MERYEM SURESİ

Ayet Getir

كهيعص

Kâf, hâ, yâ, ayn, sâd.


Bayraktar Bayraklı

Kâf, hâ, yâ, ‘ayn, sâd.


Cemal Külünkoğlu

Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.


Diyanet İşleri (eski)

Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad.


Diyanet Vakfi

Kâf. Hâ. Yâ. Ayn. Sâd.


Edip Yüksel

K20H5Y10A70S90


Elmalılı Hamdi Yazır

Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.


Muhammed Esed

Kaf-Ha-Ya-'Ayn-Sad.


Mustafa İslamoğlu

Kâf-Hâ-Yâ-‘Ayn-Sad!


Seyyid Kutub

Kâf, ha, ya, ayn, sad


Süleyman Ateş

Kâf hâ yâ 'ayn sâd.


Süleymaniye Vakfı

KAF! HA! YA! AYN! SAD!


Tefhim-ul Kuran

Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.


Yaşar Nuri Öztürk

Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.


ذِكْرُ رَحْمَةِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا

Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyyâ.

Bayraktar Bayraklı

Bu, Rabbinin, kulu Zekeriyyâ'ya olan rahmetini hatırlatmadır.


Cemal Külünkoğlu

Bu (ayetlerde) Rabbinin, kulu Zekeriya'ya yönelik rahmeti anlatılıyor.


Diyanet İşleri (eski)

Bu, Rabbinin kulu Zekeriya'ya olan rahmetini anmadır.


Diyanet Vakfi

(Bu,) Rabbinin, Zekeriyya kuluna rahmetinin anılmasıdır.


Edip Yüksel

Bu, Efendinin, kulu Zekeriyya’ya olan rahmetini anıştır.


Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbının rahmetini bir anış Zekerriya kuluna


Muhammed Esed

Kulu Zekeriya'ya Rabbinin bahşettiği rahmeti dile getiren bir anma(dır), bu:


Mustafa İslamoğlu

Kulu Zekeriyya'ya, Rabbinin rahmetinin anısına...


Seyyid Kutub

Bu ayetlerde Rabbinin, kulu Zekeriyya'ya yönelik rahmeti anlatılıyor.


Süleyman Ateş

Bu, Rabbinin, kulu Zekeriyyâ'ya rahmetini anıştır.


Süleymaniye Vakfı

Bu, Rabbinin[*], kulu Zekeriya’ya olan iyiliğinin hikâyesidir. [*] Sahibinin


Tefhim-ul Kuran

(Bu,) Rabbinin kulu Zekeriya'ya rahmetinin zikridir.


Yaşar Nuri Öztürk

Rabbinin rahmetinin, Zekeriyya kuluna anılışıdır bu...


إِذْ نَادَى رَبَّهُ نِدَاء خَفِيًّا

İz nâdâ rabbehu nidâen hafiyyâ(hafiyyen).

Bayraktar Bayraklı

Hani o, gizli bir sesle Rabbine yalvarmıştı:


Cemal Külünkoğlu

(3-4) Hani O, Rabbine gizlice seslenip şöyle niyaz etmişti: “Ey Rabbim! Doğrusu, artık kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Ey Rabbim! (şimdiye kadar) sana yönelttiğim duada cevapsız bırakıldığım hiç olmadı.”


Diyanet İşleri (eski)

O Rabbine içinden yalvarmıştı.


Diyanet Vakfi

Hani o, gizli bir sesle Rabbine niyaz etmişti:


Edip Yüksel

Efendisine gizli bir yalvarışla seslenmişti.


Elmalılı Hamdi Yazır

O vakıt ki rabbına nida etmişti, gizli bir nida


Muhammed Esed

Hani o, ta içinden Rabbine seslenerek


Mustafa İslamoğlu

Hani o Rabbine (içinin) ta derinliklerinden seslenerek


Seyyid Kutub

Hani O, Rabbine içinden yalvarmış.


