TEKVÎR SURESİ

Ayet Getir

إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ

İzâş şemsu kuvvirat.

Bayraktar Bayraklı

Güneş katlanıp karanlığa gömüldüğünde,


Cemal Külünkoğlu

Güneş dürüldüğü (ve ziyası söndürüldüğü),


Diyanet İşleri (eski)

Güneş dürülüp ışığı kalmadığı zaman;


Diyanet Vakfi

Güneş katlanıp dürüldüğünde,


Edip Yüksel

Güneş yuvarlandığı zaman,


Elmalılı Hamdi Yazır

O Güneş dürüldüğü vakıt


Muhammed Esed

Güneş, karanlığa gömüldüğünde,


Mustafa İslamoğlu

Güneş(in defteri) dürüldüğünde,


Seyyid Kutub

Güneş dürüldüğü zaman


Süleyman Ateş

Güneş büzüldüğü zaman,


Süleymaniye Vakfı

Güneşin çevresi sarılınca,


Tefhim-ul Kuran

Güneş, köreltildiği zaman,


Yaşar Nuri Öztürk

Güneş büzülüp dürüldüğünde,


وَإِذَا النُّجُومُ انكَدَرَتْ

Ve izân nucûmunkederat.

Bayraktar Bayraklı

Yıldızlar dökülüp ışıklarını yitirdiğinde,


Cemal Külünkoğlu

Yıldızlar kararıp döküldüğü,


Diyanet İşleri (eski)

Yıldızlar düşüp, söndüğü zaman;


Diyanet Vakfi

Yıldızlar (kararıp) döküldüğünde,


Edip Yüksel

Yıldızlar solduğu zaman,


Elmalılı Hamdi Yazır

Ve yıldızlar bulandığı vakıt


Muhammed Esed

ve yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde,


Mustafa İslamoğlu

yıldızlar sönüp döküldüğünde


Seyyid Kutub

Yıldızlar kararıp dağıldığı zaman


Süleyman Ateş

Yıldızlar kararıp döküldüğü zaman,


Süleymaniye Vakfı

Yıldızlar kararınca,


Tefhim-ul Kuran

Yıldızlar, bulanıklaşıp döküldüğü zaman,


Yaşar Nuri Öztürk

Yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde,


وَإِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ

Ve izâl cibâlu suyyirat.

Bayraktar Bayraklı

Dağlar yürütülüp kaybolduğunda,


Cemal Külünkoğlu

Dağlar, yürütüldüğü


Diyanet İşleri (eski)

(3-4) Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman;


Diyanet Vakfi

Dağlar (sallanıp) yürütüldüğünde,


Edip Yüksel

Dağlar yürütüldüğü zaman,


Elmalılı Hamdi Yazır

Ve dağlar yürütüldüğü vakıt


Muhammed Esed

dağlar kaybolup gittiğinde,


Mustafa İslamoğlu

dağlar yürütüldüğünde,


Seyyid Kutub

Dağlar sökülüp dağıldığı zaman


Süleyman Ateş

Dağlar yürütüldüğü zaman,


Süleymaniye Vakfı

Dağlar yürütülünce,


Tefhim-ul Kuran

Dağlar, yürütüldüğü zaman,


Yaşar Nuri Öztürk

Dağlar yürütüldüğünde,


وَإِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْ

Ve izâl ışâru uttılet.

Bayraktar Bayraklı

Değerli mallar terkedildiğinde,


Cemal Külünkoğlu

Gebe develer, kendi başına terkedildiği,


Diyanet İşleri (eski)

(3-4) Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman;


Diyanet Vakfi

Gebe develer salıverildiğinde,


Edip Yüksel

En değerli mallar terkedildiği zaman,


Elmalılı Hamdi Yazır

Ve kıyılmaz mallar bırakıldığı vakıt


Muhammed Esed

ve doğurmak üzere olan dişi develer başıboş bırakıldığında,


Mustafa İslamoğlu

doğumu yakın develer terk edildiğinde,


Seyyid Kutub

Gebeliğinin onuncu ayındaki develer kendi haline bırakıldığı zaman


Süleyman Ateş

On aylık gebe develer başı boş bırakıldığı zaman,


Süleymaniye Vakfı

Birlik ve beraberlikler bitirilince[*] [*] Âyetteki işâr = الْعِشَارُ ;  عشراء’nın çoğulu sayılır ve ona, on aylık hamile develer anlamı verilir. Bize göre bu anlam buraya uymaz. Çünkü Güneşin dürüldüğü, yıldızların karardığı ve dağların yürütüldüğü ortamda bütün canlılar ölmüş olur. İşâr, tıpkı muâşeret gibi عاشر fiilinin mastarı olduğundan ona muâşeret yani birlikte yaşama anlamı vermek gerekir. Zaten  “Sura üfürüldü mü o gün artık aralarında ne soy bağı kalır ne de birbirlerini arayıp sorarlar.” (Müminûn 23/101) “Kimse, üzerine titrediği bir yakınını bile sormaz. Bunlar onlara gösterilir. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için fidye olarak oğullarını vermek ister. Karısını, kardeşini; kendini barındırmış sülalesini de vermek ister. Hatta yeryüzünde kim varsa hepsini verip kendini kurtarmak ister. (Meâric 70/10–14)


Tefhim-ul Kuran

Gebe develer, kendi başına terkedildiği zaman,


Yaşar Nuri Öztürk

O bakmaya kıyılmayan develer kendi hallerine bırakıldığında,


وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ

Ve izâl vuhûşu huşirat.

