NECM SURESİ


Ayet Getir
53-NECM 47. Ayet

وَأَنَّ عَلَيْهِ النَّشْأَةَ الْأُخْرَى

Ve enne aleyhin neş’etel uhrâ.

Bayraktar Bayraklı

Öldükten sonra tekrar diriltme de O'na aittir.


Edip Yüksel

O’na aittir tekrar yaratmak.


Erhan Aktaş

Ve kuşkusuz bundan sonraki diriltme1 de yalnızca O’na aittir. 1- Ölümden sonraki.


Muhammed Esed

ve O'nun kudretindedir ikinci bir hayatı da var etmek;


Mustafa İslamoğlu

Ve elbet öteki (hayatı) yaratmak da O'na düşer.


Süleyman Ateş

Şüphesiz tekrar yaratmak da O'nun işidir.


Süleymaniye Vakfı

Ahiretteki yapısını oluşturmak[*] da O’nun işidir. [*] Ahirette yeniden yaratma. 


Yaşar Nuri Öztürk

Hiç kuşkusuz, o ikinci oluşum da O'nun işidir.


Ayetin Tefsiri

MEAL

45.) Yine erkek ve dişi çiftleri yaratan da kesinlikle O'dur;

46.) (rahme) atıldığı zaman, bir meni damlasından...28

47.) Ve elbet öteki (hayatı) yaratmak da O'na düşer.29

(M.İ)

45-47.) Döl yatağına akıtılan bir damla sudan O'dur sizi iki tür, erkek-dişi olarak yaratan. Yine O'dur sizi ölüm sonrasında diriltecek olan!

(M.Ö)

45-46.) “Doğrusu, atıldığı zaman bir meniden erkek ve dişi olarak iki

çifti (Eşi) yaratan O’dur.”

47.) “Doğrusu ölümden sonra tekrar dirilten de O’dur.”

(A.K)

TEFSİR

"Erkeği ve dişiyi çiftler halinde yaratan O'dur."

Burada her an tekrarlanan görkemli bir gerçektir. Yalnız gözlerimizin önünde sürekli biçimde yinelendiği için onu kanıksıyoruz. Oysa bu olay insan hayalinin canlandırabileceği en müthiş acayipliktir. Düşünelim. Dışa fışkıran bir meni damlası. İnsan vücudunun ter gibi, gözyaşı gibi sümük gibi çok sayıdaki salgılarından birinin damlası. İşte bu salgı damlası, yüce Allah'ın tasarlayıp belirlediği bir sürenin sonunda ne oluyor? İnsan oluyor. Bir süre sonra da bu insandan erkek ve dişi cinsleri türüyor. Nasıl? Eğer gerçekten meydana gelmiş olmasa insan hayalinin ucundan bile geçmesi düşünülemeyecek olan bu çarpıcı olay nasıl meydana geliyor?

Son derece karmaşık, son derece kompleks yapıya sahip olan şu "insan" bir damlacık meninin, hatta milyonlarca hücreden oluşan bu damlanın bir tek hücresinin neresinde gizleniyor? İnsan denen canlı eti ile, kemiği ile, derisi ile, damarları ile, saçları ile, tırnakları ile vücut hatları ile parmak izleri ile, yüz çizgileri ile, huyları ile, karakteristik özellikleri ile, yetenekleri ile bu tek hücrede nasıl saklanıyor? Milyonlarca benzeri ile birlikte bir damla meni içinde yüzen bu mikroskobik hücre bunca ayrıntıyı nasıl bünyesinde barındırıyor? Özellikle ilerdeki "cenin" evresinde ortaya çıkacak olan erkeklik ve dişilik karakteristikleri bu hücrenin neresinde saklanıyor?

