MERYEM SURESİ

Ayet Getir

يَا يَحْيَى خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا

Yâ yahyâ huzil kitâbe bi kuvvetin, ve âteynâhul hukme sabiyyâ(sabiyyen).

Bayraktar Bayraklı

Allah, “Ey Yahyâ! Kitaba kuvvetle sarıl!” dedi. Biz ona, henüz çocuk iken kitabı anlama kabiliyetini verdik.


Cemal Külünkoğlu

(12-15) (Ve Yahya doğup büyüyünce kendisini peygamber yaptık ve:) “Ey Yahya! İlahi mesaja sımsıkı sarıl!” (diye ona öğüt verdik). O, daha küçük bir oğlanken biz ona doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik. O, Allah'a karşı gelmekten sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. Bunun içindir ki, doğduğu gün de, öldüğü gün de, (Allah'ın) selamı onun üzerindeydi ve diriltileceği gün de (ona) selam olsun!


Diyanet İşleri (eski)

(12-14) 'Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl' deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakınan ve anasına babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi.


Diyanet Vakfi

«Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) vargücünle sarıl!» (dedik) ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik.


Edip Yüksel

“Yahya, kitaba iyice sarıl.” Çocuk yaşta kendisine bilgelik vermiştik.


Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Yahya! kitabı kuvvetle tut (dedik) ve daha sabiy iken ona hikmet verdik


Muhammed Esed

(Ve çocuk doğup büyüdüğünde o'na:) "Ey Yahya! İlahi mesaja sımsıkı sarıl!" (diye öğüt verdi). Çünkü o daha küçük bir oğlanken Biz o'na doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik,


Mustafa İslamoğlu

(Yahya doğup büyüdüğünde ise) "Ey Yahya! İlahi hükümlere sımsıkı sarıl!" (diye öğüt verdi). Zira Biz ona, daha çocukluğunda derin ve kapsamlı bir muhakeme yeteneği vermiştik.


Seyyid Kutub

Allah, ona «Ey Yahya, tüm gücünle kitab'a (Tevrat'a) sarıl» dedi. Ona daha çocukken bilgelik verdik.


Süleyman Ateş

"Ey Yahyâ, Kitabı kuvvetle tut (Onun emirlerini uygula)." (dedik) ve ona çocuk iken hikmet verdik.


Süleymaniye Vakfı

(Çocuk büyüyünce dedik ki) “Yahya, Kitap’ı sıkı tut!” Daha çocukken ona doğru karar verme yeteneği (hikmet) vermiştik.


Tefhim-ul Kuran

(Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) «Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut.» Daha çocuk iken ona hikmet verdik.


Yaşar Nuri Öztürk

"Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetle tut." Biz ona daha sabi iken hikmet verdik.


وَحَنَانًا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَاةً وَكَانَ تَقِيًّا

Ve hanânen min ledunnâ ve zekâten, ve kâne takıyyâ(takıyyen).

Bayraktar Bayraklı

Ona kalp yumuşaklığı ve temizliği verdik. O, çok sakınan birisi idi.


Cemal Külünkoğlu

(12-15) (Ve Yahya doğup büyüyünce kendisini peygamber yaptık ve:) “Ey Yahya! İlahi mesaja sımsıkı sarıl!” (diye ona öğüt verdik). O, daha küçük bir oğlanken biz ona doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik. O, Allah'a karşı gelmekten sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. Bunun içindir ki, doğduğu gün de, öldüğü gün de, (Allah'ın) selamı onun üzerindeydi ve diriltileceği gün de (ona) selam olsun!


Diyanet İşleri (eski)

(12-14) 'Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl' deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakınan ve anasına babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi.


Diyanet Vakfi

Tarafımızdan ona kalp yumuşaklığı ve temizlik de (verdik). O, çok sakınan bir kimse idi.


Edip Yüksel

Ek olarak katımızdan bir şefkat ve dürüstlük… Erdemli birisiydi.


Elmalılı Hamdi Yazır

Hem de ledünnümüzden bir rikkat ve bir pâklik, ki çok takvaşiar idi


Muhammed Esed

ve katımızdan bir ruh inceliği ve arınmışlık... Öyle ki, Bize karşı o (her zaman) bilinç ve duyarlık içinde idi;


Mustafa İslamoğlu

Ve kendi katımızdan ince ruhlu bir sevecenlik ve kendini geliştirme yeteneği bahşetmiştik; dahası o, sorumluluk sahibi biriydi;


Seyyid Kutub

Yine ona tarafımızdan sevecenlik ve kalp temizliği bağışladık. O kötülüklerden sakınan bir kimse idi.


