NECM SURESİ


Ayet Getir
53-NECM 29. Ayet

فَأَعْرِضْ عَن مَّن تَوَلَّى عَن ذِكْرِنَا وَلَمْ يُرِدْ إِلَّا الْحَيَاةَ الدُّنْيَا

"Fe a'rıd an men tevellâ an zikrinâ ve lem yurid illel hayâted dunyâ."

Bayraktar Bayraklı

Kitabımızdan yüz çevirenlerden ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselerden yüz çevir!


Edip Yüksel

Mesajımızdan yüz çeviren ve dünya hayatından başkasını arzulamayan kimseyi önemseme.


Erhan Aktaş

Dünya hayatından başka bir şey istemeyen, zikrimizden1 yüz çevirenlerden sen de yüz çevir.2 1- Öğüdümüzden. Vahiyden. 2- Uzak dur.


Muhammed Esed

O halde, Bizi anmaktan uzak duran ve bu dünya hayatından başka bir şeye önem vermeyenlere mani ol,


Mustafa İslamoğlu

Şu halde, artık sen de vahyimizden yüz çevirerek Bize sırt dönen ve tek arzusu bu dünya hayatı(nın geçici zevkleri) olan kimseleri ciddiye alma!


Süleyman Ateş

Bizi anmaktan yüz çeviren ve dünyâ hayâtından başka bir şey istemeyen kimseden yüz çevir.


Süleymaniye Vakfı

Bizim doğru bilgilerimize (Kur’an’a) sırtını dönen ve dünya yaşayışından başkasını istemeyen kimseyle arana mesafe koy.


Yaşar Nuri Öztürk

Bizim zikrimizden/Kur'an'ımızdan yüz çeviren ve iğreti dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimseden, sen de yüz çevir.


Ayetin Tefsiri

MEAL

29.) Şu halde, artık sen de vahyimizden yüz çevirerek Bize sırt dönen ve tek arzusu bu dünya hayatı)nın geçici zevkleri) olan kimseleri ciddiye alma!21

(M.İ)

29.) [Ey Peygamber!] Bizim öğüdümüze [Kur'an'a] sırt çeviren, dünyadaki fâni hayatın tadını çıkarmaktan başka bir amaç ve arzusu bulunmayan kimselere adam diye dönüp bakma!

(M.Ö)

29.) “Ey Muhammed! Bizi anmaktan yüz çevirenlere ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlere aldırma.”

(A.K)

TEFSİR

Bu ayetlerde yüce Allah'ı aklına getirmeyen, ahirete inanmayan ve dünya hayatından başka hiç düşüncesi olmayan kimselerden yüz çevirilmesi emrediliyor. Bu emir öncelikle Peygamberimize yöneliktir. Yüce Allah, Peygamberimizden bu surenin daha önceki ayetlerinde masallarından, kuruntularından ve ahirete inanmazlıklarından sözedilen müşrikleri umursamamasını, önemsememesini istiyor. Fakat bu emir, Peygamberimizden sonra bütün müslümanlara da yöneliktir. Müslümanlar da Peygamberimizin karşılaştığı türden sapıklardan yüz çevirmelidirler.

Bu sapıkların başlıca ortak özelliklerini şöyle sıralayabiliriz: Bu adamların akıllarında Allah yoktur, O'na inanmaya yanaşmazlar, tek düşünceleri dünya hayatıdır, gözleri onun dışında hiçbir şeyi görmez, ahirete inanmazlar, onu hiç hesaba almazlar, insanın yeryüzündeki hayatını varoluşunun tek amacı sayarlar, insanın varoluşunun başka bir amacı olduğuna ihtimal vermezler, hayat tarzlarını bu bakış açısına dayandırırlar, insanın hayatını yönlendiren, şu kısa yeryüzü yolculuğunun arkasından onun davranışlarına karşılıklar biçecek olan bir Allah'ın varlığına şiddetle karşı çıkarlar, bu kavramın bütün izlerini insan vicdanından silmeye yeltenirler. Günümüzde bu niteliklerin en somut örneği materyalistlerdir, maddeci akımların taraftarlarıdır.

Yüce Allah'a ve ahiret gününe inananlar, Allah'ı aklına getirmeyen ve ahireti hiç hesaba katmayan insanlar ile dostça yanyana yaşamak şöyle dursun, onlara zihinlerinde bile yer vermezler. Çünkü bu iki grup, karşıt hayat felsefelerine bağlıdırlar. Bu hayat felsefelerinin hiç bir ortak adımı, hiçbir ortak noktası yoktur. Bu iki grubun kafalardaki hayatın bütün ölçüleri, bütün değerleri ve bütün amaçları birbirlerine zıttır. Böyle olunca bu iki grubun hayatta işbirliği yapmaları, şu dünyanın herhangi bir işinde ortak çalışmaları mümkün değildir. Hayatın değerlerine, amaçlarına, çalışma yöntemlerine ve çalışma amaçlarına ilişkin bu temel çelişki ortada dururken bu iki grubun birbiri ile bağdaşması, uyuşması düşünülemez. Aralarında işbirliği ve ortak çalışma düşünülemeyeceğine göre birbirlerine niye önem versinler, birbirlerini niye umursasınlar. Eğer bir mümin, 'kafalarında Allah düşüncesi bulunmayan, dünya hayatından başka hiçbir düşüncesi olmayan bu tür sapıkları önemser de yüce Allah'ın kendisine bağışladığı enerjileri yanlış yerlerde harcarsa emeğini ve zamanını boşuna tüketmiş olur.