Bayraktar Bayraklı

Yabani hayvanlar bir araya toplandığında,


Cemal Külünkoğlu

Vahşi hayvanlar (korkudan) bir araya toplandığı,


Diyanet İşleri (eski)

Yabani hayvanlar bir araya toplatıldığı zaman;


Diyanet Vakfi

Vahşî hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde,


Edip Yüksel

Yabani hayvanlar toplandığı zaman,


Elmalılı Hamdi Yazır

Ve vuhuş toplandığı vakıt


Muhammed Esed

bütün hayvanlar bir araya toplandığında,


Mustafa İslamoğlu

bütün yabani hayvanlar birbirine sokulduğunda,


Seyyid Kutub

Yabani hayvanlar bir araya toplandığı zaman


Süleyman Ateş

Vahşi hayvanlar bir araya toplandığı zaman,


Süleymaniye Vakfı

Yabani hayvanlar bir araya getirilince[*], [*] Sadece yabani hayvanlar değil, bütün hayvanlar tekrar yaratılacak ve bir araya getirilecektir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Yerde kıpırdayan bütün hayvanlar ve iki kanadıyla uçan kuşlar sizin gibi topluluklardır. Bu Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık, Sonra onlar Rablerinin huzurunda toplanacaklardır.” (En’âm 6/38)


Tefhim-ul Kuran

Vahşi hayvanlar, bir araya toplandığı zaman,


Yaşar Nuri Öztürk

Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,


وَإِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْ

Ve izâl bihâru succirat.

Bayraktar Bayraklı

Denizler kaynayıp kabardığında,


Cemal Külünkoğlu

Denizler kaynayıp birbirine karıştığı,


Diyanet İşleri (eski)

Denizler kaynaştırıldığı zaman;


Diyanet Vakfi

Denizler kaynatıldığında,


Edip Yüksel

Denizler kaynatıldığı zaman,


Elmalılı Hamdi Yazır

Ve denizler ateşlendiği vakıt


Muhammed Esed

ve denizler kaynadığında,


Mustafa İslamoğlu

denizler fokur fokur kaynatıldığında,


Seyyid Kutub

Denizler kaynatıldığı zaman


Süleyman Ateş

Denizler kaynatıldığı zaman,


Süleymaniye Vakfı

Denizler doldurulunca[*], [*] Yürütülen dağlar, denizleri doldurunca karalar genişler. İlgili ayetler şöyledir: “Yer uzatılınca” (İnşikak 84/3) “Sana dağları soruyorlar. De ki: «Rabbim, onları un ufak edip savuracak! Yerlerini dümdüz, bomboş bırakacak. Orada ne bir çukur, ne de tümsek göreceksin.”  (Taha 20/105–107)


Tefhim-ul Kuran

Denizler, tutuşturulduğu zaman,


Yaşar Nuri Öztürk

Denizler kaynatıldığında,


وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ

Ve izân nufûsu zuvvicet.

Bayraktar Bayraklı

Canlar bedenlerle birleştirildiğinde,


Cemal Külünkoğlu

Ruhlar bedenlerle birleştirildiği,


Diyanet İşleri (eski)

Canlar bedenlerle birleştirildiği zaman;


Diyanet Vakfi

Ruhlar (bedenlerle) birleştirildiğinde,


Edip Yüksel

Nefisler/kişiler çiftleştirildiği zaman,


Elmalılı Hamdi Yazır

nüfus çiftlendiği vakıt


Muhammed Esed

bütün insanlar (yaptıklarıyla) eşleştirildiğinde,


Mustafa İslamoğlu

bütün insanlar tasnif edildiğinde,


Seyyid Kutub

Nefisler çiftleştiği zaman


Süleyman Ateş

Nefisler çiftleştirildiği zaman.


Süleymaniye Vakfı

Ruhla beden[*] birleştirilince, [*] Ruh, vücudu ev gibi kullanır. Uykuya dalınca gider, uyanınca gelir. Ölen vücut yıkılan ev gibidir; yeniden dirilinceye kadar ruh oraya girmez. Dirilen insan, kendini uykudan uyanmış sanır. “Sura üflenmiştir. İşte o zaman kabirlerinden Rablerine doğru koşup giderler. Yazık oldu bize! Bizi uyuduğumuz yerden kim kaldırdı? derler.” (Yasin 36/51-52) Ayrıca (Nebe’ Suresi 8. âyetin dipnotuna bkz.)


Tefhim-ul Kuran

O zaman ki nefisler çiftleşir.


Yaşar Nuri Öztürk

Benlikler çiftleştirildiğinde,


وَإِذَا الْمَوْؤُودَةُ سُئِلَتْ

Ve izâl mev’ûdetu suilet.

