NECM SURESİ


Ayet Getir
53-NECM 22. Ayet

تِلْكَ إِذًا قِسْمَةٌ ضِيزَى

Tilke izen kısmetun dîzâ.

Bayraktar Bayraklı

(21-22) Demek ki erkek size, dişi Allah'a, öyle mi? O zaman bu, insafsızca bir taksim!


Edip Yüksel

Ne de insafsız bir paylaşma!


Erhan Aktaş

O halde bu insafsız bir paylaştırmadır.


Muhammed Esed

Bakın, bu kesinlikle haksız bir taksimdir!


Mustafa İslamoğlu

O halde bu ne berbat bir paylaşım böyle!


Süleyman Ateş

O halde bu insafsızca bir taksim!


Süleymaniye Vakfı

(Size göre) bu, haksız bir paylaşma olmaz mı?


Yaşar Nuri Öztürk

İşte bu, insafsız bir bölüştürme.


Ayetin Tefsiri

MEAL

21.) Erkekler size kızlar O'na, öyle mi?16

22.) O halde bu ne berbat bir paylaşım böyle!

(M.İ)

21-22.) Erkekler size, dişiler Allah'a ait, öyle mi?! Bu ne haksız, ne insafsız bir taksim böyle?!

(M.Ö)

21-22.) “Demek erkekler sizin, dişiler Allah’ın mı? Öyleyse bu haksız bir paylaşma;”

(A.K)

19-22.) Ey müşrikler! Allah, elçisi Muhammed'e işte böyle vahiy göndermektedir. Peki siz, şefaatçi kabul edip Allah’a ortak koştuğunuz putlardan böyle bir vahiy mi alıyorsunuz ki onları Allah'a ortak kılıyorsunuz? Kendisini kutsallaştırdığınız Lât, Menât ve Uzzâ adındaki putları şefaatçi kabul edip Allah’a ortak koşuyorsunuz. Üstelik kız çocuklarını hor ve hakir görüp kendiniz erkek evlât sahibi olmayı tercih ederken bu putları Allah’ın kızları telakki ediyorsunuz! Bu nasıl bir Allah inancıdır?

(H,E;M,C)

TEFSİR

"Demek erkekler sizin, dişiler Allah'ın öyle mi? Öyleyse bu haksız bir bölüştürmedir."

Bu mizah üsluplu ayetler, bu putlar ile meleklerin dişi varlıklar olduğu ve bunların müşriklerce Allah'a yakıştırıldıkları yolundaki masal arasında ilişki olduğunu gösteriyor. Bu da yukarda benimsediğimizi söylediğimiz bu konudaki açıklamamıza ağırlık ve haklılık kazandırıyor. Araplar kız çocuklarını hor görüyorlardı. Buna rağmen utanmadan melekleri "dişi" sayıp onları Allah'ın kızları kabul ediyorlardı. Oysa ne melekler hakkında böyle düşünmelerini gerektirecek bir bilgileri ve ne de bu sözde "dişi" varlıkları Allah'a yakıştırmalarını haklı gösterecek bir gerekçeleri vardı. Yüce Allah burada onları bu düşünceleri ile, bu düzmece masalları ile suçüstü yakalayarak hem kendilerini, hem de uydurdukları masalı alaya alıyor. Tekrar okuyoruz: "Demek erkekler sizin, dişiler Allah'a, öyle mi?" O halde Allah ile aranızda yaptığınız bu bölüştürme adalet ilkesine aykırı bir bölüştürmedir. Tekrarlayalım: "Öyleyse bu haksız bir bölüştürmedir." Aslında mesele tümü ile kuruntudur; hiçbir bilimsel ve objektif dayanağı yoktur; delilden ve ispattan tamamı ile yoksundur. Okuyoruz:(Bir sonraki ayet)

(S.KUTUB)

16. Yani, siz bu ilaheleri Allah'ın kızları olarak kabul ediyorsunuz. Bu ne kadar anlamsız ve saçmadır ki, kendiniz için kız çocuğu edinmeyi zül telakki ederken, utanmadan onları Allah'a nispet ediyorsunuz.

