ alâ yûsufe ve innâ lehu le nâsıhûn(le nâsıhûne).

Bayraktar Bayraklı

Dediler ki: “Ey babamız! Sana ne oluyor da Yûsuf hakkında bize güvenmiyorsun? Oysa biz, onun iyiliğini istemekteyiz.”


Cemal Külünkoğlu

(Bu karara vardıktan sonra babalarına) şöyle dediler: “Ey babamız! Yusuf hakkında bize neden güvenmiyorsun? Hâlbuki biz onun iyiliğini istiyoruz.”


Diyanet İşleri (eski)

(11-12) Bunun üzerine 'Ey babamız! Yusuf'un iyiliğini istediğimiz halde, onu niçin bize emniyet etmiyorsun? Yarın onu bizimle beraber gönder de gezsin oynasın, biz onu herhalde koruruz' dediler.


Diyanet Vakfi

Dediler ki: «Ey babamız! Sana ne oluyor da Yusuf hakkında bize güvenmiyorsun! Oysa ki biz onun iyiliğini istemekteyiz.


Edip Yüksel

Dediler ki: “Ey babamız, neden Yusuf hakkında bize güvenmiyorsun? Oysa biz onun candan dostlarıyız.”


Elmalılı Hamdi Yazır

Vardılar ey bizim pederimiz, dediler, sen neye bize Yusüfü inanmıyorsun? Cidden biz onun için recaciyiz


Muhammed Esed

(Bu görüşte birleştiler ve bunun üzerine babalarına:) "Ey babamız!" dediler, "Biz Yusuf'un iyiliğini isteyen kimseler olduğumuz halde, neden o'nun hakkında bize güvenmiyorsun?


Mustafa İslamoğlu

(Babalarına dönüp) "Ey babamız!" dediler, "Biz ona candan yürekten davrandığımız halde, neden Yusuf hakkında bize güvenmiyorsun?


Seyyid Kutub

Bunun üzerine üvey kardeşler, babalarına dediler ki; «Ey babamız, niçin Yusuf konusunda bize güvenmiyorsun? Oysa biz onun sadece iyiliğini isteriz.


Süleyman Ateş

(Bu fikirde karar kıldılar ve babalarına gelip) Dediler ki: "Ey babamız, neden Yûsuf hakkında bize güvenmiyorsun, oysa biz ona öğüt verenler(onun iyiliğini isteyenler)iz?"


Süleymaniye Vakfı

(Babalarına geldiler ve) “Ey babamız! Neden Yusuf konusunda bize güvenmez oldun? Oysa biz hep onun iyiliğini isteriz” dediler.


Tefhim-ul Kuran

(Bu karara vardıktan sonra) «Ey Babamız,» dediler. «Sana ne oluyor, Yusuf'a karşı bize güvenmiyorsun? Oysa gerçekte biz, onun iyiliğini isteyenleriz;»


Yaşar Nuri Öztürk

Dediler ki: "Ey babamız, ne oluyor da Yûsuf konusunda bize güvenmiyorsun. Oysaki biz ona hep öğüt vermekteyiz."