TEGÂBUN SURESİ

Ayet Getir

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Yusebbihu lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), le hul mulku ve le hul hamdu ve huve alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).

Bayraktar Bayraklı

Göklerde ve yerde olan her şey Allah'ı tesbih eder/anar, kâinatın yönetimi O'na aittir. Bütün övgüler O'na mahsustur. O'nun gücü her şeye yeter.


Cemal Külünkoğlu

Göklerde ve yerde olan her şey, Allah'ın sınırsız şanını yüceltir. Bütün otorite O'nundur ve bütün övgüler O'na mahsustur. O dilediğini yapmaya gücü yetendir.


Diyanet İşleri (eski)

Göklerde olanlar ve yerde bulunanlar Allah'ı tesbih ederler. Hükümranlık O'nundur, Övülmek O'na mahsustur. O herşeye Kadir'dir.


Diyanet Vakfi

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadır. O her şeye kadirdir.


Edip Yüksel

Göklerde ve yerde ne varsa ALLAH’ı yüceltir. Yönetim O’nundur, övgü O’nadır. O her şeye Gücü yetendir.


Elmalılı Hamdi Yazır

Tesbîh eder Allaha Göklerde ve Yerdeki, mülk onun, hamd onun ve o her şey'e kadîrdir


Muhammed Esed

Göklerde ve yerde olan her şey, Allah'ın sınırsız şanını yüceltir. Bütün otorite O'nundur ve bütün övgüler O'na mahsustur. O dilediğini yapmaya kadirdir.


Mustafa İslamoğlu

Göklerde olan şeyler de, yerde olan şeyler de Allah adına hareket ederler: mutlak otorite O'na aittir, övgülerin tamamı da O'na aittir; zira O her şeye kadirdir.


Seyyid Kutub

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadır. O'nun gücü her şeye yeter.


Süleyman Ateş

Göklerde ve yerde bulunanların hepsi Allâh'ın şânının yüceliğini anmaktadır. Mülk O'nundur, hamd O'nundur. O, herşeye kâdirdir.


Süleymaniye Vakfı

Göklerde ve yerde olan her şey Allah’a boyun eğer[*]. Bütün yetki O’ndadır. Yaptığı her şeyi güzel yapmak O’na hastır. Her şeye bir ölçü koyan da O’dur. [*]Kafirler de zorunlu olarak Allah’ın koyduğu kurallara (tabiat kanunlarına) boyun eğerler, yoksa yaşamaları imkansızlaşır. Onların boyun eğmedikleri,tercihimize bırakılanlardır. Bu gerçekleri (ayetleri) görmezden geldikleri için kafir olurlar. 


Tefhim-ul Kuran

Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmektedir. Mülk de O'nundur, hamd (övgü) de O'nundur. O, her şeye güç yetirendir.


Yaşar Nuri Öztürk

Göklerdekiler ve yerdekiler Allah'ı tespih ediyor. O'nundur mülk ve yönetim; O'nun içindir tüm övgüler. Her şeye gücü yetendir O.


هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ فَمِنكُمْ كَافِرٌ وَمِنكُم مُّؤْمِنٌ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

"Huvellezî halakakum fe minkum kâfiru ve minkum mû'min(mû'minun), vallâhu bimâ ta’melûne basîr(basîrun)."

Bayraktar Bayraklı

Sizi yaratan O'dur. Buna rağmen bazınız inkâr ediyor, bazınız da iman ediyor. Allah yaptıklarınızı görmektedir.


Cemal Külünkoğlu

Sizi yaratan O'dur. Öyle iken, kiminiz kâfirdir, kiminiz mü'min. Ve Allah her yaptığınızı hakkıyla görendir.


Diyanet İşleri (eski)

Sizi yaratan O'dur; kiminiz inkarcı kiminiz mümindir. Allah yaptıklarınızı gören'dir.


Diyanet Vakfi

Sizi yaratan O'dur. Böyle iken kiminiz kâfir, kiminiz mümindir. Allah yaptıklarınızı görendir.


Edip Yüksel

Sizi O yarattı. Sonra kiminiz inkârcı olur, kiminiz de gerçeği onaylar. ALLAH tüm yaptıklarınızı Görendir.


Elmalılı Hamdi Yazır

Odur sizi yaratan, öyle iken içinizden kimi kâfir, kimi mü'min, bununla beraber Allah her ne yaparsanız görür


Muhammed Esed

Sizi yaratan O'dur. İçinizden kimi hakikati inkar eder, kimi de (ona) inanır. Ve Allah her yaptığınızı görür.


