YÂSÎN SURESİ


Ayet Getir
36-YÂSÎN 79. Ayet

قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي أَنشَأَهَا أَوَّلَ مَرَّةٍ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلِيمٌ

Kul yuhyîhellezî enşeehâ evvele merreh(merretin), ve huve bi kulli halkın alîm(alîmun).

Bayraktar Bayraklı

De ki: “Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı çok iyi bilir.”


Edip Yüksel

De ki: “Kim onları ilk kez yarattıysa onları yine O diriltecek. O her türlü yaratmayı bilendir.”


Erhan Aktaş

De ki: “Onu ilk defa inşa1 eden, ona hayat verecek. Ve O, yaratmayı çok iyi bilendir.” 1- Yapmak, düzenlemek, tasarlamak. Yapı yapmak, yapı kurmak.


Muhammed Esed

De ki: "Onları yoktan var eden, (yeniden) hayat (da) verir, çünkü O, her tür yaratma eyleminin bilgisine sahiptir;


Mustafa İslamoğlu

De ki: "Onları ilk defa kim yoktan var ettiyse O hayat verecek. Zira O, her tür yaratığın ve yaratmanın akıl sır ermez bilgisine bütünüyle vakıftır.


Süleyman Ateş

De ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecek. O, her yaratmayı bilir."


Süleymaniye Vakfı

De ki; onları ilk var eden diriltecektir. O, yaratmanın her şeklini bilir.


Yaşar Nuri Öztürk

De ki: "Onlara hayatı verecek olan, onları ilk kez yaratandır. O, bütün yaratılmışları/her türlü yaratmayı çok iyi bilmektedir."


Ayetin Tefsiri

MEAL

79.) De ki: "Onları ilk defa kim yoktan var ettiyse O hayat verecek. Zira O, her tür yaratığın ve yaratmanın akıl sır ermez bilgisine bütünüyle vâkıftır.

(M.İ.) 

79.) (Ey Peygamber!) De ki o kâfir adama:" Onları ilkin kim yarattıysa O can verecektir. O, yaratmanın her türlüsünü iyi bilir."

(M.Ö.)  

79.) “Ey Muhammed! De ki: “Onları ilk defa yaratan diriltecektir. O, her türlü yaratmayı bilendir.”

(A.Küçük)

 

TEFSİR

 

Bu ne büyük sadelik! Ne fıtri ve doğal mantık! Ne büyük realite ve göz önündeki gerçeğin dili! Acaba o su damlası, çürüyüp dağılmış kemikten daha mı canlı, güçlü ve değerlidir? O su damlasından insan yapılmamış mıdır?  Bu onun ilk yaratılışı değil midir? Böyle bir su damlasını insana dönüştüren, onu apaçık bir hasım haline getiren yaratıcı, çürümüş kemikleri yeniden canlı bir yaratık haline dönüştürmeye kadir değil midir?

(Seyyid Kutup) 

 

"Ve O, yaratmanın hepsini pekala bilendir." Yani her yaratığı bütün detaylarıyla, her birinin toplanan ve dağılan bütün parçaları, asıl ve detayları, konumları, durumları, nitelikleri ve nicelikleriyle, her tür özellikleriyle bilir, yine her halkı, yaratmanın her çeşidini bilir, maddeli-maddesiz, araçlı-araçsız, örnekli-örneksiz, gerek ilk başta, gerek sonra her çeşidini bilir. Bütün mesele bundan ibarettir.  

(Elmalılı)  

 

İnsanın kendi yaratılışı üzerinde düşünmeyi bir kenara bırakıp, küstahça bir tavırla yüce yaratıcının ve peygamberinin bildirdiklerini yalnızca aklıyla yargılamaya kalkışmasının ne kadar çelişkili olduğu bir örnek ışığında ortaya konmaktadır. Bu örnekte iki nesne (nutfe ve çürümüş kemik) kıyaslanmaktadır. Bunlardan nutfe, Kur'an'daki kullanımlarına göre erkeğin menisi veya döllenmiş hücre (zigot) manasına gelmektedir. Böylesine önemsiz görünen bir cismin belirli süreçlerden geçtikten sonra yetişkin bir insan haline gelebilmesini sağlayan bir irade ve kudretin yani yaratıcının bulunduğunu kabul eden kişinin -ki başka âyetlerde belirtildiği üzere müşrik Araplar evrenin ve evrendeki varlıkların yaratıcısının Allah olduğunu itiraf ediyorlardı-, işte bu gücün çürümüş kemiğe de can verebileceğini yadırgamaması gerekir. Ne var ki Rasulullah'ın peygamberliğini ve onun bildirdiklerini, dolayısıyla öldükten sonra dirilme gerçeğini kabul etmemek, sonuç olarak da Allah'ın yanı sıra başka mabudlara tapma esasına dayalı kurulu düzenlerini sürdürmek için kırk dereden su getiren Mekke müşrikleri, akıllarınca bu tür örneklerden de yararlanarak alaycı ifadelerle çevrelerindekileri etkilemeye çalışıyorlardı.