Süleyman Ateş

O, Rabbine gizli bir seslenişle yalvarmıştı:


Süleymaniye Vakfı

O, bir gün Rabbine gizlice yalvarmıştı.


Tefhim-ul Kuran

Hani o, Rabbine gizlice seslendiği zaman.


Yaşar Nuri Öztürk

Hani o, Rabbine gizli bir sesle seslenmişti de,


قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُن بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا

Kâle rabbî innî ve henel azmu minnî veştealer re’su şeyben ve lem ekun bi duâike rabbî şakıyyâ(şakıyyen).

Bayraktar Bayraklı

“Ey Rabbim,” dedi, “Vücudumda kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ey Rabbim, sana ettiğim dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.”


Cemal Külünkoğlu

(3-4) Hani O, Rabbine gizlice seslenip şöyle niyaz etmişti: “Ey Rabbim! Doğrusu, artık kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Ey Rabbim! (şimdiye kadar) sana yönelttiğim duada cevapsız bırakıldığım hiç olmadı.”


Diyanet İşleri (eski)

Şöyle demişti: 'Rabbim! Gerçekten kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Rabbim! Sana yalvarmakla şimdiye kadar bedbaht olup bir şeyden mahrum kalmadım.'


Diyanet Vakfi

Rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.


Edip Yüksel

“Efendim“ dedi, “Vücudumdaki kemik gevşedi, başım ağarıp tutuştu. Sana yalvarışta, Efendim, hiçbir vakit umut kesmedim.”


Elmalılı Hamdi Yazır

Demişti: yarab işte ben artık kemik gevşedi benden, ve baş bembeyaz alev aldı, sana duâ ile ise rabbım hiç bir zaman bedbaht olmadım


Muhammed Esed

şöyle demişti: "Ey Rabbim! Doğrusu, artık kemiklerim gevşedi, saçlarım ağardı. Ama şimdiye kadar, ey Rabbim, Sana yönelttiğim duada cevapsız bırakıldığım hiç olmadı.


Mustafa İslamoğlu

şöyle yalvarmıştı: "Rabbim! Benden (iş) geçti, kemiklerim eridi, başa ak düştü; ama (ey) Rabbim, sana dua edip de eli boş kaldığım hiç olmadı.


Seyyid Kutub

Ve demişti ki; «Ey Rabbim, kemiklerim yıprandı, yaşlılık alevi başımı sardı. Şimdiye kadar sana dua edip de bedbaht olduğum hiç olmadı.»


Süleyman Ateş

"Rabbim, demişti, ben, bende kemik gevşedi; baş, ihtiyarlk aleviyle tutuştu. Rabbim, sana du'â ile hiçbir zaman bahtsız olmadım (her du'â ettikçe kabul buyurdun, beni istediğimden mahrum etmedin)."


Süleymaniye Vakfı

“Rabbim (Sahibim)!” demişti, “Kemiklerim zayıfladı, saçlarım iyice ağardı. Sana yaptığım dua sayesinde bugüne kadar hiç yoksun[*] kalmadım. [*] TDK Sözlük:  Mahrum=Yoksun


Tefhim-ul Kuran

Demişti ki: «Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu; ben sana dua etmekle mutsuz olmadım.»


Yaşar Nuri Öztürk

Şöyle demişti: "Rabbim, işte karşındayım. Kemik gevşedi bende. İhtiyarlıktan başım beyaz alevle tutuştu. Sana yakarma konusunda ise Rabbim, hiç bedbaht olmadım."


وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِن وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا

Ve innî hıftul mevâliye min verâî ve kânetimraetî âkıran fe heb lî min ledunke veliyyâ(veliyyen).

Bayraktar Bayraklı

(5-6) “Doğrusu ben, arkamdan iş başına gelecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana şahsiyetli/velî bir çocuk ver ki bana ve Ya'kub oğullarına mirasçı olsun. Ey Rabbim, onu beğendiğin bir insan yap!”


