NECM SURESİ


Ayet Getir
53-NECM 55. Ayet

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكَ تَتَمَارَى

Fe bi eyyi âlâi rabbike tetemârâ.

Bayraktar Bayraklı

Artık, Rabbinin hangi nimetinden şüphe ediyorsun?


Edip Yüksel

O halde Efendinin hangi nimetlerinden kuşkulanırsın?


Erhan Aktaş

O halde Rabb’inin hangi nimetinden kuşku duyuyorsun?


Muhammed Esed

O halde Rabbinin hangi nimet ve kudretinden (hala) şüphe duyabilirsin?


Mustafa İslamoğlu

Şu halde (ey insan)! Rabbinin hangi nimetinden dolayı (hesaba çekilmekten) tereddüt edersin?


Süleyman Ateş

O halde Rabbinin hangi ni'metinden kuşku duyuyorsun?


Süleymaniye Vakfı

Artık Sahibinin hangi nimetinden kuşku duyabilirsin?


Yaşar Nuri Öztürk

Peki, Rabbinin nimetlerinden hangisinde kuşkuya düşüyorsun?


Ayetin Tefsiri

MEAL

55.) Şu halde (ey insan)! Rabbinin hangi nimetinden dolayı (hesaba çekilmekten) tereddüt edersin?

56) İŞTE bu, önceki uyarı türlerinden bir uyarıdır:

(M.İ)

55.) Ey [kâfir] insan! Rabbinin birliğine ve cömertliğine işaret eden onca nimetinin hangisinden şüphe edersin?!

56.) [Bilin ki] bu peygamber de önceki peygamberler gibi bir uyarıcıdır.

(M.Ö)

55.) “Ey Kişi! Rabbinin hangi nîmetinden şüpheye düşersin?”

56.) “İşte ilk uyaranlar gibi bu Muhammed de bir uyarandır.”

(A.K)

55-56.) Ey müşrikler! Sahip olduğunuz bütün nimetleri veren Allah iken nasıl olur da O’na nankörlük eder ve bazı varlıkları O’nun nezdinde şefaatçi kabul edip onları Allah’a ortak koşarsınız? Elçimiz Muhammed tıpkı geçmişteki toplumlara gönderilmiş peygamberler gibi Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber iken, nasıl olur da O’na ve tebliğ ettiği tevhide karşı çıkarsınız?

(H,E;M,C)

TEFSİR

"Ey insanoğlu, öyleyse Rabb'inin hangi nimetinden kuşku duyuyorsun?" Demek oluyor ki, eski dönemlerde gerçekleşen bu toplu yoketmeler yüce Allah'ın insanlığa yönelik birer nimeti, birer lütfudur. Öyle ya, sözkonusu olaylarda aslında kötülük yok edilmemiş miydi? Doğruluğun balyozu altında eğriliğin beyni ezilmemiş, vücudu dağılmamış mıydı? Bu olaylar ibret alanlar ve olup bitenlerden ders çıkaracaklar için geride yararlanılacak belirtiler bırakmamışlar mıydı? Bütün bunlar birer nimet değil mi? O halde yüce Allah'ın hangi nimetini kuşku ile karşılıyorsunuz? Ayet herkese, her kalbe ve yüce Allah'ın uygulamalarını akıl süzgecinden geçirerek belalarda bile O'nun nimetini görebilen her kula sesleniyor. Gerek insanın iç dünyasına ve gerekse dış dünyaya yansıyan ilahi iradenin görüntüleri gözden geçirildikten sonra gözlerimizin önüne serilen eski milletlere, peygamberlerini yalanlayan toplumlara ilişkin toplu yokediliş sahnelerinin külleri karşısında çınlayan müthiş ve tüyler ürpertici bir çığlıkla sarsılıyoruz. Bu son çığlık sanki büyük kıyametin eşiğinde kulak zarlarımızı titreten bir alarm çanıdır. Okuyoruz:"Bu Peygamber de eski uyarıcıların bir halkasıdır.