Hangi insan kalbi bu müthiş, bu çarpıcı gerçek karşısında şaşkınlıktan donakalmaz da şımarık ve inkarcı bir tavırla şöyle sözler gevelemeye kalkışabilir?: "Bu iş böyle oldu, o kadar. Doğal olay yolunu izledi, o kadar. Canlı hücre belirli süreci boyunca gelişti, o kadar: ' Aynı kalbin bir de bilgiçlik taslayarak şöyle sözler söylemesine ne buyurulur? "Efendim, bu hücre bünyesinde taşıdığı soyunu sürdürme yeteneği sayesinde bu süreci izledi. Tıpkı aynı yetenekle donanmış olan diğer canlı türleri gibi." Bu defa bu açıklamanın kendisi açıklanmaya muhtaçtır. Peki, hücreyi bu yetenekle donatan kimdir? Bu hücreye soyunu sürdürme, soyunun yeni bir dölünü meydana getirme arzusunu kim aşılamıştır? Bu minik, bu zayıf canlı tohumuna yeni bir döl meydana getirme gücünü kim vermiştir? Bu gizli amacını gerçekleştirebilmesi için izleyeceği doğru yolu kim çizmiştir? Bu hücreciğin bünyesine sürdüreceği soyun karakteristik niteliklerini kim yerleştirmiştir?

Bu hücreciğinin aynı karakteristik nitelikleri taşıyacak bir döl vererek soyunu sürdürmekteki amacı ve çıkarı nedir? Eğer o hücreciğin arkasında tasarlayıcı güçlü bir irade olmasa, bu iradenin belirli ve plâna bağlanmış bir dileği olmasa, yine bu üstün irade dileğine vardıracak yolu çizmemiş olsa bu süreç kendi kendine gerçekleşebilir mi? Sonra her an gözler önünde tekrarlandığı için hiç kimsenin inkar edemeyeceği "ilk yaratılış" olgusundan hemen "yeniden diriliş"olgusuna dönülüyor. Okuyalım:

"Tekrar diriltecek olan da O'dur."

"Yeniden diriliş" insan bilgisine kapalı bir "gayb" olgusudur. Fakat "ilk yaratılış" olgusu bu ikinci olgunun ön göstergesidir, onun olabileceğini gösteren bir kanıttır. Sebebine gelince vücuddan fışkırmış bir damla meniden erkekli-dişili insan çiftlerini yaratan yüce Allah, hiç kuşkusuz kemik kırıntılarını yeniden canlı insan haline getirmeye muktedirdir. Çünkü kemik kırıntıları fışkıran bir meni damlasından daha önemsiz şeyler değildir. Ayrıca yeniden dirilme olayının gerekçesine ilişkin birer ipucudurlar. Sebebine gelince küçücük bir canlı hücreyi uzun ve zahmetli yolculuğu boyunca yardımcı olan gizli iradenin mutlaka yeryüzü yolculuğunu aşan, uzun vadeli bir amacı vardır. Çünkü yeryüzünün sınırları içinde hiçbir şey tam olarak gerçekleşmiyor. Burada ne iyiler iyiliklerinin eksiksiz karşılıklarını alabiliyorlar ve ne de kötüler, yaptıkları kötülüklerin hakettirdiği cezalara tam olarak çarpılabiliyorlar. Çünkü sözünü ettiğimiz üstün irade herşeyin tam olarak yerini bulabilmesi için insanların yeniden dirilmesini planlamıştır. Demek ki, "ilk yaratılış" olgusu, "yeniden diriliş" olgusuna iki koldan delil sunmaktadır. Bundan dolayı bu olgu, burada "tekrar diriliş"ten önce gündeme getiriliyor. Gerek ilk yaratılış aşamasında gerekse yeniden diriliş döneminde yüce Allah, dilediği kullarına varlık sunar, onları tatmin eder. Okuyoruz:

(S.KUTUB)

41. İzah için bkz. Rum an: 27-30, Şura an: 77

42. Önceki ayetle birleştirerek okuduğumuzda, (tertib-i kelamdan), bu ayetin ölümden sonraki hayatın mümkün oluşuna bir delil olarak öne sürüldüğü sonucuna varırız. Yani ölüm ancak Allah'ın elindedir. Bir damla sudan (nutfeden) insan gibi bir varlığı yaratmış ve aynı şekilde iki cinsi (erkek-kadın) meydana getirmiştir. Bu bakımdan, insanları yeniden diriltmek O'nun için güç bir iş değildir.