 

Tefsirlerde bu âyetlerin nüzul sebebi olarak şöyle bir olaya yer verilir: Müşriklerin önde gelenlerinden biri Hz. Peygamber'e elinde çürümüş bir kemik parçası ile gelir ve onu ufalayıp, "Böyle un ufak olduktan sonra Allah bunu diriltecek öyle mi?" der. Rasul-i Ekrem de "Evet, nitekim o seni de öldürecek, sonra diriltip cehenneme atacak!" cevabını verir. Rivâyetlerde Rasulullah ile konuşan kişi ile ilgili olarak Übey b. Halef, Âsî b. Vâil, Ebu Cehil ve Velid b. Muğîre isimlerinin geçmesi, olayın benzerlerinin birkaç defa meydana gelmiş olması ihtimalini düşündürmektedir.  (İbn. Aşur; rivâyetler için ayrıca bkz. Taberi) (İbni Atıyye, Abdullah b. Übey'in adının zikredilmesini haklı olarak eleştirir).  Fakat en çok adı geçen Übey b. Halef'in, isimleri belirtilen diğer kişilerin bulunduğu bir toplulukta, "Muhammed Allah'ın ölüleri dirilteceğini söylüyor, bunu onunla tartışacağım!" dedikten sonra çürümüş bir kemik alıp Rasulullah'a gittiği rivâyeti daha mâkul görünmektedir. (Zemahşerî)

 

Râzî'nin belirttiği üzere önemli olan, özel sebep ne olursa olsun sözün genelinden çıkan mânadır, ki bu da Allah'ın kudretini ve haşri inkâr eden zihniyetin mahkûm edilmesidir. Âyetin son cümlesinde geçen "halk" kelimesi hem "yaratma" hem "yaratılanlar" (mahlûkat) anlamına geldiği için, bu cümle genellikle bu iki mânayı da yansıtmak üzere şu şekilde açıklanmıştır: Allah Teâlâ, yaratılanların hepsini bütün ayrıntılarıyla, her birini toplanan ve dağılan parçalarıyla, usûlü ve fürûu, içinde bulunduğu durumları nitelik ve nicelikleri, her türlü özellikleriyle bilir; yaratmanın da her türlüsünü, maddeli-maddesiz, aletli-aletsiz, örnekli-örneksiz, ilkin ve sonra her çeşidini bilir. (Elmalılı)

(Diyanet Tefsiri) 

 

“Peygamberim sen de ki: O kemikleri ilk defa yoktan yaratıp var

eden Allah, onları yeniden var etmeye, yeniden diriltmeye kâdirdir. Gafil insan, şaşkın insan bir düşünmez misin? O kemikler bir zamanlar var mıydı? Yoktu, Allah yaratmadı mı onları? Olmayan şeylerin var edilişini değil de var olan şeylerin yeniden var edilmesini mi problem ediyorsun? Haddini bilsen olmaz mı? Hem O Allah yaratmanın her çeşidini, her türünü, her şeklini ve yaratıklarıyla alâkalı her şeyi bilmektedir. Böyle bir Allah’ı nasıl yenmeye kalkışıyorsunuz?”

 

Yâni eline çürümüş kemikleri alarak, bunlar bu hale geldikten sonra

tekrar dirilecekler ha? Nasıl, nasıl? Bizler toprak olduktan sonra tekrar

diriltileceğiz ha? Bizler öldükten, toprak bizim etlerimizi yiyip, kemiklerimizi çürüttükten sonra bir daha dirileceğiz ha? Hayır hayır, bu kesinlikle mümkün değildir. Sen onu bizim külahımıza anlat diyenlere de ki ey peygamberim, sizi ilk defa yaratan kimdi? İlk yaratılışları neydi bu adamların? İlk defa nasıl yaratılmışlardı bu adamlar? Onları ilk defa yaratan Allah ikinci defa yaratamaz mı? Nasıl düşünüyor bu adamlar? Toprak olduktan sonra bir daha diriltilemeyeceklerini mi söylüyorlar? Çok mu hayret edilecek bir şeydir bu? Çok mu zor Allah için böyle bir şey?

 

Halbuki anamızın babamızın yediği yeryüzünün değişik meyvelerinden oluşan meniden meydana gelmedik mi bizler? Böylece bizi ilk defa topraktan toplayıp yaratan Allah ölümümüzden sonra aynı topraktan tekrar toplayıp diriltmeye kâdir değil mi? İlk yaratılışlarını hiç mi düşünmüyor bu adamlar? Onu dirilten öldürmeye, öldüren diriltmeye kâdir değil mi? Yaratırken bir damla sudan yaratmaya kâdir de, öldükten sonra onu yeniden yaratmaya kâdir değil mi? Onu beceren, bunu beceremez mi? Bunlar Rabblerine küfreden, Rabblerini tanımayan, Allah’ın gücünden, kudretinden, Allah’ın âyetlerinden habersiz olan insanlardır. Bunlar Rabblerini örten, örtbas eden, Rabblerinin âyetleriyle ilgi kurmadan bir hayat yaşayan kimselerdir.

 

Aslında öldükten sonra tekrar dirileceklerini onlar da biliyorlar, ama

hayat programlarının değişmesini istemedikleri için bunu reddetmeye

çalışıyorlar. Bir de bu dünyada yaptıklarının yanlarına kâr kalmasını,

hesabının sorulmamasını istedikleri için böyle davranıyorlar. Herhalde Hıristiyan ve Yahudilerin, “Allah varlıkları altı günde yarattı ve yoruldu, dinlenmeye çekildi,” derlerken dertleri de budur. Yâni tamam

yaratan O’dur ama tekrarını beceremeyecek demek istiyor hainler. Halbuki Rabbimiz kitabımızın başka bir âyetinde, “Biz gökleri ve yeri altı günde yarattık ama Bize bir yorgunluk ta isabet etmemiştir,” buyuruyor. Allah’ı Allah’ın tanıttığı gibi tanımayanlar, kendi kafalarındaki bir Allah’ı anlamaya çalışıyorlar ve böylece kendilerine yol aramaya çalışıyorlar. Onun sorgulamasından kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. İşte bakın bundan sonra bu yaratışına bir delil gösterecek Rabbimiz.

(A.K.)