Cemal Külünkoğlu

(5-6) “Doğrusu ben, arkamdan gelecek yakınlarım(ın isyankar olmaların)dan korkuyorum. Karım da kısırdır. Bana kendi tarafından öyle bir çocuk ver ki; bana da varis olsun Yakupoğulları'na da varis olsun. Ey Rabbim! Hem de onu rızana layık (olanlardan) kıl!”


Diyanet İşleri (eski)

(5-6) Doğrusu, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olsun. Rabbim! Onun, rızanı kazanmasını da sağla.'


Diyanet Vakfi

Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana bir veli (oğul) ver.


Edip Yüksel

“Bana bağımlı olanların benden sonraki durumundan endişeleniyorum. Karım da kısır. Katından bana bir kalıtçı bağışla.”


Elmalılı Hamdi Yazır

Bu halimle ben arkamdan yerime kalacak taallûkattan endişedeyim, hatunum da akîm bulundu, onun için bana bir veliy ihsan eyle


Muhammed Esed

Ve gerçek şu ki, ben göçüp gittikten sonra yakınlarım(ın yapacakların)dan kaygı duyuyorum; çünkü karım baştan beri kısırdı. Öyleyse, bana katından, benim yerimi alacak bir yardımcı bahşet


Mustafa İslamoğlu

Ve gerçek şu ki ben, benden sonra yakınlarımın (yerimi doldurabileceğinden) kaygı duyuyorum; üstelik kadınım da kısır: öyleyse, bana kendi katından yerimi dolduracak ehil bir takipçi ver;


Seyyid Kutub

Benden sonra yerime geçecek yakınlarımdan yana endişeliyim. Eşim de çocuktan kesilmiştir. Bana kendi katından bir oğul bağışla.»


Süleyman Ateş

"Doğrusu ben arkamdan, yerime geçecek yakınlar(ımın iyi hareket etmeyecekler)inden korktum; karım da kısır. (Ne olur) katından bana yerime geçecek bir veli lutfet.


Süleymaniye Vakfı

Benden sonra yerime geçecek olanlardan endişeliyim. Karım da kısır. Onun için bana, katından yerime geçecek(veli olacak)[1*] birini[2*] bağışla. [1*] Bakınız Bakara 2/257. Türkçe anlamının aksine Arapça’da veli’nin (çoğul evliya) anlamlarından biri karşılıklı olan dostluk ve karşılıklı olan velayet(yetki) anlamına gelmektedir. Bu ayetteki manası ‘yerime geçecek biri’dir. [2*] Bkz. Al-i İmran 3/38 vd.


Tefhim-ul Kuran

«Doğrusu ben, arkamdan gelecek yakınlarım adına korkuya kapıldım, benim karım da bir kısır (kadın) dır. Artık bana kendi katından bir yardımcı armağan et.»


Yaşar Nuri Öztürk

"Ben, arkamdan gelecek yakınlarımdan endişe ediyorum. Karımsa kısır. O halde, katından bana bir dost bağışla;


يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا

Yerisunî ve yerisu min âli ya’kûbe vec’alhu rabbî radıyyâ(radıyyen).

Bayraktar Bayraklı

(5-6) “Doğrusu ben, arkamdan iş başına gelecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana şahsiyetli/velî bir çocuk ver ki bana ve Ya'kub oğullarına mirasçı olsun. Ey Rabbim, onu beğendiğin bir insan yap!”


Cemal Külünkoğlu

(5-6) “Doğrusu ben, arkamdan gelecek yakınlarım(ın isyankar olmaların)dan korkuyorum. Karım da kısırdır. Bana kendi tarafından öyle bir çocuk ver ki; bana da varis olsun Yakupoğulları'na da varis olsun. Ey Rabbim! Hem de onu rızana layık (olanlardan) kıl!”


Diyanet İşleri (eski)

(5-6) Doğrusu, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olsun. Rabbim! Onun, rızanı kazanmasını da sağla.'


Diyanet Vakfi

Ki o bana vâris olsun; Ya'kub hanedanına da vâris olsun. Rabbim, onu rızana lâyık kıl!