Mustafa İslamoğlu

Sizi yaratan O'dur; ama içinizden hakikati inkar eden de, hakikate iman eden de var: ve Allah yaptığınız her şeyi görendir.


Seyyid Kutub

Sizi yaratan Allah'tır. Bununla beraber kiminiz kâfirdir, kiminiz mü'min. Allah yaptıklarınızı görmektedir.


Süleyman Ateş

Sizi yaratan O'dur. Kiminiz kâfirdir, kiminiz mü'min. Allâh yaptıklarınızı görmektedir.


Süleymaniye Vakfı

Sizi yaratan O’dur. Sonra kiminiz ayetleri görmezlikten gelir, kâfir olur. Kiminiz de Allah’a güvenir, mümin olur. Yaptığınız her şeyi gören Allah’tır.


Tefhim-ul Kuran

Sizi yaratan O'dur; buna rağmen sizden kiminiz kâfirdir, kiminiz ise mü'min. Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.


Yaşar Nuri Öztürk

O'dur sizi yaratan! Sizin bir kısmınız küfre sapmıştır, bir kısmınız iman etmiştir. Ve Allah, işleyip ürettiklerinizi çok iyi görmektedir.


خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِالْحَقِّ وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ

Halakas semâvâti vel arda bil hakkı ve savverekum fe ahsene suverekum ve ileyhil masîr(masîru).

Bayraktar Bayraklı

O, gökleri ve yeri bir amaç için yaratmıştır. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak O'nadır.


Cemal Külünkoğlu

Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak gerektiği gibi O yarattı. Size (birbirinin aynısı olmayan) şekil verdi ve şeklinizi de güzel yaptı. Dönüş yalnız O'nadır.


Diyanet İşleri (eski)

Gökleri ve yeri gerektiği gibi yaratmıştır. Size şekil vermiş ve şeklinizi güzel yapmıştır. Dönüş O'nadır.


Diyanet Vakfi

Gökleri ve yeri yerli yerince yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak O'nadır.


Edip Yüksel

Gökleri ve yeri belli bir amaç için yaratmış, size biçim vermiş ve biçiminizi güzelleştirmiştir. Dönüş O’nadır.


Elmalılı Hamdi Yazır

O ki Gökleri ve Yeri hakk ile yarattı ve size suret verdi, suretlerinizi güzel de yaptı, nihayet gidiş de onadır


Muhammed Esed

O, gökleri ve yeri (deruni bir) anlam ve amaç üzere yaratmış ve size (belli bir) şekil vermiştir; hem de öyle güzel bir şekil ki. Yolculuğunuzun varışı O'nadır.


Mustafa İslamoğlu

Gökleri ve yeri gerçek bir amaç uğruna O yarattı; ve size O şekil verdi, üstelik şeklinizi en güzel biçimde takdir etti; ama (o suret de fanidir), her halükarda dönüş O'nadır.


Seyyid Kutub

Gökleri ve yeri hakka dayalı olarak gerektiği gibi yaratmıştır. Size şekil vermiş ve şeklinizi güzel yapmıştır. Dönüş O'nadır.


Süleyman Ateş

Gökleri ve yeri hak (hikmet) ile yarattı, sizi biçimlendirdi, biçimlerinizi güzel yaptı. Dönüş O'nadır.


Süleymaniye Vakfı

Gökleri ve yeri gerçek varlıklar olarak yaratmış, size özel şekil ve yetenekler vermiş, şekillerinizi ve yeteneklerinizi güzel yapmıştır[*]. Sonunda dönüş O’nadır. [*] İnsanı, gerçekten en güzel yeteneklerle yarattık. (Tîn 95/4)


Tefhim-ul Kuran

Gökleri ve yeri hak olmak üzere yarattı ve size düzenli bir biçim (suret) verdi; suretlerinizi de güzel yaptı. Dönüş O'nadır.


Yaşar Nuri Öztürk

Gökleri ve yeri hak olarak yarattı; sizi biçimlendirdi ve görünüşlerinizi güzel yaptı. Yalnız O'nadır dönüş.


يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَيَعْلَمُ مَا تُسِرُّونَ وَمَا تُعْلِنُونَ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

Ya’lemu mâ fîs semâvâti vel ardı ve ya’lemu mâ tusirrûne ve mâ tu’linûn(tu’linûne), vallâhu alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).

Bayraktar Bayraklı

Göklerde ve yerde olanları bilir. Gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı da bilir. Allah, sinelerde olanı bilendir.