Süleyman Ateş

Katımızdan bir rahmet (bir acıma duygusu) ve temizlik de (verdik; o günâhlardan) korunan oldu.


Süleymaniye Vakfı

Onu katımızdan yumuşak huylu ve gelişkin yaptık. O, kendini korurdu.


Tefhim-ul Kuran

Katımızdan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik (de verdik.) O, çok takva sahibi biriydi.


Yaşar Nuri Öztürk

Katımızdan bir kalp yumuşaklığı, bir temizlik verdik. Korunan biriydi o.


وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُن جَبَّارًا عَصِيًّا

Ve berren bi vâlideyhi ve lem yekun cebbâren asıyyâ(asıyyen).

Bayraktar Bayraklı

Ana babasına çok iyi davranırdı; isyankar bir zorba değildi.


Cemal Külünkoğlu

(12-15) (Ve Yahya doğup büyüyünce kendisini peygamber yaptık ve:) “Ey Yahya! İlahi mesaja sımsıkı sarıl!” (diye ona öğüt verdik). O, daha küçük bir oğlanken biz ona doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik. O, Allah'a karşı gelmekten sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. Bunun içindir ki, doğduğu gün de, öldüğü gün de, (Allah'ın) selamı onun üzerindeydi ve diriltileceği gün de (ona) selam olsun!


Diyanet İşleri (eski)

(12-14) 'Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl' deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakınan ve anasına babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi.


Diyanet Vakfi

Ana-babasına çok iyi davranırdı; o, isyankâr bir zorba değildi.


Edip Yüksel

Ana babasına karşı iyi davranırdı, asla bir zorba ve isyankâr olmadı.


Elmalılı Hamdi Yazır

Ve valideynine ihsankâr idi, cebbar, isyarkâr değil idi


Muhammed Esed

ve ana babasına karşı saygı ve gözetme tavrı içinde; asla zorba ya da dik başlı biri değildi.


Mustafa İslamoğlu

ana-babasına karşı da oldukça iyi davranırdı; nitekim o hiçbir zaman isyankar bir zorba olmadı.


Seyyid Kutub

Yine ona ana babasına bağlılık duygusu aşıladık. O dik kafalı, serkeş ve huysuz biri değildi.


Süleyman Ateş

Ana babasına iyilik ediciydi, baş kaldıran bir zorba değildi.


Süleymaniye Vakfı

Anasına ve babasına iyilik ederdi; zorba ve dik kafalı değildi.


Tefhim-ul Kuran

Ana ve babasına itaatkârdı ve isyan eden bir zorba değildi.


Yaşar Nuri Öztürk

Ana-babasına iyilik eden biriydi; zorba, isyancı biri değil.


وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا

Ve selâmun aleyhi yevme vulide ve yevme yemûtu ve yevme yub’asu hayyâ(hayyen).

Bayraktar Bayraklı

Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabirden kalkacağı gün, ona selâm/rahmet olsun!


Cemal Külünkoğlu

(12-15) (Ve Yahya doğup büyüyünce kendisini peygamber yaptık ve:) “Ey Yahya! İlahi mesaja sımsıkı sarıl!” (diye ona öğüt verdik). O, daha küçük bir oğlanken biz ona doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik. O, Allah'a karşı gelmekten sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. Bunun içindir ki, doğduğu gün de, öldüğü gün de, (Allah'ın) selamı onun üzerindeydi ve diriltileceği gün de (ona) selam olsun!


Diyanet İşleri (eski)

Doğduğu günde, öleceği günde ve dirileceği günde ona selam olsun.


Diyanet Vakfi

Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağı gün ona selam olsun!


Edip Yüksel

Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kaldırılacağı gün ona selam olsun!


Elmalılı Hamdi Yazır

Selâm ona hem doğduğu gün, hem öleceği gün hem de diri olarak ba'solunacağı gün


Muhammed Esed

Bunun içindir ki, doğduğu gün de, öldüğü gün de, (Allah'ın) selamı o'nun üzerindeydi; ve diri olarak kaldırılacağı gün de (yine o'nun) üzerine olacaktır.


Mustafa İslamoğlu

İşte bu yüzden o, doğduğu gün ilahi güvence ve esenlik kapsamındaydı; öleceği ve tekrar dirilip kalkacağı gün de (öyle olacaktır).


Seyyid Kutub

Doğduğu gün, öleceği gün ve tekrar diriltileceği gün ona selâm olsun.