Bayraktar Bayraklı

(8-9) Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda,


Cemal Külünkoğlu

(8-9) “Hangi suçtan dolayı öldürüldü diye” diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğu,


Diyanet İşleri (eski)

(8-9) Kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman;


Diyanet Vakfi

(8-9) Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda,


Edip Yüksel

Doğduktan hemen sonra öldürülen kız çocuğu sorulduğu zaman:


Elmalılı Hamdi Yazır

(8-9) Ve o diri gömülen hangi günahla öldürüldü? Sorulduğu vakıt


Muhammed Esed

ve diri diri gömülen kız çocuklarına sorulduğunda


Mustafa İslamoğlu

diri diri gömülen kız çocukları sorduğunda


Seyyid Kutub

Ve sorulduğu zaman o diri diri toprağa gömülen kıza;


Süleyman Ateş

Ve sorulduğu zaman o diri diri toprağa gömülen kıza:


Süleymaniye Vakfı

Diri diri gömülen kıza sorulunca[*]: [*] وَإِذَاالْمَوْؤُودَةُ سَئلَتْ =“Diri diri gömülen kız sorunca” şeklinde kıraat da vardır (Taberî).


Tefhim-ul Kuran

Ve 'diri olarak toprağa gömülen kızcağıza' sorulduğu zaman:


Yaşar Nuri Öztürk

O diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğunda,


بِأَيِّ ذَنبٍ قُتِلَتْ

Bi eyyi zenbin kutilet.

Bayraktar Bayraklı

(8-9) Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda,


Cemal Külünkoğlu

(8-9) “Hangi suçtan dolayı öldürüldü diye” diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğu,


Diyanet İşleri (eski)

(8-9) Kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman;


Diyanet Vakfi

(8-9) Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda,


Edip Yüksel

Hangi suçtan ötürü öldürüldü diye.


Elmalılı Hamdi Yazır

(8-9) Ve o diri gömülen hangi günahla öldürüldü? Sorulduğu vakıt


Muhammed Esed

hangi suçtan dolayı öldürüldükleri,


Mustafa İslamoğlu

hangi suçtan dolayı öldürüldüklerinin hesabını,


Seyyid Kutub

Hangi suçtan ötürü gömüldü? diye


Süleyman Ateş

"Hangi günâh(ı) yüzünden öldürüldü?" diye.


Süleymaniye Vakfı

Hangi suçtan dolayı öldürüldü diye.


Tefhim-ul Kuran

«Hangi suçtan dolayı öldürüldü?»


Yaşar Nuri Öztürk

Hangi günah yüzünden öldürüldü diye!


وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ

Ve izâs suhufu nuşirat.

Bayraktar Bayraklı

Amel defterleri açıldığında,


Cemal Külünkoğlu

Amel defterleri açıldığı,


Diyanet İşleri (eski)

Amel defterleri açıldığı zaman;


Diyanet Vakfi

(Amellerin yazılı olduğu) defterler açıldığında,


Edip Yüksel

Kayıtlar yayımlandığı zaman,


Elmalılı Hamdi Yazır

Ve defterler açıldığı vakıt


Muhammed Esed

(insanların yapıp ettiklerinin) dosyaları açıldığında,


Mustafa İslamoğlu

(İnsanların) amel defterleri açıldığında,


Seyyid Kutub

Siciller açılıp yayıldığı zaman


Süleyman Ateş

(Amel) defterler(i) açılıp yayıldığı zaman,


Süleymaniye Vakfı

Defterler açılınca,


Tefhim-ul Kuran

Sahifeler (amel defterleri) açıldığı zaman,


Yaşar Nuri Öztürk

Sayfalar açılıp göz önüne konduğunda,


وَإِذَا السَّمَاء كُشِطَتْ

Ve izâs semâu kuşitat.

Bayraktar Bayraklı

Gökyüzü sıyrıldığında,


Cemal Külünkoğlu

Gökteki cisimler yörüngesinden kaydırılıp söküldüğü,


Diyanet İşleri (eski)

Gök yerinden oynatıldığı zaman;


Diyanet Vakfi

Gökyüzü sıyrılıp alındığında,


Edip Yüksel

Gök yerinden oynatıldığı zaman,


Elmalılı Hamdi Yazır

Ve sema' sıyrıldığı vakıt


Muhammed Esed

ve gökyüzü açılıp ortaya serildiğinde,


Mustafa İslamoğlu

gök, (bir gövdenin derisi gibi) soyulduğunda,


Seyyid Kutub

Gökkubbe yıkıldığı zaman


Süleyman Ateş

Gök sıyrılıp açıldığı zaman,


Süleymaniye Vakfı

Gök sıyrılınca[*] [*] O gün gökler açılıp dürülmüş ve bir kenara konmuş olacaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: Göğü, kitap için kâğıt dürer gibi düreceğimiz gün onu, ilkin yaratmaya başladığımız hale çevireceğiz. Bu bizim vaadimizdir; yerine getireceğiz. (Enbiya 21/104)


Tefhim-ul Kuran

Gök, sıyrılıp yüzüldüğü zaman


Yaşar Nuri Öztürk

Göğün örtüsü soyulup indirildiğinde,