NECM SURESİ


Ayet Getir
53-NECM 24. Ayet

أَمْ لِلْإِنسَانِ مَا تَمَنَّى

Em lil insâni mâ temennâ.

Bayraktar Bayraklı

(23-24) Bunlar sizin babalarınızın verdiği isimlerden başka bir şey değildir. Allah bu konuda bir delil indirmemiştir. Onlar sadece zanna ve nefislerinin arzularına uymaktadırlar. Halbuki, onlara Rablerinden doğru yolu gösteren bir rehber gelmiştir. Yoksa insan, her aklına eseni yapamaz.


Edip Yüksel

İnsan her umduğuna kavuşacak mıdır?


Erhan Aktaş

Yoksa insan için yalnızca temenni ettiği şey mi var?


Muhammed Esed

İnsan, her dilediğini elde etme hakkına sahip olduğunu mu sanır?


Mustafa İslamoğlu

Yoksa insan, (hakikatin) kendi arzu ve isteğine tabi olduğunu mu sanıyor?


Süleyman Ateş

Yoksa insan, her arzu ettiğine sâhip mi olacaktır?


Süleymaniye Vakfı

Acaba insan her istediğini elde edebilir mi?


Yaşar Nuri Öztürk

İnsan için, her özleyip hayal ettiği var mı acaba?


Ayetin Tefsiri

MEAL

24.) Yoksa insan,17 (hakikatin) kendi arzu ve isteğine tabi olduğunu mu sanıyor?18

(M.İ)

24.) [Kâfir] insan her ümit ve beklentisinin gerçekleşeceğini mi sanır; [taptığı putlardan şefaat beklemekle bu beklentisine kavuşacak mıdır?!]

(M.Ö)

24.) “Yoksa, her umduğu şey insanın mıdır?”

(A.K)

TEFSİR

"Yoksa insanın her hayal ettiği şey gerçekleşir mi sanıyorsunuz?"

İnsan hayalperest olunca her özlediği şey gerçeğe dönüşür, her içinden geçirdiği şey pratiğe yansır. Ama gerçekte durum böyle değildir. Gerçek, gerçektir; somut da somut. Nefsin arzusu ve özlemi gerçekleri değiştiremez, başkalaştıramaz. Sadece şu olur: İnsan arzuları yüzünden sapıtır, özlemlerine kapılarak mahvolur. Yoksa insan zayıf bir varlıktır, nesnelerin doğasını ne değiştirebilir ve ne de başkalaştırabilir. Bu alanda yetki tümü ile yüce Allah'ın tekelindedir. O hem dünyada hem de ahirette dilediğini yapar, nesneleri ve olayları dilediği gibi yönlendirir.

(S.KUTUB)

20. Bu ayetin diğer anlamı, "insanların, dilediklerini mabud edinme hakları var mıdır?" şeklinde olabilir. Yine ayrıca "Bu mabudlar, insanların kendilerinden beklediği umutları gerçekleştirme gücüne sahip midirler?" şeklinde başka bir anlam vermek de mümkündür.

(MEVDUDİ)

Yoksa her düşündüğü, her hayal ettiği, her umduğu, her arzu ettiği, her temenni ettiği şey insanın mıdır? İnsan her istediğine ulaşabileceğini mi zannediyor? Güç ve kuvvetinin sınırsız olduğunu mu zannediyor bu insan? Kendilerini yaratan Allah’ın kendi arzularına teslim olduğunu, onlar ne isterlerse, neyi münasip görürlerse Allah’ın onlardan razı olmak zorunda olduğunu mu zannediyorlar? “Allah bizim arzularımıza teslimdir, bizim münasip gördüğümüzü elbette o da münasip görecektir” demeye mi çalışıyor bu insanlar?

Ya da Allah katında şefaatlerini umdukları için diktikleri bu putlarından temenni ettikleri şefaate ulaşacaklarını mı umuyor bu insanlar? Bu putlarının kendilerini kurtaracaklarını mı bekliyorlar? Allah sistemine alternatif olarak geliştirdikleri bu sistemlerinin bu dünyada kendilerini mutlu edeceğini, huzur ve sükûna kavuşturacağını mı bekliyorlar? Her arzu ettikleri şeyin hemen gerçekleşivereceğini mi zannediyorlar? Kendilerinin dilediklerine hükmedebilecek Allah yetkilerine sahip olduklarını mı iddia etmeye çalışıyor bu insanlar? Rabblerini, mâbudlarını kendi kendilerine belirlemeye mi kalkışıyorlar? Kendilerini bu yetkinin sahibi mi zannediyorlar? Böyle yaratıcılarına kafa tutarak, kendi hevâ ve heveslerini Allah vahyinin önüne geçirerek, küfür ve şirk içinde bir hayat yaşadıkları halde yine de kendilerinin hidâyette olduklarını temenni etmelerinin kendilerini kurtaracağını mı umuyorlar? Sadece temenni ettikleri şeyin gerçekleşeceğini mi zannediyorlar? Hidâyeti, imanı sadece temenniden ibaret mi zannediyorlar? Allah yasalarını bir kenara bırakarak kendi kendilerine hayat programı yapmaya mı çalışıyorlar? Nereden, kimden almışlar bu yetkiyi? Halbuki:(Bir sonraki ayet)

(A.KÜÇÜK)

 

 

“Em li’l-İnsêni mê temennê” yoksa insan hakikatin kendi, arzu ve isteğine tabi olduğunu mu sanıyor?

Bazı müfessirler bu ayeti Hz. Nebiye hitap ettiğini düşünmüşler. Onun içinde, yani peygamber temenni etmesiyle olacağını mı sanıyor. Orada, hani hikayede temenni etti, ama Allah bu temennisinin doğru olmadığını böyle izah etti şeklinde anlaşılırsa böyle. Fakat bu anlayışı yanlış olduğunu düşünüyorum, çünkü “li’l-insên” açıkça “Em li’l-İnsêni mê temennê” insan neyi temenni ederse o olur mu zannediyorlar.

Burada açıkça şunu söylüyor; Hakikat sizin temenninize göre mi belirlenir. Yani hakikati siz mi belirlersiniz. Sizin arzu ve isteğiniz hakikat üzerinde kalıcı bir etki bırakır mı? Siz öyle olmasını istediğiniz için gerçek öyle olur mu? Öyle olsaydı 6.5 milyar gerçek çıkmaz mıydı ortaya. Öyle olsaydı doğru diye neye diyebilirdik. Hak ve batıl, doğru ve yanlış, iyi ve kötü olur muydu öyle olsaydı. Yani insanın temennisine göre değişseydi o zaman üzerinde direnebileceğimiz bir temel, bir esas, bir ilke, bir iman olur muydu? İşte bence asıl söylediği bu.

17 Bazıları bununla Hz. Peygamber'in kastedildiği, ona verilen ve gösterilenin kendi arzusuna bağlı olmayıp ilâhi bir lütuf olduğunun dile getirildiği yorumunu yapar (Taberî).

18 Zımnen: hakikat insanın arzu ve isteğine göre şekillenmez. Farklı bir ifadeyle: sizin yamuk bakışınız, baktığınız şey üzerinde hiçbir kalıcı iz bırakmaz.

(M.İSLAMOĞLU)