NÂZİÂT SURESİ

Ayet Getir

وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا

Ven nâziâti garkâ(garkan).

Bayraktar Bayraklı

(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara.


Cemal Külünkoğlu

Yemin olsun, (inkârcıların ruhlarını) şiddetle çekip alan meleklere.


Diyanet İşleri (eski)

Canları boğarcasına şiddetle çekip alanlara and olsun,


Diyanet Vakfi

(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;


Edip Yüksel

Andolsun söküp çıkaranlara,


Elmalılı Hamdi Yazır

O daldırıp nez' edenlere


Muhammed Esed

Düşün bu (yıldız)ları, batmak üzere yükselen;


Mustafa İslamoğlu

Şahit olsun (muhatabın yüreğine) dalıp (küfrü oradan) şiddetle söküp atan (uyarı ayetleri)!


Seyyid Kutub

Andolsun söküp çıkaranlara.


Süleyman Ateş

Andolsun söküp çıkaranlara,


Süleymaniye Vakfı

Söke söke alanlara[*], [*] İlk beş âyetteki kelimeler, orada var sayılan (mahzuf) نفوس = kimseler kelimesinin sıfatı sayılmıştır.


Tefhim-ul Kuran

Ta en derinden acıyla sökerek çıkaranlara andolsun.


Yaşar Nuri Öztürk

Yemin olsun, çekip koparanlara/yay çekenlere/kuyudan su çekenlere/bağsız-bekçisiz koşan atlara/ayrılık yüzünden hasret çekenlere/daldırıp daldırıp çıkaranlara,


وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا

Ven nâşitâti neştâ(neştan).

Bayraktar Bayraklı

(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara.


Cemal Külünkoğlu

Yemin olsun (inananların ruhlarını) kolaylıkla alanlara.


Diyanet İşleri (eski)

Canları kolaylıkla alanlara and olsun,


Diyanet Vakfi

(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;


Edip Yüksel

Rahatça çekenlere,


Elmalılı Hamdi Yazır

Ve usulcacık çekenlere


Muhammed Esed

ve (yörüngelerinde) istikrarlı şekilde hareket eden,


Mustafa İslamoğlu

Ve (mü'min gönüllere) müjde dolu bir umudu usulca getirip bırakan (rahmet ayetleri)!


Seyyid Kutub

Hemen çekip alanlara.


Süleyman Ateş

Hemen çekip alanlara,


Süleymaniye Vakfı

İşini sağlam yapanlara,


Tefhim-ul Kuran

Yumuşacık çekip alanlara,


Yaşar Nuri Öztürk

Yemin olsun, rahatça, incitmeden çekenlere/düğümü hünerle çözenlere/bir yerden bir yere gidenlere/coşkuyla iç çekenlere,


وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا

Ves sâbihâti sebhâ(sebhan).

Bayraktar Bayraklı

(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara.


Cemal Külünkoğlu

Yemin olsun (yörüngelerinde) yüzüp giden (kuvvelere/gezegen)lere.


Diyanet İşleri (eski)

Yüzüp yüzüp gidenlere and olsun,


Diyanet Vakfi

(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;


Edip Yüksel

Yüzüp akanlara,


Elmalılı Hamdi Yazır

Ve yüzüp yüzüp gidenlere


Muhammed Esed

ve (uzayda) sakin sakin yüzen,


Mustafa İslamoğlu

Ve (o umutla hayat denizine) açılıp yüzdükçe yüzen (mü'min)ler!


Seyyid Kutub

Yüzüp gidenlere.


Süleyman Ateş

Yüzüp gidenlere,


Süleymaniye Vakfı

Kolayca iş başaranlara[*], [*] “Yedi gök, yeryüzü ve bunların içindeki herkes Allah’a içten boyun eğer. Her şeyi güzel yapmasına karşılık ona içten boyun eğmeyen tek varlık yoktur ama onların bu boyun eğişlerini siz kavrayamazsınız. O yumuşak davranır ve çok bağışlar.” (İsra 17/44)


Tefhim-ul Kuran

Yüzdükçe yüzerek gidenlere,


Yaşar Nuri Öztürk

Yemin olsun, boşlukta yahut suda yüzüp gidenlere,


فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا

Fes sâbikâti sebkâ(sebkan).

Bayraktar Bayraklı

(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara.


Cemal Külünkoğlu

Öncü olarak (hizmet için) yarışıp geçenlere.


Diyanet İşleri (eski)

(4-5) Yarıştıkça yarışan ve işleri yöneten meleklere and olsun


Diyanet Vakfi

(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;


Edip Yüksel

Yarışıp birbirlerini geçenlere,


Elmalılı Hamdi Yazır

Derken yarışıp geçenlere


Muhammed Esed

ve hızlı şekilde (birbirini) izleyen,


Mustafa İslamoğlu

Ve (hayır yolunda) birbirleriyle yarışan öncüler!


