“Ta ki, sana en büyük âyetlerimizden bazılarını gösterelim.”
“Böylece sana en büyük mucizelerimizden birini göstermek istiyoruz.”
(21-23) Allah: 'Onu al, korkma; biz onu yine eski durumuna çevireceğiz. Daha büyük mucizelerimizi sana göstermemiz için elini koltuğunun altına koy da, diğer bir mucize olarak, kusursuz, bembeyaz çıksın' dedi.
Ta ki, sana, (böylece) en büyük âyetlerimizden bazılarını gösterelim.
“Böylece sana en büyük mucizelerimizden bazılarını gösterelim.”
ki sana en büyük âyetlerimizden gösterelim
ki böylece sana büyük mucizelerimizden bir kısmını göstermiş olalım.
ki bu sayede, sana en büyük mucizelerimizden birini gösterebilelim..."
Böylece sana birkaç büyük mucizemizi göstermek istedik.
"Ki sana en büyük mu'cizelerimizden bazılarını göstermiş olalım"
Bunları yapmamız, en büyük belgelerimizden (ayetlerimizden) bazısını sana gösterelim diyedir.
«Öyleki, sana büyük mucizelerimizden (birini) göstermiş olalım.»
"Böylece sana en büyük mucizelerimizden bazılarını göstereceğiz."
“Firavun'a git! Çünkü o iyice azdı.”
“Firavun'a git, çünkü o azmıştır.”
'Firavun'a git, doğrusu o azmıştır.'
Firavun'a git. Çünkü o iyice azdı.
“Firavuna git, çünkü o azdı.”
Git Fir'avna zira o pek azdı
(Ve şimdi artık) o Firavun'a git; çünkü o, gerçekten her türlü ölçüyü çiğneyip geçti."
"(Artık) Firavun'a git, çünkü o iyice azgınlaştı!"
Şimdi sen Firavun'a git. Çünkü o gerçekten azıttı.»
"İmdi sen Fir'avn'e git: çünkü o azdı."
Haydı, Firavun’a git. Çünkü o iyice azgınlaştı.”
«Firavun'a git, çünkü o azmış bulunmaktadır.»
"Firavun'a git; çünkü o, azdı."
Mûsâ, “Rabbim!” dedi. “Yüreğime genişlik ver.”
(25-28) Musa, dedi ki: “Ey Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimin bağını (düğümünü) çöz. (Böylelikle) sözümü iyi anlasınlar.”
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi.
Musa: Rabbim! dedi, yüreğime genişlik ver.
“Efendim“ dedi, “göğsümü aç.”
Dedi: ya rab! benim göğsüme genişlik ver
(Musa:) "Ey Rabbim!" dedi, "İçimi (Senin aydınlığınla) genişlet;
(Musa) şöyle dua etti: "Rabbim! Göğsüme genişlik ver
Musa dedi ki; «Ya Rabbi! Gönlümü genişlet.
(Mûsâ) dedi ki: "Rabbim, benim göğsümü aç (risalet görevini yüklenebilmesi için yüreğimi genişlet)"
Musa dedi ki “Rabbim! Göğsümü genişlet.
Dedi ki: «Rabbim, benim göğsümü aç.»
Mûsa dedi: "Rabbim, göğsümü açıp genişlet;
“İşimi bana kolaylaştır.”
(25-28) Musa, dedi ki: “Ey Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimin bağını (düğümünü) çöz. (Böylelikle) sözümü iyi anlasınlar.”
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi.
İşimi bana kolaylaştır.
“Bana işimi kolaylaştır.”
Ve bana işimi kolaylaştır
görevimi bana kolaylaştır;
kolaylaştır işimi;
Görevimi kolaylaştır.
"Bana işimi kolaylaştır."
İşimi kolaylaştır,
«Bana işimi kolaylaştır,»
İşimi bana kolaylaştır."
(27-28) “Dilimden bağı çöz ki sözümü anlasınlar.”
(25-28) Musa, dedi ki: “Ey Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimin bağını (düğümünü) çöz. (Böylelikle) sözümü iyi anlasınlar.”
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi.
Dilimden (şu) bağı çöz.
“Dilimdeki düğümü çöz.”
Ve dilimden ukdeyi çöz
dilimdeki düğümü çöz
düğümü çöz dilimden;
Dilimin düğümünü çöz.
"Dilimin düğümünü çöz".
Dilimdeki düğümü çöz.
«Dilimden düğümü çöz,»
"Dilimden düğümü çöz,
(27-28) “Dilimden bağı çöz ki sözümü anlasınlar.”
(25-28) Musa, dedi ki: “Ey Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimin bağını (düğümünü) çöz. (Böylelikle) sözümü iyi anlasınlar.”