(S.KUTUB)

47. Bazı müfessirlere göre bu ifadeler Hz. İbrahim ile Hz. Musa'nın sahifelerinin bir bölümüdür. Bazı müfessirler ise 54. ayetle birlikte söz konusu sayfalar hakkındaki açıklamaların sona erdiği ve yeni bir konunun başladığı görüşündedir. Ancak siyak ve sibak dikkate alındığında ilk görüşün daha doğru olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü sonraki ibareden (Bu önceki uyarıcılardan bir uyarıcıdır) anlaşıldığına göre, Hz. İbrahim'in ve Hz. Musa'nın sayfaları önceki uyarıcılar olarak zikredilmiştir.

48. "tetemaru" münakaşa etmek, tartışmak ve şüphelenmek anlamlarına gelir. Bu ayet Kur'an'ı okuyan herkese hitap etmektedir. Şöyle denilmektedir: "Önceki peygamberleri yalanlayan toplumların kötü sonlarını bilmenize rağmen, onların izlerini takip ediyorsunuz. Önceden helâk olan toplumlar da Allah'ın nimetleri hakkında şüpheye düştüler ve "bu nimetleri sadece Alah vermiyor, O'nun ortakları da var" diyerek peygamberlerle tartışmaya başladılar. Sonuçta peygamberlerin kendilerine getirdiği tevhid akidesini yalanladılar. Sizler o toplumların bu şüphe ve tartışmalar dolayısıyla helâk olduklarını ve sizlerin de akibetinizin aynı olacağını düşünemiyor musunuz?" Burada Ad, Semud ve Nuh kavimlerinin Hz. İbrahim'den (a.s) önce yaşadıklarına ve Hz. Lût'un (a.s) onun çağdaşı olduğuna dikkat edilmelidir. Dolayısıyla bu tartışma, Hz. İbrahim'in sayfalarının bir bölümü olamaz.

49. Bu cümleyi müfessirler şu şekilde izah etmişlerdir.

a) Korkutucu (Nezir) Hz. Muhammed'dir (s.a).

b) Kur'an'dır.

c) Önceki ayetlerde de zikri geçen kavimlerdir. Bize göre 3. şık daha makûldur.

(MEVDUDİ)

Öyleyse ey bu âyetleriyle Rabbinin gücünü, kudretini, Rabbinin nimetlerini tanıyan insan, söylesene Rabbinin hangi nimetine karşı şüpheli davranıyorsun? Tüm bu gerçekleri bilen seni Rabbinin vahyine karşı, Rabbinden sana gelen hayat programına karşı şüpheye sevk eden ne? Yani işte sizden önceki toplumların nasıl helâk edildiklerini gördünüz. Allah’a kafa tutanların âkıbetlerine muttali oldunuz. Hal böyleyken halâ onların yolunu mu takip etmeye çalışıyorsunuz? Onlar Allah’ın vahiy nîmeti, kitap nîmeti, risâlet nîmetini yalanlayıp şüpheye düştüler, bu nîmetler konusunda peygamberlerle münakaşaya tutuştular da Allah onların işlerini bitirivermedi mi?

56. “İşte ilk uyaranlar gibi bu Muhammed de bir uyarandır.”

İşte bu uyarılar ilk peygamber Hz. Adem’den (a.s) bu yana devam edip gelen uyarılardır. Hz. Adem’den (a.s) bu yana Allah’ın tüm elçileri Rabblerinden gelen bu uyarılarla toplumlarını uyarmışlardır. İşte şu anda da son elçinin uyarılarıyla karşı karşıyasınız. Ama siz bilirsiniz. İsterseniz ilgilenmeyin bu uyarılarla. Kulak vermeyin bu son elçinin uyarılarına. İsterseniz kitapsız ve peygambersiz bir hayat yaşamaya devam edin. Ama unutmayın ki:(Bir sonraki ayet)

(A.KÜÇÜK)

“Fe-bi-eyyi êlê’i Râbbike tetemêrâ” şu halde ey insan Rabbinin hangi nimetinden dolayı hesaba çekileceğinden şüphe edersin, kuşku duyarsın. Yani “Sûmme lê-tûs'elûnne yevme-izin 'ânin-nâîm”. (Tekasür/8) verilen her nimetten o gün hesaba çekileceksiniz

“Hêzê nezîrûn mine’n-nûzûri’l-ûlê” işte bu önceki uyarıların nevinden, cinsinden bir uyarıdır.

(M.İSLAMOĞLU)