Cemal Külünkoğlu

O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. O, sakladıklarınızı da, açığa vurduklarınızı da bilmektedir. Allah, kalplerde olanı da hakkıyla bilendir.


Diyanet İşleri (eski)

Göklerde ve yerde olanları bilir; gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da bilir; Allah, kalblerde olanı da bilendir.


Diyanet Vakfi

Göklerde ve yerde olanları bilir. Gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı da bilir. Allah kalplerde olanı bilendir.


Edip Yüksel

Göklerde ve yerde olanları bilir; sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı da bilir. ALLAH gizli düşüncelerinizi çok iyi bilir.


Elmalılı Hamdi Yazır

O Göklerde ve Yerde ne varsa bilir ve sizler her ne sir tutar ve her ne açıklarsanız hepsini bilir ve Allah bütün sînelerin künhünü bilir


Muhammed Esed

O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir; ve O, sakladıklarınızı da, açığa vurduklarınızı da bilmektedir. Çünkü Allah, (insanların) kalpler(in)de olanın her türlü bilgisine sahiptir.


Mustafa İslamoğlu

O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir; yine gizlediklerinizi ve açıkladıklarınızı da bilir: zira Allah göğüslerdeki (en mahrem) sırları bilendir.


Seyyid Kutub

Göklerde ve yerde olanları bilir. Gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı da bilir. Allah kalplerde olanı bilendir.


Süleyman Ateş

Göklerde ve yerde bulunanları bilir, gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri de bilir. Allâh, göğüslerin özünü bilendir.


Süleymaniye Vakfı

O, göklerde ve yerde olanı bilir. Neleri gizlediğinizi ve neleri açığa vurduğunuzu bilir. İçinizde olanı da bilen Allah’tır.


Tefhim-ul Kuran

Göklerde ve yerde olanların tümünü bilir; sizin saklı tutmakta olduklarınızı da, açığa vurduklarınızı da bilir. Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.


Yaşar Nuri Öztürk

O bilir, göklerde ne var, yerde ne var! Ve bilir sizin gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da. Allah, göğüslerin özünü çok iyi bilir.


أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِن قَبْلُ فَذَاقُوا وَبَالَ أَمْرِهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

E lem ye’tikum nebeûllezîne keferû min kablu fe zâkû ve bâle emrihim ve lehum azâbun elîm(elîmun).

Bayraktar Bayraklı

Daha önce inkâr edenlerin haberi size ulaşmadı mı? İşte onlar dünyada yaptıklarının cezasını tattılar. Onlar için elem verici bir azap da vardır.


Cemal Külünkoğlu

Daha önce inkâr edip de inkârlarının cezasını tadanların haberi size gelmedi mi? Onlar için elem dolu bir azap vardır.


Diyanet İşleri (eski)

Daha önce inkar edip de, inkarlarının karşılığını tadan kimselerin haberi size gelmedi mi? Onlara, can yakıcı azap vardır.


Diyanet Vakfi

Daha önce inkâr edenlerin haberi size ulaşmadı mı? İşte onlar (dünyada) yaptıklarının cezasını tattılar. Onlar için acı bir azap da vardır.


Edip Yüksel

Daha önce inkâr edip de yaptıklarının karşılığını tadanların haberi size ulaşmadı mı? Onlara acı bir azap vardır.


Elmalılı Hamdi Yazır

Bundan evvel küfr edenlerin haberi gelmedi mi size? Ki yaptıklarının vebalini tattılar, daha da onlara elîm bir azâb var


Muhammed Esed

Geçmişte hakikati kabule yanaşmayanların kıssasından haberin yok mu? (Onlar hakikati inkar ettiler) ve böylece yaptıklarının sonucuna katlanmak zorunda kaldılar, (öteki dünyada da) onları bekleyen şiddetli bir azap (vardır).


Mustafa İslamoğlu

Daha önceden inkara gömülüp gidenlerin haberi size gelmedi mi? Onlar da yaptıklarının kötü sonuçlarını (daha burada) tattılar; bir de (ötede) onları can yakıcı bir mahrumiyet beklemektedir.


Seyyid Kutub

Daha önce inkar etmiş olanların haberi size gelmedi mi? Onlar dünyada günahlarının cezasını çektiler. Ayrıca ahrette de onlar için acı bir azap vardır.


Süleyman Ateş

Daha önce inkâr etmiş olanların haberi size gelmedi mi? (Onlar), işlerinin vebâlini taddılar ve onlar için acı bir azâb da vardır.