(MEVDUDİ)

Demek erkekler sizin, ama dişiler de Allah’a ait öyle mi? Demek erkekler sizin, dişiler Allah’ın öyle mi? Size erkek, ona dişi öyle mi? Yani erkek isimlerini kendinize, ama dişi isimlerini Allah’a veriyorsunuz öyle mi? Siz erkeğe lâyıksınız, ama Allah dişiye lâyık ha? Müşriklerin tapındıkları bu putların bir özelliği de bunları Allah’la aralarında aracı kabul etmeleriydi. Ama bu insanlar kendilerine erkekleri seçiyorlar, kendilerinin güç ve kuvvet sahibi oldukları konusunda ısrarlı davranırlarken Allah’a dişileri vermeye çalışıyorlardı. Allah’la aralarındaki bu aracıların dişi olduğunu iddia ediyorlardı. Allah diyor ki, “hayrola, nerden çıkarıyorsunuz bunu? Yoksa Allah, yaratıklarından kendisine kızlar edindi de oğulları size mi verdi? Yani erkekleri kendinize, kızları da Allah’a mı izâfe etmeye çalışıyorsunuz? Allah berisinde tapındığınız bu putlara, bu aracılara dişilik özelliği verirken, dişilere tapınmaya çalışırken ne yapmak istiyorsunuz? Kendiniz için kız çocuğu istemiyorsunuz, kız çocuğunuzun olmasını kendiniz adına, kendiniz için utanç vesilesi, ar meselesi sayıyorsunuz, ama Allah’a gelince O’na dişileri vermeye çalışıyorsunuz. Allah’a bir şey isnat ederken kendinize lâyık görmediğiniz şeyi isnat etmeye çalışıyorsunuz. Öyle değil mi? İçinizden birisine kız çocuğunun doğumu haberi verilince, öfkeyle, kinle dolarak yüzü utançtan simsiyah kesiliyor, kendiniz için ar vesilesi saydığınız o kız çocuklarınızı diri diri gömmeye çalışıyorsunuz, onları değersiz görerek kendiniz için erkek evlâtlarını lâyık görüyorsunuz da kızları niçin Allah’a izâfe etmeye kalkışıyorsunuz? Yani size göre, sizin mantığınıza göre değerliler sizin de değersizler Allah’ın mı? Kim yaptı bu taksimi? Gerçekten bu taksim, bu ayırım kalleşçe, haksızca bir ayırımdır.”

Müşriklerin tanrılarına böyle dişilik özelliği vermelerinin, ya da tanrılarında dişilik özelliği aramalarının altında yatan sebep esasen güçsüzlere, kendilerinden daha güçsüz varlıklara tapınma istekleridir. Güçsüzleri tanrılaştırıyorlar. Yani müşrikler isterler ki, tanrıları kendilerine etkin olmasın, kendilerine hakim olmasın da kendileri o tanrılara hakim olsunlar. İşte böyle kendilerine, kendi arzularına boyun eğebilecek güçsüz, yumuşak varlıklardan seçerler tanrılarını. Yani bunlar Allah’a kulluktan kurtulup kendi şehvetlerine, kendi hevâ ve heveslerine tapınmak istiyorlar. Keyiflerinin istediği gibi sorumsuz ve sınırsızca bir hayat yaşamak istiyorlar.

 

Çünkü bakıyoruz bu adamlar Allah’tan başka kendilerinin ilahları olduklarını iddia ettikleri kimseleri de kendileri seçiyorlar. Seçtiklerini istedikleri gibi yönlendirebileceklerini bildikleri için seçiyorlar. Seçtiklerine “bizi şöyle şöyle idare ederseniz sizi seçeriz, değilse sizi seçmeyiz!” diyebildikleri için seçiyorlar. “Bizden şunları, şunları istemeyeceksiniz! Bizi şu şu sorumluluklar altına almayacaksınız! Bizden namaz, zekât, tesettür gibi ağır sorumluluklar istemeyeceksiniz! İçki, kumar, fâiz, zina gibi bizim alışık olduğumuz şeyleri bizim için yasaklamayacaksınız! Bize lüks ve müreffeh bir hayat sağlayacaksınız! Biz ne istersek, nasıl bir hayata razıysak onu sağlayacaksınız! Eğer bizim istediğimiz kanunları çıkarır, bizim istediğimiz hayatı hazırlarsanız Rabb olarak, İlâh olarak biz de sizleri seçeriz!” diyebildikleri için onları seçiyorlar.