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi.
Ki sözümü anlasınlar.
“Ki sözümü anlasınlar.”
Sözümü iyi anlasınlar
ki söyleyeceklerimi tam olarak anlayabilsinler
ki anlasınlar beni!
Böylece söyleyeceklerimi anlayabilsinler.
"Ki sözümü anlasınlar"
Çöz de sözlerimi iyi anlasınlar.
«Ki söyleyeceklerimi kavrasınlar.»
Ki sözümü iyi anlasınlar."
“Bana ailemden bir de yardımcı ver.”
(29-35) Bana ailemden kardeşim Harun'u yardımcı yap. Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu görevimde bana ortak et. Böylece seni çok tesbih edelim. Ve seni (tebliğ için) çokça analım. Şüphe yok ki, sen bizi hakkıyla görmektesin.”
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi.
Bana ailemden bir de vezir (yardımcı) ver,
“Ailemden bana bir yardımcı ata.”
Ve bana ehlimden bir vezir ver
ve bana yakınlarımın arasından yükümü paylaşacak bir yardımcı tayin et:
"Bana yakınlarımdan yükümü paylaşacak birini görevlendir;
Ailemden bana bir yardımcı armağan et.
"Bana âilemden bir vezir ver:"
Ailemden birini de bana yardımcı yap.
«Ailemden bana bir yardımcı kıl,»
"Bana ailemden bir yardımcı ver,
“Kardeşim Hârûn'u.”
(29-35) Bana ailemden kardeşim Harun'u yardımcı yap. Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu görevimde bana ortak et. Böylece seni çok tesbih edelim. Ve seni (tebliğ için) çokça analım. Şüphe yok ki, sen bizi hakkıyla görmektesin.”
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi.
Kardeşim Harun'u.
“Kardeşim Harun’u…“
o Kardeşim Harunu
Kardeşim Harun'u (mesela);
(Mesela) Kardeşim Harun'u!
Kardeşim Harun'u yani.
"Kardeşim Hârûn'u."
Kardeşim Harun’u.
«Kardeşim Harun'u»
Kardeşim Hârun'u."
(31-32) “Onun sayesinde arkamı kuvvetlendir ve onu işime ortak kıl.”
(29-35) Bana ailemden kardeşim Harun'u yardımcı yap. Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu görevimde bana ortak et. Böylece seni çok tesbih edelim. Ve seni (tebliğ için) çokça analım. Şüphe yok ki, sen bizi hakkıyla görmektesin.”
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi.
Onun sayesinde arkamı kuvvetlendir.
“Beni onunla destekleyip güçlendir.”
Onunla sırtımı pekit
o'nunla benim gücümü pekiştir
Onun sayesinde gücüme güç kat!
Ona arkamı dayayıp güç kazanmamı sağla.
"Onunla arkamı kuvvetlendir."
Onunla arkamı güçlendir.
«Onunla arkamı kuvvetlendir.»
"Onunla sırtımı kuvvetlendir."
(31-32) “Onun sayesinde arkamı kuvvetlendir ve onu işime ortak kıl.”
(29-35) Bana ailemden kardeşim Harun'u yardımcı yap. Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu görevimde bana ortak et. Böylece seni çok tesbih edelim. Ve seni (tebliğ için) çokça analım. Şüphe yok ki, sen bizi hakkıyla görmektesin.”
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi.
Ve onu işime ortak kıl.
“Bu işimde onu bana ortak yap.”
Ve onu işimde şerik et
ve görevimden o'na da pay ver
Görevimden bir pay da ona ver
O'nu görevime ortak et.
"Onu da işime ortak yap,"
Onu işime ortak et.
«Onu işimde ortak kıl,»
"Onu işime ortak kıl."
(33-34) “Böylece seni gereği gibi noksan sıfatlardan uzak tutalım ve gereği gibi analım.”
(29-35) Bana ailemden kardeşim Harun'u yardımcı yap. Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu görevimde bana ortak et. Böylece seni çok tesbih edelim. Ve seni (tebliğ için) çokça analım. Şüphe yok ki, sen bizi hakkıyla görmektesin.”
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi.
Böylece seni bol bol tesbih edelim.
“Ki seni çokça yüceltelim.”
Ki seni çok tesbih edelim
ki, (birlikte) Senin yüceler yücesi adını (insanların katında) daha yükseklere çıkaralım,
ki, zaten yüce olan adını çok daha yüceltelim;
Böylece seni daha çok noksanlıklardan tenzih edelim.
"Ki seni çok tesbih edelim,"
Böyle yap ki sana çok ibadet edelim.
«Böylece seni çok tesbih edelim.»
"Taki seni çokça tespih edelim."