Süleymaniye Vakfı

Sizden önce ayetleri görmezlikten gelenlerin (kafirlerin) haberi size ulaşmadı mı? Onlar ettiklerini buldular. Onların hak ettikleri acıklı bir azaptır.


Tefhim-ul Kuran

Bundan önce küfre sapmış bulunanların haberi size gelmedi mi? İşte onlar, işlerinin vebalini taddılar. Onlar için acı bir azab vardır.


Yaşar Nuri Öztürk

Sizden önce küfre sapanların haberleri gelmedi mi size? Onlar, yapıp ettiklerinin vebalini tattılar. Ve onlar için korkunç bir azap vardır.


ذَلِكَ بِأَنَّهُ كَانَت تَّأْتِيهِمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَقَالُوا أَبَشَرٌ يَهْدُونَنَا فَكَفَرُوا وَتَوَلَّوا وَّاسْتَغْنَى اللَّهُ وَاللَّهُ غَنِيٌّ حَمِيدٌ

"Zâlike bi ennehu kânet te'tîhim rusuluhum bil beyyinâti fe kâlû e beşerun yehdûnenâ fe keferû ve tevellev vestagnâllâh(vestagnâllâhu), vallâhu ganiyyun hamîd(hamîdun)."

Bayraktar Bayraklı

Bunun sebebi şudur: Onlara peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi, fakat onlar, “Bir beşer mi bizi doğru yola götürecekmiş?” dediler, inkâr ettiler ve yüz çevirdiler. Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir; övgüye lâyıktır.


Cemal Külünkoğlu

Çünkü onlara peygamberleri mucizelerle gelmişti de onlar: “Bizi bir insan mı yola getirecek?” diyerek inkâr etmiş ve yüz çevirmişlerdi. Allah da (değil onların imanına), hiç bir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye lâyık olandır.


Diyanet İşleri (eski)

Bu, kendilerine peygamberleri belgelerle geldiğinde: 'Bizi doğru yola bir insan mı eriştirecek?' diyerek inkar edip gerçeğe yüz çevirmelerinden ötürüdür. Allah hiçbir şeye muhtaç olmadığını ortaya koymuştur. Allah müstağnidir, övülmeğe layık olandır.


Diyanet Vakfi

(O azabın sebebi) şu ki, onlara peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi, fakat onlar: Bir beşer mi bizi doğru yola götürecekmiş? dediler, inkâr ettiler ve yüz çevirdiler. Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, hamde lâyıktır.


Edip Yüksel

Çünkü, elçileri onlara apaçık kanıtlarla gidiyorlar ve onlar ise, “Bize doğru yolu bir insan mı gösterecek?“ diyorlardı. Böylece inkâr edip yüz çeviriyorlardı. ALLAH hiçbir şeye muhtaç değildir. ALLAH Zengindir, Övülendir.


Elmalılı Hamdi Yazır

Çünkü onlara Peygamberleri beyyinelerle geliyordu da onlar bizi bir beşer mi yola getirecek? Deyip küfr etmişler ve aksine gitmişlerdi, Allah da müstağni olduğunu gösterdi, öyle ya Allah ganîdir hamîddir


Muhammed Esed

Böyledir, çünkü onlara elçileri hakikatin bütün kanıtları ile defalarca geldiler, ancak onlar (her defasında): "Yalnızca ölümlü insanlar mı bizim rehberimiz olacak?" şeklinde cevap verdiler. Böylece hakikati inkar ettiler ve ondan uzaklaştılar. Ama Allah (onlara) muhtaç değildi. Çünkü Allah Kendine yeterlidir, övgüye layık olandır.


Mustafa İslamoğlu

Böyledir, çünkü elçileri kendilerine hakikatin apaçık belgeleriyle gelmiş, fakat onlar "Bize ölümlü biri mi yol gösterecek?" demişlerdi. İşte böylece küfre saptılar ve (haktan) yüzçevirdiler. Ama Allah (kimseye) muhtaç değildi: zira Allah kendi kendine yetendir, tüm övgülere layık olandır.


Seyyid Kutub

Bunun nedeni onlara elçileri, açık deliller getirdiğinde «Bir insan mı bize yol gösterecek?» deyip inkar etmeleri, yüz çevirmeleriydi. Allah ta hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, övülmüştür.


Süleyman Ateş

Çünkü onlara elçileri, açık deliller getirirlerdi, fakat onlar, "Bir insan mı bize yol gösterecek" deyip inkâr ettiler ve yüz çevirdiler. Allâh da (hiçbir şeye) muhtaç olmadığını gösterdi. Allâh zengindir, övülmüştür.