Süleyman Ateş

Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kaldırılacağı gün ona selâm olsun!


Süleymaniye Vakfı

Doğduğu gün, ölüm günü ve yeniden diriltileceği gün onun için bir esenlik ve güvenliktir (selamettir).


Tefhim-ul Kuran

Ona selam olsun; doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak yeniden kaldırılacağı gün de.


Yaşar Nuri Öztürk

Selam olsun ona, doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kaldırılacağı gün.


وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَ إِذِ انتَبَذَتْ مِنْ أَهْلِهَا مَكَانًا شَرْقِيًّا

Vezkur fil kitâbı meryem(meryeme), izintebezet min ehlihâ mekânen şarkıyyâ(şarkıyyen).

Bayraktar Bayraklı

Kitapta Meryem'i de an! O, ailesinden ayrılmış ve doğu yönünde bir yere çekilmişti.


Cemal Külünkoğlu

(16-17) (Ey Muhammed!) Kitapta (Kur'an'da) Meryem (hakkında anlattıklarımızı da) hatırla! Hani o, ailesinden ayrılarak (evinin veya mescidin) doğu tarafında bir yere çekilmişti. Komşuları ile arasına bir perde germişti. Bu sırada ona ruhumuzu (Cebrail'i) göndermiştik de (o) ona düzgün bir insan şeklinde görünmüştü.


Diyanet İşleri (eski)

Kitabda Meryem'i de an. O, ailesinden ayrılarak, doğu yönünde bir yere çekilmişti.


Diyanet Vakfi

(Resûlüm!) Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti.


Edip Yüksel

Kitapta Meryem’i de an. Ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir yere çekilmişti.


Elmalılı Hamdi Yazır

Kitabda Meryemi de an, o vakıt ki ailesinden çekildi de şark tarafından bir mekâna


Muhammed Esed

Ve bu ilahi mesajda Meryem'i de an. Hani, o ailesinden ayrılıp doğu yönünde bir yere çekilmişti;


Mustafa İslamoğlu

Bu kitapta Meryem'i de gündeme taşı! Hani o ailesinden ayrılarak doğu yönünde bir yere çekilmişti.


Seyyid Kutub

Bu Kitap'ta Meryem hakkında anlattıklarımızı da hatırla. Hani O, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti.


Süleyman Ateş

Kitapta Meryem'i de an. Bir zaman o âilesinden ayrılıp doğu yönünde bir yere çekilmişti.


Süleymaniye Vakfı

Bu Kitap’ta Meryem’in hikâyesini de anlat. Bir gün ailesinden ayrılmış, doğu tarafında bir yere çekilmişti.


Tefhim-ul Kuran

Kitap'ta Meryem'i de zikret. Hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti.


Yaşar Nuri Öztürk

Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir mekâna çekilmişti.


فَاتَّخَذَتْ مِن دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا

Fettehazet min dûnihim hicâben fe erselnâ ileyhâ rûhanâ fe temessele lehâ beşeren seviyyâ(seviyyen).

Bayraktar Bayraklı

Onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu Cebrail'i gönderdik de, ona düzgün bir insan şeklinde göründü.


Cemal Külünkoğlu

(16-17) (Ey Muhammed!) Kitapta (Kur'an'da) Meryem (hakkında anlattıklarımızı da) hatırla! Hani o, ailesinden ayrılarak (evinin veya mescidin) doğu tarafında bir yere çekilmişti. Komşuları ile arasına bir perde germişti. Bu sırada ona ruhumuzu (Cebrail'i) göndermiştik de (o) ona düzgün bir insan şeklinde görünmüştü.


Diyanet İşleri (eski)

Sonra, insanlardan gizlenmek için bir perde germişti. Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan olarak görünmüştü.


Diyanet Vakfi

Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.


Edip Yüksel

Kendisiyle onlar arasına bir perde çekmişti. Bu durumda ona Ruhumuzu gönderdik ve önünde mükemmel bir insan olarak biçimlendi.


Elmalılı Hamdi Yazır

Onlardan öte bir perde çekti derken kendisine ruhumuzu gönderdik de düzgün bir beşer halinde ona temessül ediverdi


Muhammed Esed

kendini onlardan uzak tutuyordu; bu durumdayken kendisine vahiy meleğimizi gönderdik; (bu melek) ona eli yüzü düzgün bir beşer kılığında göründü.