Üstelik bu yüz çevirmenin, bu ilgi kesmenin bir başka anlamlı yönü daha var. O da Allah'a inanmayan, dünya hayatının ötesinde başka bir amaç gözetmeyen bu şaşkın yığınları küçümsemek, adam yerine koymamaktır. Çünkü bu şaşkınlar bu sakat zihniyeti sürdürdükçe gerçekten uzak kalırlar, onu kavrayamazlar, dünya hayatının kalın surları içinde tutsak kalırlar.

(S.KUTUB)

24. 'Zikr' birkaç anlama gelebilir.

a) Kur'an okumak,

b) Nasihat, öğüt,

c) Allah'ın adının anılması. Yani onlar, Allah'ın adının bile anılmasını istemezler.

25. Yani, dünyanın zevk ve sefasından başka birşey düşünmeyen bir adamdan hayır gelmez. Dolayısıyla sen bu kimselerle uğraşarak vaktini boşuna harcama. Böylesine Allah'tan uzak olanlarla uğraşacağına, Allah'ın zikrini dinlemek isteyenlerle ilgilen.

(MEVDUDİ)

“Ey peygamberim, sen yüz çevir zikrimizden yüz çevirenlerden. Bizim zikrimize, bizim vahyimize, bizim kitabımıza kulak vermeyenlerden sen de yüz çevir peygamberim. Onların bilimlerine de, zanlarına da, dünyalarına da kulak verme, kulak asma, onları dinlemeden, onlara kulak vermeden, onlardan bilgilenmeden yana bir tavır sergileme. Allah’ın zikrinden, Allah’ın âyetlerinden bilgilenmeyen, sadece zanlarına tâbi olan insanlardan senin öğreneceğin hiçbir şey yoktur. Vahiyle, Allah bilgisiyle ilgilerini kesenler kendi zanlarını, kendi hevâ ve heveslerini putlaştıranları sakın dinlemeyin ey Müslümanlar. Sizler yeryüzünün en âlim insanları olarak onlardan alabileceğiniz, bilgilenebileceğiniz hiçbir şey yoktur. Çünkü: Onlar dünya hayatından başka bir şey istemiyorlar. Onların tüm çabaları dünya içindir. Dünyayı kıble edinmiş, tüm sa’ylerini, tüm plan ve programlarını dünyayı kazanma adına yapan insanlardır onlar. Hayatı sadece bu dünyadan ibaret sayan, bu dünyanın mamur edilmesinden başka bir derdi olmayan, bu dünyanın zenginliğinden, bu dünyanın rahatından, bu dünyanın zevk ve sefasından başka bir şey düşünmeyen kimselerdir onlar. Ölüm ötesi hayata inanmayan, âhiret, hesap, kitap endişesi taşımayan kimselerden Müslümanların öğrenebilecekleri hiçbir şey yoktur.”

(A.KÜÇÜK)

“Feâ'rîd ân men tevellê ân zikrine ve-lem yûrid ille’l-hâyête’d-dûnyê” şu halde artık sen de vahyimizden yüz çevirerek bize sırt dönen ve tek arzusu bu dünya hayatının geçici zevkleri olan kimseleri ciddiye alma. “Feâ’rîd”; aslında onlar senin gündemini tayin etmesin. Onlara takılma, onları ciddiye alma. Onlara sırt dön, onlardan bir şey umma anlamını verebiliriz. Neden? Çünkü onlar hayatı ciddiye almadılar. Hayatı ciddiye almamalarının sebebi tek dünyalı oluşlarıdır bakınız. Hayatı o kadar ciddiye alır gibi göründüler ki ahireti unuttular. Ahireti olmayan bir hayatın dünyası yoktur. Çünkü anlamı yoktur.

Eşya çift kutupludur, tüm mahlûkat çift kutupludur. Hayatta çift kutupludur. Hayatı Allah yaratmıştır, Allah’ın yarattığı hayatta çift kutupludur. Eğer hayatı tek kutuplu olarak görüyorsanız hayat tanrı diyorsunuz demektir. Çok ilginç bir nokta aslında. Çünkü ne ki tek; o Allah’tır. Allah dışında tüm mahlûkat çift kutupludur. Eğer sizi hayata da tek kutuplu olarak bakıyorsanız, hayat kendi kendisini yarattı diyorsunuz demektir. Allah yaratmış olsaydı çift kutuplu olurdu. Ahiret bu kutbun öteki kutbudur işte. Onun için ahireti inkâr edenler hayatın; Allah’ın müdahil olmadığı bir alan olduğunu düşünenlerdir.

21 Vrad kötü veya kötü sanılanla mesafeyi sınırlamayı ifade eder. Tevelli ise hem iyiden yüz çevirmeyi, hem iyiye sırt dönenden yüz çevirmeyi ifade eder (Krş: 4/Müddessir: 23. not 16 ve 104/Nisâ: 63, not 87). Bu âyetteki tevellî, hakikati bulduktan sonra ondan yüz çevirip, kendi heva ve hevesine yönelmektir.

(M.İSLAMOĞLU)