Süleymaniye Vakfı

Bunun sebebi şudur: Elçileri açık belgelerle gelmişti. Onlar ise “Bu adamlar mı bizi yola getirecek?” deyip ayetleri görmezlikten gelmiş, yüz çevirmişlerdi. Allah’ın kimseye ihtiyacı olmaz. Varlıklı olan, her yaptığını güzel yapan O’dur.


Tefhim-ul Kuran

Bu, kendilerine apaçık belgelerle peygamberler geldiği halde onların «bizi bir beşer mi hidayete ulaştıracak?» demeleri ve bu yüzden küfre saparak yüz çevirmeleri nedeniyledir. Allah da (onlara karşı) müstağni olduğunu (hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını) gösterdi. Allah Ğaniy'dir, Hamid'dir.


Yaşar Nuri Öztürk

Bu böyledir. Çünkü resulleri onlara apaçık deliller getirip dururken onlar: "Bir insan mı bize kılavuzluk edecek?!" deyip küfre saptılar ve yüz çevirdiler. Ve Allah hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah, sınırsız zenginliğin, sonsuz övgülerin sahibidir.


زَعَمَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَن لَّن يُبْعَثُوا قُلْ بَلَى وَرَبِّي لَتُبْعَثُنَّ ثُمَّ لَتُنَبَّؤُنَّ بِمَا عَمِلْتُمْ وَذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ

Zeamellezîne keferû en len yub’asû, kul belâ ve rabbî le tub’asunne summe le tunebbeunne bimâ amiltum, ve zâlike alâllâhi yesîr(yesîrun).

Bayraktar Bayraklı

İnkâr edenler, öldükten sonra diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: “Hayır! Rabbime yemin olsun ki, öldükten sonra, diriltileceksiniz. Sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydır.”


Cemal Külünkoğlu

İnkârcılar, öldükten sonra bir daha diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: “Hayır, Rabbim hakkı için elbette diriltileceksiniz, sonra da yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre çok kolaydır.”


Diyanet İşleri (eski)

İnkar edenler, tekrar dirilmeyeceklerini ileri sürerler. De ki: 'Evet; Rabbime and olsun ki, şüphesiz diriltileceksiniz ve sonra, yaptıklarınız size bildirilecektir. Bu, Allah'a kolaydır.'


Diyanet Vakfi

İnkâr edenler, kesinlikle diriltilmeyeceklerini ileri sürdüler. De ki: Hayır! Rabbime andolsun ki mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydır.


Edip Yüksel

İnkarcılar, diriltilmeyeceklerini ileri sürerler. De ki: “Evet, Efendime andolsun diriltileceksiniz ve sonra yaptıklarınız size bildirilecektir. Bu, ALLAH’a kolaydır.


Elmalılı Hamdi Yazır

Küfredenler asla ba's olunmıyacaklarını zu'mettiler, de ki, hayır rabbım hakkı için muhakkak ba's olunacaksınız, sonra da muhakkak yaptıklarınız size anlatılacaktır ve o Allaha göre kolaydır


Muhammed Esed

Hakikati inkara şartlanmış olanlar, tekrar diriltilmeyeceklerini iddia ediyorlar! De ki: "Evet, Rabbime andolsun! Siz kesinlikle diriltileceksiniz ve o zaman, (hayatta iken) yaptıklarınız size mutlaka gösterilecektir! Bu, Allah için kolay bir şeydir!"


Mustafa İslamoğlu

Hakikati inkara şartlanmış olanlar yeniden diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: "Hayır! Rabbime andolsun ki kesinlikle diriltileceksiniz; sonra yaptıklarınız bir bir gösterilecek: zira bu Allah'a çok kolaydır.


Seyyid Kutub

İnkar edenler, diriltilmeyeceklerini ileri sürdüler. De ki: «Hayır Rabbime And olsun ki mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız kesinlikle size haber verilecektir. Bu Allah'a göre kolaydır.»


Süleyman Ateş

İnkâr edenler, kesinlikle diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: "Hayır, Rabbim hakkı için mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydır."


Süleymaniye Vakfı

Ayetleri görmezlikten gelenler (kafirler) öldükten sonra bir daha diriltilmeyeceklerini sanıyorlar. De ki “Hayır! Rabbime yemin ederim ki tekrar diriltileceksiniz ve size yaptığınız her şey bildirilecektir. Bunu yapmak Allah’a göre kolaydır.”