Mustafa İslamoğlu

Olabildiğince kendini onlardan uzak tutup sakınıyordu; hal böyleyken ona vahiy meleğimizi gönderdik; öyle ki, o ona eli yüzü düzgün bir insan suretinde göründü.


Seyyid Kutub

Komşuları ile arasına bir perde germişti. Bu sırada ona ruhumuzu (Cebrail'i) gönderdik. O, ona normal bir erkek kılığında görünmüştü.


Süleyman Ateş

Onlarla kendisi arasına bir perde çekmişti. Biz de ruhumuzu (Cebrâil'i) ona gönderdik. (O) ona düzgün bir insan şeklinde göründü.


Süleymaniye Vakfı

Böylece onlarla kendi arasında bir engel oluşturmuştu. Derken ruhumuzu (Cebrail’i) gönderdik, ona düzgün bir insan gibi göründü.


Tefhim-ul Kuran

Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz (Cibril'i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.


Yaşar Nuri Öztürk

Onlarla arasına bir perde çekmişti. Biz de ruhumuzu ona göndermiştik de o kendisine sapasağlam bir insan şeklinde görünmüştü.


قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَن مِنكَ إِن كُنتَ تَقِيًّا

Kâlet innî eûzu bir rahmâni minke in kunte takıyyâ(takıyyen).

Bayraktar Bayraklı

Meryem dedi ki: “Eğer saygılı biri isen, senden Rahmân'a sığınırım.”


Cemal Külünkoğlu

(Meryem onu görünce:) “Senden, O kuşatıcı rahmet ve esirgeme sahibine sığınırım! Eğer günahtan sakınan bir kimse isen (bana yaklaşma!)” dedi.


Diyanet İşleri (eski)

Meryem: 'Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen, senden Rahman'a sığınırım' dedi.


Diyanet Vakfi

Meryem dedi ki: Senden, çok esirgeyici olan Allah'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma).


Edip Yüksel

“Senden Rahman’a sığınırım“ dedi, “Erdemliysen…“


Elmalılı Hamdi Yazır

(Meryem) ona ben, dedi: her halde senden rahmana sığınırım, sakınırsın eğer bir teki isen


Muhammed Esed

(Meryem onu görünce:) "Senden, O kuşatıcı rahmet ve esirgeme Sahibi'ne sığınırım!" dedi, "Eğer O'na karşı sorumluluk bilinci taşıyorsan (bana yaklaşma)!"


Mustafa İslamoğlu

(Meryem): "Senden, O sınırsız merhamet sahibinin koruyuculuğundan sığınırım!" dedi, "Tabi ki eğer O'na saygı duyup sakınıyorsan!"


Seyyid Kutub

Meryem, O'na «Ben senden «Rahman» olan Allah'a sığınırım. Eğer kötülük yapmaktan sakınan biri isen bana dokunma!» dedi.


Süleyman Ateş

(Meryem) dedi ki: "Ben senden, çok esirgeyen(Allâh)'a sığınırım. Eğer (Allah'tan) korkuyorsan (bana dokunma)."


Süleymaniye Vakfı

Meryem dedi ki “Senden Rahman’a sığınırım, eğer namuslu biri isen”


Tefhim-ul Kuran

Meryem dedi ki: “Eğer saygılı biri isen, senden Rahmân'a sığınırım.”


Yaşar Nuri Öztürk

Meryem demişti: "Ben senden, Rahman'a sığınıyorum. Takva sahibi biriysen dikkatli ol."


قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا

Kâle innemâ ene resûlu rabbiki li ehebe leki gulâmen zekiyyâ(zekiyyen).

Bayraktar Bayraklı

Rûh/melek, “Ben, ancak Rabbinin sana gönderdiği bir elçiyim, sana temiz bir oğlan bağışlamak için geldim” dedi.


Cemal Külünkoğlu

(Cebrail:) “Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim” dedi.


Diyanet İşleri (eski)

Cebrail: 'Ben temiz bir oğlan bağışlamak için Rabbinin sana gönderdiği elçiden başkası değilim' dedi.


Diyanet Vakfi

Melek: Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin bir elçisiyim, dedi.


Edip Yüksel

(Denetçi:) “Ben, sana tertemiz bir erkek çocuğu vermek için görevlendirilmiş Efendinin bir elçisiyim“ dedi.


Elmalılı Hamdi Yazır

(Ruh) dedi: haberin olsun ben sana gayet temiz bir oğlan vermek için sırf rabbının resulüyüm.


Muhammed Esed

(Melek:) "Ben yalnızca Rabbinin bir elçisiyim" dedi, "(O Rab ki:) sana tertemiz bir oğul armağan edeceğim (diyor)."