Edip Yüksel

“Bana ve Yakup boyuna varis olsun. Efendim, onu beğendiğin biri yap.”


Elmalılı Hamdi Yazır

Ki hem benim mirasımı, hem Ya'kub henadanının mirasını ala, hem de onu rızaya mazhar kıl rabbım!


Muhammed Esed

ki bana ve Yakub'un Evi'ne mirasçı olsun; ve Sen ey Rabbim, o'nu hoşnut olacağın (bir ahlak)la donat!"


Mustafa İslamoğlu

hem bana, hem Yakup oğullarına varis olsun; ve Sen de Rabbin, onu razı olacağın biri kıl!"


Seyyid Kutub

Bu oğul, benim ve Yakuboğullarının mirasını sürdürsün. Ya Rabbi, onu sevimli bir insan yap..


Süleyman Ateş

"Ki, (o), bana ve Ya'kûb oğullarına mirâsçı olsun. Rabbim, onu beğendiğin bir insan yap."


Süleymaniye Vakfı

Hem bana, hem Yakup oğullarına mirasçı olsun[*]. Rabbim! Onu beğenilen bir kişi yap.” [*] Malına değil, kendine ve Yakup oğullarına mirasçı olmasını istediği için bir Nebi dileğinde bulunuyor. 


Tefhim-ul Kuran

«Bana mirasçı olsun, Yakup oğullarına da mirasçı olsun. Rabbim, onu (kendisinden) razı olunan(lardan) kıl.»


Yaşar Nuri Öztürk

Ki hem bana mirasçı olsun hem de Yakub hanedanına mirasçı olsun. Ve onu hoşnutluğunu kazanmış bir kul eyle, Rabbim."


يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَى لَمْ نَجْعَل لَّهُ مِن قَبْلُ سَمِيًّا

Yâ zekeriyyâ innâ nubeşşiruke bi gulâminismuhu yahyâ lem nec’al lehu min kablu semiyyâ(semiyyen).

Bayraktar Bayraklı

“Ey Zekeriyyâ! Biz sana öyle bir oğul müjdeliyoruz ki, onun adı Yahyâ'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık.”


Cemal Külünkoğlu

(Allah, şöyle buyurdu:) “Ey Zekeriya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.”


Diyanet İşleri (eski)

Allah: 'Ey Zekeriya! Sana, Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik' buyurdu.


Diyanet Vakfi

(Allah şöyle buyurdu:) Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık.


Edip Yüksel

“Zekeriyya, sana bir oğul müjdeleriz. İsmi Yahya’dır. Onun gibisini daha önce yaratmadık.”


Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Zekeriyya! Haberin olsun biz sana bir oğul tebşir ediyoruz, adı Yahya, bundan evvel hiç bir adaş yapmadık ona


Muhammed Esed

(Bunun üzerine melekler o'na seslendiler:) "Ey Zekeriya, ismi Yahya olan bir oğul müjdeliyoruz sana. (Ve Allah şöyle buyuruyor:) 'Daha önce hiç kimseye bu ismi vermemiştik".


Mustafa İslamoğlu

(Melekler seslendiler): "Ey Zekeriyya! İşte bizler sana adı Yahya olan bir oğlan çocuğu müjdeliyoruz! (Allah buyuruyor ki): "Daha önce hiç kimseyi ona adaş kılmadık".


Seyyid Kutub

Allah dedi ki; «Ya Zekeriyya, sana Yahya adında bir oğul müjdeliyoruz. Bu adı daha önce hiç kimseye vermemiştik.»


Süleyman Ateş

(Allâh buyurdu): Ey Zekeriyyâ, biz sana bir oğul müjdeleriz, adı Yahyâ'dır. Daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık (ondan önce kimseye bu adı vermedik.)"


Süleymaniye Vakfı

(Melekler dediler ki) “Zekeriya! Sana bir erkek çocuk müjdeliyoruz. Adı Yahya’dır. Daha önce bu adı taşıyan birine rastlamadık.”