Tefhim-ul Kuran

Küfre sapmış bulunanlar, kendilerinin kesin olarak diriltmeyeceklerini öne sürdüler. De ki: «Hayır, Rabbim adına andolsun, siz, muhakkak diriltileceksiniz, sonra mutlaka yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu da Allah'a göre oldukça kolaydır.


Yaşar Nuri Öztürk

Küfre sapanlar asla diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: "Rabbime yemin ederim ki, sandığınız gibi değil! Yemin olsun ki, mutlaka diriltileceksiniz; yine Yemin olsun ki, yaptıklarınız size mutlaka haber verilecektir. Ve bu, Allah için çok kolaydır."


فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالنُّورِ الَّذِي أَنزَلْنَا وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ

Fe âmınû billâhi ve resûlihî ven nûrillezî enzelnâ, vallâhu bimâ ta’melûne habîr(habîrun).

Bayraktar Bayraklı

Onun için, Allah'a, Peygamberine ve indirdiğimiz o nura inanınız! Allah yaptıklarınızdan haberdardır.


Cemal Külünkoğlu

“O halde Allah'a, O'nun Resulü'ne ve indirdiğimiz Nur'a (Kur'an'a) iman edin! Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdar olandır.”


Diyanet İşleri (eski)

Öyleyse Allah'a, Peygamberine ve indirdiğimiz nura, Kuran'a inanın; Allah işlediklerinizden haberdardır.


Diyanet Vakfi

Onun için Allah'a, Peygamberine ve indirdiğimiz o nûra (Kur'an'a) inanın. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.


Edip Yüksel

ALLAH’a, elçisini ve indirdiğimiz bu ışığı onaylayınız. ALLAH yaptıklarınızdan Haberdardır.


Elmalılı Hamdi Yazır

Onun için siz Allaha ve Resulüne indirdiğimiz nûra iyman ediniz ve Allah her ne yaparsanız haberdardır


Muhammed Esed

Öyleyse, (ey insanlar!) Allah'a ve Elçisine ve (size) bahşettiğimiz (vahiy) aydınlığına inanın! Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.


Mustafa İslamoğlu

Şu halde (ey insanlar!) Allah'a, Elçi'sine ve indirdiğimiz nura inanın: Allah yaptıklarınızdan haberdardır.


Seyyid Kutub

Öyleyse Allah'a, peygamberine ve indirdiğimiz nur'a (Kur'an'a) inanın. Allah yaptıklarınızı haber almaktadır.


Süleyman Ateş

Artık Allah'a, Elçisine ve indirdiğimiz ışığa inanın. Allâh, yaptıklarınızı haber almaktadır.


Süleymaniye Vakfı

Öyleyse Allah’a, Elçisine ve onunla birlikte indirilen Nur’a[*] inanıp güvenin. Yaptığınız her şeyin içyüzünü bilen Allah’tır. [*] İltifat


Tefhim-ul Kuran

«Şu halde Allah'a, O'nun Resulüne ve indirdiğimiz nur (Kur'an)a iman edin. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.»


Yaşar Nuri Öztürk

Artık Allah'a, onun resulüne ve size indirdiğimiz nura inanın. Allah, yapmakta olduklarınızı iyiden iyiye haber almaktadır.


يَوْمَ يَجْمَعُكُمْ لِيَوْمِ الْجَمْعِ ذَلِكَ يَوْمُ التَّغَابُنِ وَمَن يُؤْمِن بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ وَيُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ

Yevme yecmeukum li yevmil cem’i zâlike yevmut tegâbun(tegâbuni), ve men yû’min billâhi ve ya’mel sâlihan yukeffir anhu seyyiâtihî ve yudhılhu cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu).

Bayraktar Bayraklı

Sizi bir araya toplayacağı günü düşününüz. İşte o gün, kayıp ve kazanç günüdür. Kim Allah'a inanır ve iyi ameller işlerse, Allah onun kötülüklerini örter. Onu, içinde ırmaklar akan, süreli olarak kalacağı cennetlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur.


Cemal Külünkoğlu

Toplanma gününde Allah sizi bir araya getirecektir. O gün, aldanışın ortaya çıkacağı gündür. Kim Allah'a inanır, makbul ve güzel işler yaparsa, Allah onun günahlarını siler ve devamlı kalmak üzere içinden ırmaklar akan cennetlere koyar. İşte en büyük kurtuluş ve saadet budur.