Mustafa İslamoğlu

(Melek): "Ben sadece Rabbinin elçisiyim, sana pırıl pırıl bir oğlan çocuğu armağan etmek için buradayım!" dedi.


Seyyid Kutub

Cebrail dedi ki; «Gerçekten ben, sana temiz bir oğlan vermek için sırf Rabbinin ginderdiği elçiyim»


Süleyman Ateş

(Ruh): "Ben, dedi, sadece Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir erkek çocuğu hediye edeyim diye (geldim)."


Süleymaniye Vakfı

Dedi ki “Ben sadece Rabbinin elçisiyim; sana gelişkin bir çocukoğul vermekbağışlamak için geldim.”


Tefhim-ul Kuran

Demişti ki: «Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım).»


Yaşar Nuri Öztürk

Ruh dedi: "Ben, sadece Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir oğlan bağışlamak için buradayım."


قَالَتْ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ وَلَمْ أَكُ بَغِيًّا

Kâlet ennâ yekûnu lî gulâmun ve lem yemsesnî beşerun ve lem eku bagıyyâ(bagıyyen).

Bayraktar Bayraklı

Meryem, “Bana bir insan dokunmamışken, ben kötü bir kadın da değilim, nasıl oğlum olabilir?” dedi.


Cemal Külünkoğlu

(Meryem, Cebrail'e:) “Benim nasıl oğlum olabilir? Bana hiç erkek eli değmiş değildir, hiç gayri meşru ilişkim de olmadı” dedi.


Diyanet İşleri (eski)

Meryem: 'Bana bir insan temas etmemişken, ben kötü kadın da olmadığım halde nasıl oğlum olabilir?' dedi.


Diyanet Vakfi

Meryem: Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir? dedi.


Edip Yüksel

“Bana hiçbir insan eli değmemiş ve ben iffetsizlik etmemişken nasıl olur da bir oğlum olur?“ dedi.


Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi: benim için bir oğlan nasıl olur? bana bir beşer dokunmadı, ben bir kahbe de değilim.


Muhammed Esed

(Meryem:) "Bana daha hiçbir erkek dokunmamışken, nasıl bir oğlum olabilir? Üstelik ben iffetsiz bir kadın da değilim" dedi.


Mustafa İslamoğlu

(Meryem): "Nasıl benim bir oğlum olabilir ki?" dedi; "Bana hiçbir erkek eli değmedi, üstelik ben iffetsiz bir kadın da değilim!"


Seyyid Kutub

Meryem, Cebrail'e «Benim nasıl oğlum olabilir? Bana hiç erkek eli değmiş değildir, hiç gayri meşru ilişkim de olmadı» dedi.


Süleyman Ateş

"Benim nasıl oğlum olur, dedi, bana bir insan dokunmadı ve ben bir kahpe de değilim."


Süleymaniye Vakfı

Meryem dedi ki “Benim nereden çocuğum olacak; bana erkek eli değmedi. Yoldan çıkmış biri de değilim.”


Tefhim-ul Kuran

O: «Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiç bir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken» dedi.


Yaşar Nuri Öztürk

Dedi: "Benim nasıl oğlum olur; bana herhangi bir insan dokunmadı. Ben bir kahpe de değilim."


قَالَ كَذَلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَلِنَجْعَلَهُ آيَةً لِلنَّاسِ وَرَحْمَةً مِّنَّا وَكَانَ أَمْرًا مَّقْضِيًّا

Kâle kezâlik(kezâliki), kâle rabbuki huve aleyye heyyin(heyyinun), ve li nec’alehû âyeten lin nâsi ve rahmeten minnâ, ve kâne emren makdıyyâ(makdıyyen).

Bayraktar Bayraklı

Rûh/melek, “Haklısın” dedi; Rabbin buyurdu ki: “Bu, bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, karara bağlanmış bir hükümdür.”


Cemal Külünkoğlu

(Cebrail:) “Bu böyledir” dedi. (Fakat) Rabbin şöyle diyor: “Bu iş benim için kolaydır. Bu olayı insanlara (gücümüzü) kanıtlayan bir mucize ve oğlunu da onlara rahmet kaynağı olarak sunmak istiyoruz. Bu olay kesinleşmiş bir hükümdür.”


Diyanet İşleri (eski)

Cebrail: 'Bu böyledir, çünkü Rabbin, 'Bu bana kolaydır, onu insanlar için bir mucize ve katımızdan da bir rahmet kılacağız; hem bu önceden kararlaştırılmış bir iştir' diyor' dedi.