Tefhim-ul Kuran

(Allah buyurdu:) «Ey Zekeriya, şüphesiz biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; biz bundan önce ona hiç bir adaş kılmamışız.»


Yaşar Nuri Öztürk

Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeliyoruz; adı Yahya, daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık.


قَالَ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا

Kâle rabbî ennâ yekûnu lî gulâmun ve kânetimraetî âkıran ve kad belagtu minel kiberi ıtiyyâ(ıtiyyen).

Bayraktar Bayraklı

Zekeriyyâ, “Ey Rabbim! Benim nasıl bir çocuğum olur? Oysa benim hanımım kısır, ben de son derece yaşlandım” dedi.


Cemal Külünkoğlu

(Zekeriya:) “Rabbim! Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olacak?” dedi.


Diyanet İşleri (eski)

Zekeriya: 'Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?' dedi.


Diyanet Vakfi

Zekeriyya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?


Edip Yüksel

“Efendim, benim nasıl bir oğlum olabilir? Karım kısır, bense alabildiğine yaşlıyım“ dedi.


Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi: Yarab! benim için bir oğul nereden olacak: hatunum akîm bulunuyor ben de ihtiyarlıktan kağşamak derecesine geldim


Muhammed Esed

(Zekeriya:) "Ey Rabbim!" dedi, "Karım kısır olduğu halde ve ben de yaşlanarak bütünüyle güçsüz bir duruma düşmüşken, benim nasıl oğlum olabilir ki?"


Mustafa İslamoğlu

(Zekeriyya) "Rabbim" dedi, "Nasıl olur da benim bir oğlum olabilir; çünkü eşim kısır, ben ise yaşlılıktan dolayı gücü tükenmiş biriyim!"


Seyyid Kutub

Zekeriyya dedi ki; «Benim nasıl oğlum olabilir. Eşim çocuktan kesildi, ben ise ileri derecede yaşlandım.»


Süleyman Ateş

(Zekeriyyâ): "Rabbim, dedi benim nasıl oğlum olur? Karım da kısırdır. Ben ise ihtiyarlığın son sınırına vardım."


Süleymaniye Vakfı

Zekeriya dedi ki “Rabbim! Bana oğlan çocuğu nereden? Karım kısır, ben de ileri derecede yaşlıyım.”


Tefhim-ul Kuran

Dedi ki: «Rabbim, karım kısır (bir kadın) iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son basamağındayım.»


Yaşar Nuri Öztürk

Dedi: "Rabbim, benim için oğul nasıl söz konusu olur? Karım, doğurganlığını yitirmiştir, bense yaşlılığın gerçekten en ileri basamağına ulaştım."


قَالَ كَذَلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِن قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئًا

Kâle kezâlike, kâle rabbuke huve aleyye heyyinun ve kad halaktuke min kablu ve lem teku şey’â(şey’en).

Bayraktar Bayraklı

Melek, “Haklısın, ama Rabbin şöyle buyurdu: O çocuğu yaratmak benim için kolaydır. Nitekim bundan önce de seni yaratmıştım. Oysa sen hiç yoktun.”


Cemal Külünkoğlu

(Ona gelen melek:) “Öyledir” dedi. (Fakat) Rabbin buyurdu ki: “Bunu yapmak bana pek kolay! Nitekim seni yoktan var eden de ben değil miyim?”


Diyanet İşleri (eski)

Allah: 'Rabbin böyle buyurdu; Çünkü bu bana kolaydır, nitekim sen yokken daha önce seni yaratmıştım' dedi.


Diyanet Vakfi

Allah: Öyledir, dedi; Rabbin: O bana kolaydır. Daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım, buyurdu.


Edip Yüksel

“Evet öyledir“ dedi, “Efendin, ‘O iş bana kolaydır. Seni daha önce yaratmıştım ve sen hiçbir şey değildin’ diyor.”


Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu: öyle, fakat rabbın buyurdu ki: o bana kolaydır, bundan evvel seni yarattım! Halbuki hiç bir şey değildin


Muhammed Esed

(Melek:) "Orası öyle, (ama)," dedi, "Rabbin diyor ki: 'Bu Benim için kolaydır, tıpkı daha önce seni yoktan var ettiğim gibi".