Seyyid Kutub

Yarışıp, geçenlere.


Süleyman Ateş

Yarışıp, geçenlere,


Süleymaniye Vakfı

Aynı zamanda yarıştıkça yarışanlara,


Tefhim-ul Kuran

Öncü olarak yarışıp geçenlere,


Yaşar Nuri Öztürk

Derken öne geçip yarışı kazananlara,


فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا

Fel mudebbirâti emrâ(emren).

Bayraktar Bayraklı

(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara.


Cemal Külünkoğlu

Böylece (Allah'ın) emrini yerine getirenlere (yemin olsun ki kıyamet kopacak ve siz hesaba çekileceksiniz).


Diyanet İşleri (eski)

(4-5) Yarıştıkça yarışan ve işleri yöneten meleklere and olsun


Diyanet Vakfi

(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;


Edip Yüksel

Ve böylece emirleri uygulayanlara…


Elmalılı Hamdi Yazır

Derken bir emir çevirenlere kasem olsun ki (Kıyamet var)


Muhammed Esed

böylece (Yaratıcı'nın) buyruğunu yerine getiren!


Mustafa İslamoğlu

Derken, onların peşinden işlerini yoluna koyan artçılar!


Seyyid Kutub

Derken işi düzenliyenlere!


Süleyman Ateş

Derken işi düzenleyenlere!


Süleymaniye Vakfı

İşleri çekip çevirenlere yemin olsun ki,


Tefhim-ul Kuran

Derken işi bir düzen içinde evirip çevirenlere.


Yaşar Nuri Öztürk

Bir iş ve oluşu çekip çevirenlere,


يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ

Yevme tercufur râcifetu.

Bayraktar Bayraklı

(6-7) O gün, deprem sarsar, onu ikinci bir sarsıntı izler.


Cemal Külünkoğlu

O gün (sura) ilk üfürüş şiddetle sarsacak (ilk ölüm ve kıyametin birinci kopuşu gerçekleşecek).


Diyanet İşleri (eski)

O gün bir sarsıntı sarsar.


Diyanet Vakfi

(6-9) Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.


Edip Yüksel

O gün o sarsıntı sarsar.


Elmalılı Hamdi Yazır

O gün ki sarsar râcife


Muhammed Esed

(O halde, düşün) şiddetli bir sarsıntının (dünyayı) sarstığı Gün(ü),


Mustafa İslamoğlu

(Bunların her biri şahit olsun ki) o gün şiddetli bir sarsıcı herşeyi saracak;


Seyyid Kutub

O gün bir sarsıntı sarsar.


Süleyman Ateş

O gün o gürültü sarsar.


Süleymaniye Vakfı

Bir gün şiddetli sarsıntı herkesi sarsacak;


Tefhim-ul Kuran

O sarsıntının sarsacağı gün,


Yaşar Nuri Öztürk

Ki o gün şiddetle sarsacak olan sarsacaktır.


تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ

Tetbeuhâr râdifetu.

Bayraktar Bayraklı

(6-7) O gün, deprem sarsar, onu ikinci bir sarsıntı izler.


Cemal Külünkoğlu

Arkasından onu daha büyük bir sarsıntı izleyecek (ikinci kıyamet kopacak ve insanların dirilişi gerçekleşecek).


Diyanet İşleri (eski)

Peşinden bir diğeri gelir.


Diyanet Vakfi

(6-9) Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.


Edip Yüksel

Ardından bir diğeri izler.


Elmalılı Hamdi Yazır

Onu velyeder o râdife


Muhammed Esed

daha büyük (sarsıntı)ların ardından geleceği (Günü)!


Mustafa İslamoğlu

daha büyük sarsıntılar birbirini kovalayacak;


Seyyid Kutub

Ardından bir başka sarsıntı gelir.


Süleyman Ateş

Ardından başka bir gürültü gelir.


Süleymaniye Vakfı

Bunu diğeri izleyecektir.


Tefhim-ul Kuran

Arkasından onu diğer bir sarsıntı izleyecek.


Yaşar Nuri Öztürk

Onu, ardısıra gelen izleyecektir.


قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ

Kulûbun yevme izin vâcifetun.

Bayraktar Bayraklı

(8-9) Bazı yürekler o gün çarpar; gözleri korkudan aşağı kayar.


Cemal Külünkoğlu

O gün birtakım kalpler (tedirginlik içinde) şiddetle çarpacak.


Diyanet İşleri (eski)

O gün kalbler titrer.


Diyanet Vakfi

(6-9) Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.


Edip Yüksel

O gün yürekler titrer.