(MEVDUDİ)

Gerek insanlardan, gerekse hayvanlardan erkek ve dişi çiftleri yaratan Allah’tır. Hem de bir meniden ki, o rahme atılmıştır. Ana rahmine atılmış bir meniden erkeği ve dişiyi yaratan O’dur. Rabbimiz burada kendi yaratıcılığına dikkat çekiyor. Erkeği ve kadını atılmış bir meniden yarattığını haber veriyor. Akıldan, fikirden, iradeden, bilgiden mahrum bir damla suyun erkek ve kadın olması gerçekten akıllara durgunluk veren bir şey. Atılan bir damla sudan erkek ya da dişi olarak bir insan meydana geliyor. Bu bir damla suyun içinde eli, ayağı, gözü, kulağı, eti, derisi, kemiği olan, konuşan, gülen, ağlayan, hisseden, iman eden, küfreden, erkek olan, kadın olan bir insan çıkıyor. Bunu Allah’tan başka yapabilecek yoktur.

Dost da, düşman da, mü’min de, kâfir de biliyor ki, Allah bu insanı işte bu bir damla sudan meydana getiriyor. Bu bir damla suya “erkek ol! Ya da kadın ol!” diyor ve sonunda Rabbimizin fermanıyla birisi erkek diğeri de kadın oluyor. Bunu Allah’tan başka kimse yapamaz. Meninin içindeki bu sistemi koyan Allah, dilediğini erkek dilediğini de kadın yapıyor. Ne yaptığını, ne yapacağını bilen Rabbimiz bu dengeyi çok güzel kuruyor. Öyle değil mi? Eğer yeryüzünde sadece erkek veya sadece kadın olsaydı o zaman insan türünün kökü kesilirdi.

47. “Doğrusu ölümden sonra tekrar dirilten de O’dur.”

Bu dünyadaki yaratma Allah’a ait olduğu gibi, diğer yaratma da O’na aittir. Ölümden sonraki diriliş de Allah’a aittir. Dünyadaki bu hayatı var eden Allah elbette ölümünden sonra insanları tekrar yaratmaya, tekrar diriltmeye kâdirdir.

(A.KÜÇÜK)

“Ve ennehû ğâlekâ’z-zevceyni’z-zekerâ ve’l-ûnsê” işte geldi, yine erkek ve dişi çiftleri yaratan da kesinlikle O’dur. Mahlûkatın zıt kutupluluğuna bir delalettir bu ayet. Çift kutuplulardan birinde yer alan mahlûktur, yaratılmıştır, Ona, yaratana ait bir sıfat verilemez. Onun içinde melekler de yaratılmıştır. Siz eğer görünmez varlıklara tapmaya kalkarsanız, onlara tanrı sıfatı vermeye kalkarsanız mahlûka halık sıfatı vermeye kalkarsınız ki hem onlara dişilik erkeklik atfedersiniz, hem de onlara tanrı sıfatı verirsiniz sizinki nasıl bir çelişki diyor. Zımnen.

“Min nûtfetin izê tûmnê” rahme atıldığı zaman bir meni damlasından.

28 Yani: üremede cinsiyeti Allah takdir eder.

“Ve enne âleyhi’n-neş-ete’l ûğrâ” ve elbet öteki hayatı yaratmak ta O’na düşer. Bir önceki ayetle birlikte almalı. 45 ile 46. ayeti. “Ve ennehû ğâlekâ’z-zevceyni’z-zekerâ ve’l-ünsê” (45) “Min nûtfetin izê tûmnê” (46) erkek ve dişi çiftleri yaratan da kesinlikle O’dur, rahme atıldığı zaman bir meni damlasından yaratan O’dur manasına.

Ve enne âleyhi’n-neş'e-tel-ûğrâ” ve elbet öteki hayatı yaratmakta yine O’na düşer.

29 Çift-zıt kutupluluk yaratılışın ortak niteliğidir. Hayat dahil her şey çift yaratılmıştır. Ahiret dünya hayatının öteki yüzüdür. O olmazsa dünya hayatının anlam ve amacı kalmaz. Allah ise anlamsız ve amaçsız iş yapmaz.

(M.İSLAMOĞLU)