Diyanet Vakfi

Melek: Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi.


Edip Yüksel

“Öyledir“ dedi, “Efendin, ‘O iş bana kolaydır. Onu halk için bir işaret ve bizden bir rahmet kılacağız. Bu, artık kararlaştırılmış bir iştir’ diyor.”


Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi öyle, fakat rabbın buyurdu ki o bana göre kolay hem onu nasa kudretimizin bir bürhanı ve tarafımızdan bir rahmet kılacağımız için, hem de o, bir kaza edilmiş emir bulunuyor


Muhammed Esed

(Melek:) "Bu doğru" dedi, "(Ancak) Rabbin diyor ki: 'Bu Benim için kolay; ve (böyle olduğu için de, senin bir oğlun olacak) ve Biz o'nu insanlar için katımızdan bir sembol ve aydınlatıcı bir bağış kılacağız!" Ve bu (Allah tarafından) önceden hükme bağlanmış bir şeydi:


Mustafa İslamoğlu

(Melek): "Orası öyledir (ama)" dedi, "Rabbin diyor ki Bu benim için çok kolaydır; üstelik Biz onu insanlar için (canlı) bir ayet ve katımızdan bir rahmet kılacağız; zaten bu iş artık gerçekleşmiş bulunmaktadır."


Seyyid Kutub

Cebrail dedi ki; «Allah ,söyle diyor: Bu iş benim için kolaydır. Bu olayı insanlara gücümüzü kanıtlayan bir mucize ve oğlunu da onlara rahmet kaynağı olarak sunmak istiyoruz. Bu olay kesinleşmiş bir hükümdür.''


Süleyman Ateş

(Ruh): "Öyledir, dedi, Rabbin: 'O bana kolaydır. Onu insanlara bir mu'cize ve bizden bir rahmet kılmak için (bunu yapacağız)' dedi" ve iş olup bitti.


Süleymaniye Vakfı

“Öyledir!” dedi. “Ama Rabbin buyurdu ki ‘O, bana kolaydır, onu insanlar için bir belge (ayet) ve katımızdan bir ikram kılacağız. Bu, kararı verilmiş bir iştir.’ ”


Tefhim-ul Kuran

«İşte böyle» dedi. «Rabbin, dedi ki: -Bu benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve bizden bir rahmet kılmak için (bu çocuk olacaktır) .» Ve iş de olup bitmişti.


Yaşar Nuri Öztürk

Dedi: "İşte böyle! Rabbin buyurdu ki: 'O benim için çok kolaydır. Böyle olması onu, insanlara bir mucize ve bizden bir rahmet yapmamız içindir. Hükme bağlanmış bir iştir bu."


فَحَمَلَتْهُ فَانتَبَذَتْ بِهِ مَكَانًا قَصِيًّا

Fe hamelethu fentebezet bihî mekânen kasıyyâ(kasıyyen).

Bayraktar Bayraklı

Meryem ona hamile kaldı. Bunun üzerine onunla uzak bir yere çekildi.


Cemal Külünkoğlu

Böylece Meryem, oğluna gebe kaldı. Bu döneminde (gebeliği süresince) gözlerden uzak bir yere çekildi.


Diyanet İşleri (eski)

Meryem oğlana gebe kaldı, o haliyle uzak bir yere çekildi.


Diyanet Vakfi

Meryem ona hamile kaldı. Bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi.


Edip Yüksel

Ona gebe kalınca onunla uzak bir bölgeye çekildi.


Elmalılı Hamdi Yazır

Bu suretle ona hamil oldu, ve bu hamlile uzak bir yere çekildi


Muhammed Esed

bunun için de, (Meryem) o'na gebe kaldı ve o'nunla birlikte uzak bir yere çekildi.


Mustafa İslamoğlu

İşte böylece (Meryem) ona hamile kaldı; bundan dolayı da, (insanların gözünden) uzak, kuytu bir köşeye çekildi.


Seyyid Kutub

Böylece Meryem, oğluna gebe kaldı. Bu döneminde gözlerden uzak bir köşeye çekildi.


Süleyman Ateş

(Meryem), ona gebe kaldı. Onunla uzak bir yere çekildi.


Süleymaniye Vakfı

Arkasından ona hamile kaldı. Onunla uzak bir yere çekildi.


Tefhim-ul Kuran

Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.


Yaşar Nuri Öztürk

Ona gebe kaldı. Ardından da onunla uzak bir mekâna çekildi.