Mustafa İslamoğlu

(Melek): "Öyledir (ama)" dedi, "Rabbin diyor ki: "Bu benim için kolaydır; zira daha önce seni de Ben yaratmıştım, oysa ki sen hiçbir şey değildin!"


Seyyid Kutub

Allah dedi ki; «Rabbin buyurdu ki, bu iş O'nun için kolaydır, vaktiyle ben seni hiçbir şey değilken yoktan varetmiştim.»


Süleyman Ateş

Dedi: "Öyledir, ama Rabbin: 'O bana kolaydır, daha önce sen de hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım' dedi."


Süleymaniye Vakfı

“Öyledir” dedi (melekler). Sahibin dedi ki ”O, bana kolaydır. Sen de daha önce hiçbir şey değilken seni yaratmıştım.”


Tefhim-ul Kuran

(Ona gelen melek:) «İşte böyle» dedi. «Rabbin dedi ki: -Bu benim için kolaydır, daha önce sen hiç bir şey değil iken, seni yaratmıştım.»


Yaşar Nuri Öztürk

"Bu budur." dedi. Rabbin şöyle buyurdu: "Onu yapmak benim için çok kolaydır. Nitekim daha önce de sen hiçbir şey değilken seni yaratmıştım."


قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّي آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَ لَيَالٍ سَوِيًّا

Kâle rabbic’al lî âyeh(âyeten), kâle âyetuke ellâ tukellimen nâse selâse leyâlin seviyyâ(seviyyen).

Bayraktar Bayraklı

Zekeriyyâ, “Ey Rabbim, bana bir işaret ver!” dedi. Allah: “İşaretin sapasağlam olduğun halde üç gece insanlarla konuşamamandır” buyurdu.


Cemal Külünkoğlu

(Zekeriya:) “Ya Rabbi, bunun için bana bir belirti göster” dedi. (Allah:) “Bunun belirtisi, sapasağlam olduğun halde (üç gün) üç gece insanlarla konuşamamandır (dilinin tutulmasıdır)” buyurdu.


Diyanet İşleri (eski)

Zekeriya 'Rabbim! Öyleyse bana bir alamet ver' dedi. Allah: 'Senin alametin, sağlam ve sıhhatli olduğun halde üç gün üç gece insanlarla konuşamamandır' buyurdu.


Diyanet Vakfi

O: Rabbim! dedi, (çocuğum olacağına dair) bana bir işaret ver. Allah: Sana işaret, sapasağlam olduğun halde (üç gün) üç gece insanlarla konuşamamandır, buyurdu.


Edip Yüksel

“Efendim, bana bir işaret ver“ dedi. “Senin işaretin, birbirini izleyen üç gece boyunca halkla konuşmamandır.”


Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi: yarab! Bana bir alâmet yap, buyurdu ki: alâmetin, sapsağlam olduğun halde üç gece nasa söz söyleyememendir


Muhammed Esed

(Zekeriya:) "Rabbim, öyleyse, bana bir işaret tayin et!" diye niyaz etti. (Melek:) "Senin işaretin, tam (üç gün) üç gece insanlarla konuşmaman olacak" dedi.


Mustafa İslamoğlu

(Zekeriyya=: "Rabbim!" dedi, "Bana bir işaret tayin et!" (Melek) "Senin işaretin tastamam üç gün insanlarla konuşamamandır.


Seyyid Kutub

Zekeriyya, «Ya Rabbi, bunun için bana bir belirti göster» dedi. Allah, ona «Bunun belirtisi, hiçbir organik rahatsızlığının sonucu olmaksızın üç gün, üç gece hiç kimse ile konuşamamandır, bu süre içinde dilinin dönmemesidir» dedi.


Süleyman Ateş

"Rabbim, dedi, (öyle ise) bana bir işâret ver". "Senin işâretin, sapasağlam olduğun halde tam üç gece (ve gündüz) insanlarla konuşamamandır." dedi.