Elmalılı Hamdi Yazır

Yürekler o gün oynar kaygıdan


Muhammed Esed

O Gün (insanların) kalpleri titreyerek çarpacak


Mustafa İslamoğlu

(ve) kalpler çırpılmış (gibi) titreyecek;


Seyyid Kutub

O gün kalpler titrer.


Süleyman Ateş

O gün bazı yürekler çarpar.


Süleymaniye Vakfı

O gün, kimi yürekler yerinden oynayacak,


Tefhim-ul Kuran

O gün yürekler (dehşet içinde) hoplayacak.


Yaşar Nuri Öztürk

Bazı kalpler o gün kaygıdan titreyecektir.


أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ

Ebsâruhâ hâşiatun.

Bayraktar Bayraklı

(8-9) Bazı yürekler o gün çarpar; gözleri korkudan aşağı kayar.


Cemal Külünkoğlu

Gözler korkudan yere bakıp kalacak.


Diyanet İşleri (eski)

İnsanların gözleri yere döner.


Diyanet Vakfi

(6-9) Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.


Edip Yüksel

Gözleri ise alçalır.


Elmalılı Hamdi Yazır

Gözleri kalkmaz saygıdan


Muhammed Esed

(ve) gözleri yere bakacak...


Mustafa İslamoğlu

onların gözleri yıkılmışlığı, bitmişliği temsil edecek.


Seyyid Kutub

Gözler korkudan aşağı kayar.


Süleyman Ateş

Gözleri (korkudan) aşağı kayar.


Süleymaniye Vakfı

Gözleri yere inmiş olacaktır.


Tefhim-ul Kuran

Gözler de zillet içinde düşecek.


Yaşar Nuri Öztürk

Onların gözleri yerlere eğilecektir.


يَقُولُونَ أَئِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ

Yekûlûne e innâ le merdûdûne fîl hâfirati.

Bayraktar Bayraklı

(10-12) Onlar şöyle diyorlar: “Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemikler haline geldikten sonra mı? Öyleyse bu hüsran dolu bir dönüştür.”


Cemal Külünkoğlu

(10-12) (O inkârcılar) diyorlar ki: “Çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz eski durumumuza getirileceğiz! Öyle ise bu zarar dolu bir dönüştür.”


Diyanet İşleri (eski)

Derler ki: 'Biz eski halimize mi döndürüleceğiz?'


Diyanet Vakfi

(10-11) «Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, (hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra mı?» derler.


Edip Yüksel

Derler ki, “Daha önceki halimize mi döndürüldük?“


Elmalılı Hamdi Yazır

Diyorlar ki: biz, gerçek döndürülecek miyiz o hufrede


Muhammed Esed

(Ama hala) bazıları: "Ne yani!" diyorlar, "Biz gerçekten eski halimize mi döndürüleceğiz,


Mustafa İslamoğlu

(Hala) diyorlar ki: "Ne yani, şimdi biz yeniden eski halimize mi döneceğiz?


Seyyid Kutub

Diyorlar ki: «Biz yine eski halimize döndürülecek miyiz?


Süleyman Ateş

Diyorlar ki: "Biz yine eski halimize döndürülecek miyiz?"


Süleymaniye Vakfı

Derler ki: “Kabir çukurunda iken tekrar hayata mı döndürüleceğiz?


Tefhim-ul Kuran

Kendileri; derler ki: «Biz çukurda iken, gerçekten biz mi yeniden (diriltilip) döndürüleceğiz?»


Yaşar Nuri Öztürk

"Biz gerçekten bu çukurda eski halimize döndürülecek miyiz?" diyorlar.


أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً

E izâ kunnâ izâmen nahıraten.

Bayraktar Bayraklı

(10-12) Onlar şöyle diyorlar: “Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemikler haline geldikten sonra mı? Öyleyse bu hüsran dolu bir dönüştür.”


Cemal Külünkoğlu

(10-12) (O inkârcılar) diyorlar ki: “Çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz eski durumumuza getirileceğiz! Öyle ise bu zarar dolu bir dönüştür.”


Diyanet İşleri (eski)

'Ufalanmış kemik olduğumuz zaman mı?'


Diyanet Vakfi

(10-11) «Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, (hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra mı?» derler.


Edip Yüksel

“Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha!?“


Elmalılı Hamdi Yazır

Ya ufalanmış kemikler olduğumuz vaktı ha?


Muhammed Esed

çürüyen kemik (yığını) olsak bile?"


Mustafa İslamoğlu

Tamamen çürüyüp bir külçe kemik haline gelsek de mi?"


Seyyid Kutub

Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha?


Süleyman Ateş

"Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"


Süleymaniye Vakfı

Çürümüş kemikler haline geldikten sonra; öyle mi?”


Tefhim-ul Kuran

«Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?»


Yaşar Nuri Öztürk

"Un ufak kemikler haline geldikten sonra, öyle mi!"