Onları yönlendirebilecekleri, şartlandırabilecekleri için onları seçiyorlar. Allah’a bunu diyemeyecekleri, Allah’ı istedikleri gibi şartlandıramayacakları için Allah’ı Rabb kabul edemiyorlar. Her şeyi kendi arzularına ve kafalarına göre ayarlamak ve düzenlemek istedikleri, yani kendi kendilerine tapınmak istedikleri, şehvetlerine tapınmak istedikleri için hayatlarından Allah’ı diskalifiye etmek istiyorlar. “Tamam, ilâhlardan bir ilâh olarak Allah’ı da dinleyelim, meselâ hayatımızın ibadet bölümünde. Ama öteki bölümlerinde biraz nefes alabilmek için Allah’tan başkalarını da dinleyelim” diyorlar. Halbuki bu şirktir. Hayatı parçalamak ve hayatın bazı bölümlerinde Allah’ı, öteki bölümlerinde başkalarını dinlemek şirktir.

Müşrikler güçsüzleri ya da dişileri putlaştırırlar. Lat, Menat, Uzza hep dişi ismidir. Bu şehvetperestler dişiyi, kadını putlaştırdıkları için her yerde dişi ararlar, bulamazlarsa oturdukları mekânlara kadın resimleri asarlar. Her şeyde, sevecekleri, değer verecekleri her şeyde dişilik ararlar. Güneşi mi sevecekler, ona dişilik izafe ederler, yıldızlara mı tapınacaklar, onlara dişilik hüviyeti kazandırırlar, melekleri mi tanrılaştıracaklar, onlara dişilik karakteri kazandırırlar.

(A.KÜÇÜK)

“Ele-kûmûz-zekerû ve-lehû’l ünse” erkekler size, kızlar O’na öyle mi?

 

16 Müşrikler meleklerin sûreti saydıkları heykellere tapıyorlardı. Bunların tümü de dişi yontulardı. Onlara "Allah'ın haremi" anlamına "Allah'ın kızları" diyorlardı. Kışı biriyle yazı diğeriyle geçirdiğine inanıyorlardı. Dolayısıyla onları razı edince Allah'ın onların hatırını kıramayacağı gibi batıl bir inanca sahip idiler (Krş: 77/Zümer: 3). Meleklere dişilik atfeden, Allah'a da zımnen erkeklik atfetmektedir. İlâhî mükemmelliğe yakışmayan her inanç ve düşüncenin reddi.

“Tilke izen kısmetûn dîzê” o halde ne berbat bir taksimat bu. Müşrikler taptıkları putlara Allah’ın kızları derlerdi. Çünkü ilginçtir putların üçü de dişi. İsimleri de bunu ele veriyor zaten. Lât; dişi ismi. Menat; dişi ismi. Uzza; Azîz’in dişi olanıdır. Eazzin dişil olanıdır. İsmi tafdilin dişil olanına uzza denir. Lât ve menat onlarda dişilik zaten kelimenin içinde var. Dolayısıyla üçü de dişi, dişi sûretinde resmedilmiş. Neden dişi derseniz? Melekler dişidir de ondan diyorlar. Sanki melekleri görmüş gibi, meleklerin cinsiyeti varmış gibi, tespit etmişler gibi. Niye? Buradan yola çıkarak Allah’a da cinsiyet atfediyorlar. Allah’ta erkek olmuş oluyor. (Haşa) Ve melekler Allah’ın kızlarıdır diyorlar. Daha doğrusu Lat, Menat, Uzza meleklerdir, Allah’ın kızlarıdır. Allah’ın kızları demeleri Allah’ın evladı anlamına değil (haşa) Allah’ın haremi anlamına (Haşa). Hatta diyorlar ki yazı falanla, kışı falancayla geçirir. Yazı Lat ve Menat’la, kışı Uzza ile geçirir (Haşa).

Peki buradan nereye varıyorlar? Bunlar Allah’ın haremiyse, Allah’ın kızlarıysa etrafında ki dönen Allah’ın gönlünü eğliyorlar demektir. Biz bunların gönlünü edersek onlar da Allah’ın gönlünü ederler. Dolayısıyla buna da şefaat adını veriyorlar. İşte böyle bir akıl yürütme, böyle bir sapma özü itibarıyla öyle bir noktadan başlayıp öyle bir noktaya getiriyorlar ki işi ve bu ayetler aslında müşriklerin Allah inancında ne kadar sahte, ne kadar ikiyüzlü ve ne kadar suçüstü yakalandıklarını gösteriyor. Bu bir suçüstüdür gerçekten.

(M.İSLAMOĞLU)