Süleymaniye Vakfı

Dedi ki “Rabbim, bana bir emare(işaret) oluştur.” Dedi ki “Senin emaren, sapasağlam olduğun halde üç gece[1*] geçmeden insanlarla konuşamamandır.”[2*] [1*] Ali İmran 3/41. ayette “üç gün” ifadesi geçtiği için ikisi birleşince üç gün üç gece olur. [2*] Zekeriya (as) bir işaret istemesinin sebebi bunun nübüvvet dışı bir durum olduğudur ve Nübüvet dışı vahyin (rüya, ilham gibi) kesin olmadığının delilidir.


Tefhim-ul Kuran

Dedi ki: «Rabbim, bana bir belge (ayet) ver.» Dedi ki: «Senin belgen, sapasağlam iken, üç tam gece insanlarla konuşmamandır.»


Yaşar Nuri Öztürk

Dedi: "Rabbim, bana bir işaret ver." Cevap verdi: "İşaretin, sapasağlam olduğun halde üç gece insanlarla konuşmamandır."


فَخَرَجَ عَلَى قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَى إِلَيْهِمْ أَن سَبِّحُوا بُكْرَةً وَعَشِيًّا

Fe harace alâ kavmihî minel mihrâbi fe evhâ ileyhim en sebbihû bukraten ve aşiyyâ(aşiyyen).

Bayraktar Bayraklı

Bunun üzerine Zekeriyyâ, mabedden kavminin karşısına çıkarak onlara, “Sabah-akşam tesbîhte bulunun” diye işaret verdi.


Cemal Külünkoğlu

Derken Zekeriya mabedden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara: “Sabah akşam Allah'ı tesbih edin” diye işaret etti.


Diyanet İşleri (eski)

Zekeriya bunun üzerine mabedden çıkıp milletine: 'Sabah akşam Allah'ı tesbih edin' diye işarette bulundu.


Diyanet Vakfi

Bunun üzerine Zekeriyya, mâbetten kavminin karşısına çıkarak onlara: «Sabah akşam tesbihte bulunun» diye işaret verdi.


Edip Yüksel

Tapınaktan halkının arasına çıktı ve “O’nu sabah akşam düşünüp anın“ diye onlara işaretle bildirdi.


Elmalılı Hamdi Yazır

Derken mihrabdan kavmine karşı çıktı da «Sabah ve akşam tesbih edin» diye onlara işaret verdi


Muhammed Esed

Bunun üzerine (Zekeriya) mabedden kavminin karşısına çıktı ve onlara "Sabah akşam (Rabbinizin) sınırsız kudret ve yüceliğini anın!" diye işaret etti.


Mustafa İslamoğlu

Derken o, mabetteki inziva hücresinden çıkarak onlara; "Sabah akşam Rabbinizin şanını (ibadetle) yüceltmeye devam edin!" diye işaret etti.


Seyyid Kutub

Bunun üzerine Zekeriyya mihrapta yüzünü soydaşlarına dönerek sabahları ve akşamları Allah'ı her tür noksanlıktan tenzih etmelerini işaret etti.


Süleyman Ateş

(Zekeriyyâ), ma'bedden kavminin karşısına çıkıp onlara: "Sabah akşam (Rabbinizi) tesbih edin!" diye işâret etti.


Süleymaniye Vakfı

Sonra tapınağın iç odasından[1*] halkının karşısına çıktı, onlara: “Sabah akşam O’na ibadet edin” diye işaret etti. [*] Mihrap, iç oda demektir.


Tefhim-ul Kuran

Böylelikle (Zekeriya) mescidten kavminin karşısına çıkıp onlara (şu anlamları) işaret etti: «Sabah akşam tesbih edin.»


Yaşar Nuri Öztürk

Bunun üzerine Zekeriyya, yakarış yerinden ayrılıp halkının karşısına geçti ve onlara "sabah akşam tespih edin" diye işaret verdi.