Diyanet İşleri (eski)

Toplanma günü için, sizi bir araya getirdiği zaman, işte o, kimin aldandığının ortaya çıkacağı gündür; Allah'a kim inanmış ve yararlı iş işlemişse, Allah onun kötülüklerini örter, onu içinde temelli ve sonsuz kalacağı, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar; büyük kurtuluş işte budur.


Diyanet Vakfi

Mahşer vaktinde sizi toplayacağı gün, işte o zarar günüdür. (Ancak) kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter, onu (ve benzerlerini), içinde ebedî kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur.


Edip Yüksel

Gün gelir, sizi toplanma günü için toplarız. Bu, aldanma günüdür. Kim ALLAH’ı onaylar ve erdemli davranırsa, kötülüklerini örter ve onu altından ırmaklar akan bahçelere sokar. Orada ebedi kalırlar. Büyük başarı işte budur.


Elmalılı Hamdi Yazır

Sizi o dernek gününe dereceği gün ki o gün tegabün günü (kâr ve zarar günü)dür, her kim Allaha iyman eder de yaraşıklı iş yaparsa Allah onun kabahatlerini örter de onu altından ırmaklar akar cennetlere kor, öyle ki ebediyyen onlarda kalmak üzere, işte büyük kurtuluş odur.


Muhammed Esed

O'nun sizi (Nihai) Toplanma Günü bir araya toplayacağı zaman(ı düşünün), o Kayıp ve Kazanç Gününü! Kim, Allah'a inanıp iyi ve doğru işler yaparsa, (o Gün) Allah onun kötü fiillerini silecek ve onu içinden ırmaklar akan, sonsuza kadar kalacağı bahçelere koyacaktır. Bu, büyük bir kurtuluş olacak.


Mustafa İslamoğlu

Toplanma günü geldiğinde O sizi bir araya toplayacaktır. O gün karşılıklı aldanış günüdür. Ama kim Allah'a iman eder ve Allah rızası için iyi davranışta bulunursa, onun kötülüklerini örteriz; onu zemininden ırmaklar çağlayan cennetlere -orada ebedi kalmak üzere- sokarız: işte büyük başarı budur.


Seyyid Kutub

Toplanma günü (hesap günü) için, sizi bir araya getirdiği zaman, işte o, kimin aldandığının ortaya çıkacağı gündür. Kim Allah'a inanmış ve yararlı işler yapmışsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar orada ebedi kalırlar. İşte büyük başarı budur.


Süleyman Ateş

Toplantı günü için sizi topladığı gün, işte o aldanma günüdür. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa (Allâh) onun kötülüklerini örter ve onu, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada ebedi kalırlar. İşte büyük başarı budur.


Süleymaniye Vakfı

Sizi bir araya getirdiği gün, o toplanma günü, beklentilerinizdeki yanlışların ortaya çıktığı gündür. Kim Allah’a inanıp güvenmiş ve iyi işler yapmışsa[*], Allah kabahatlerini örter ve onu ölümsüz olarak sürekli kalacağı, içinden ırmaklar akan bahçelere yerleştirir. Büyük kurtuluş işte budur. [*] Sevabı günahından fazlaysa.


Tefhim-ul Kuran

Sizi toplanma günü için bir arada toplayacağı gün; Kim Allah'a iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onun kötülüklerini örter ve içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük 'mutluluk ve kurtuluş (fevz)' budur.


Yaşar Nuri Öztürk

"Toplanma günü" için sizi bir araya getirdiği gün, karşılıklı aldatış ve aldanışların ortaya çıktığı gündür. Kim Allah'a iman eder, barışa ve hayra yönelik iş yaparsa Allah onun çirkinliklerini örter ve kendisini altından nehirler akan bahçelere, içlerinde sürekli kalmak üzere yerleştirir. İşte büyük başarı budur.


وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ خَالِدِينَ فِيهَا وَبِئْسَ الْمَصِيرُ

Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâri hâlidîne fîhâ ve bi’sel masîr(masîru).

Bayraktar Bayraklı

İnkâr edip, âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; onlar cehennemliklerdir. Süreli orada kalacaklardır. Orası ne kötü bir sondur!


Cemal Külünkoğlu

İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar, içinde ebedî kalacakları cehennem halkıdırlar. O (cehennem), gidilecek ne kötü bir yerdir!


Diyanet İşleri (eski)

İnkar edip, ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar da ateşliklerdir, orada temellidirler. Ne kötü bir dönüştür!


Diyanet Vakfi

İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedî kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası!


Edip Yüksel

İnkar edenler, ayetlerimizi ve mucizelerimizi yalanlayanlar ateşin halkıdır; orada ebedi kalıcıdırlar. Ne kötü bir varış noktasıdır!


Elmalılı Hamdi Yazır

Küfredip âyetlerimizi tekzib eyliyenler ise, onlar eshab-ı nar'dırlar, orada muhalled kalacaklardır, o ise ne fena varılacak yerdir


Muhammed Esed

Hakikati inkara ve mesajlarımızı yalanlamaya şartlanmış olanlara gelince, işte onlar ateşi hak edenlerdir, orada kalıp dururlar. Ne kötü bir son!


Mustafa İslamoğlu

Hakikati inkar eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince: işte onlar içerisinde kalıcı oldukları ateşin yoldaşıdırlar: ve bu, ne berbat bir finaldir.


Seyyid Kutub

Kafir olup ayetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar da ateş halkıdır. Orada ebedi kalacaklardır. Orası gidilecek ne kötü yerdir.


Süleyman Ateş

Nankörlük eden ve âyetlerimizi yalanlayanlar ise ateş halkıdır. Orada sürekli kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası!


Süleymaniye Vakfı

Ayetleri görmezlikten gelen ve ayetlerimiz karşısında yalan yanlış şeylere sarılanlar cehennem ahalisidir. Onlar oraya, ölmemek üzere gireceklerdir. Ne kötü hale gelmektir o!


Tefhim-ul Kuran

Küfredip ayetlerimizi yalan sayanlara gelince; onlar da içinde sürekli kalıcılar olmak üzere, ateşin halkıdırlar. Ne kötü bir dönüş yeridir O.


Yaşar Nuri Öztürk

Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar, içinde sürekli kalacakları ateşin dostlarıdır. Ne kötü dönüş yeridir orası!


مَا أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَمَن يُؤْمِن بِاللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

"Mâ esâbe min musîbetin illâ bi iznillâh(bi iznillâhi), ve men yu'min billâhi yehdi kalbeh(kalbehu), vallâhu bikulli şey'in alîm(alîmun)."

Bayraktar Bayraklı

Allah'ın izni olmadıkça hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a iman ederse, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.


Cemal Külünkoğlu

Allah'ın izni olmaksızın hiçbir kötülük başa gelmez. Kim Allah'a inanırsa, (Allah) onun kalbini doğruya iletir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.


Diyanet İşleri (eski)

Başa gelen hiçbir musibet Allah'ın izni olmaksızın olamaz; Allah'a kim inanırsa onun gönlünü doğruya yöneltir. Allah herşeyi bilendir.


Diyanet Vakfi

Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.


Edip Yüksel

Başa ne gelirse ALLAH’ın izniyledir. Kim ALLAH’ı onaylarsa, gönlüne yön gösterir. ALLAH her şeyi bilendir.


Elmalılı Hamdi Yazır

Allahın izni olmayınca hiçbir musîbet isabet etmez, her kim de Allaha iyman ederse o onun kalbine hidayet verir ve Allah her şey'i bilir.


Muhammed Esed

Allah'ın izni olmadıkça (insanın) başına hiçbir musibet gelmez. O halde, kim Allah'a inanırsa kendi kalbini (bu hakikate) açmış olur ve Allah her şeyi bilendir.


Mustafa İslamoğlu

Allah'ın izni olmadıkça, (insanın) başına hiçbir musibet gelmez; ve her kim Allah'a inanıp güvenirse, O onun (akleden) kalbine rehberlik eder: zira Allah her şeyi hakkıyla bilendir.


Seyyid Kutub

Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.


Süleyman Ateş

Başa gelen her musibet Allâh'ın izniyledir. Kim Allah'a inanırsa (Allâh) onun kalbini doğru (düşünce)ye iletir. Allâh, herşeyi bilendir.


Süleymaniye Vakfı

Allah’ın onayı olmadan hiç bir olay meydana gelmez. Kim Allah’a inanıp güvenirse O, onun kalbini doğruya yöneltir. Her şeyi bilen Allah’tır.


Tefhim-ul Kuran

Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet (hiç kimseye) isabet etmez. Kim Allah'a iman ederse, onun kalbini hidayete yöneltir. Allah, her şeyi bilendir.


Yaşar Nuri Öztürk

Allah'ın izni olmadıkça hiçbir musibet gelip çatmaz. Kim Allah'a inanırsa Allah O'nun kalbini doğruya ve güzele kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi biçimde bilmektedir.