KALEM SÛRESİ (SÛREYİ TAKDİM)
Nüzul :7 Mushaf: 68
"Euzü Billahi mineş şeytanir racim" “BismillahirRahmanirRahıym”
Değerli Kur’an dostları, dersimiz bitmedi sürüyor, yepyeni bir sureyle daha karşı karşıyayız devam ediyoruz Mülk suresinin arkasından Kalem sûresini tefsir etmeye geçiyoruz.
Mushafta 68. sırada yer alan kalem suresi “Nûn ve’l-kâlemi ve-mê yestûrûn” Kalem gibi isimlerle anılmış. 4. yy. dan sonra kalem ismi oturmuşa benziyor. Yani ilk yy. da kalem ismi henüz oturmamış. Sûre Kur’an’ın ilk nazil olan sûrelerinden biri. Kaçıncı sûresi denirse elimizdeki meşhur kronolojilere göre 2. sûre. Fakat buna, muhtevaya baktığımızda itirazımız var. 17 ve 52. ayetler arası daha sonra nazil olduğu iddiasını iç bütünlük desteklemiyor. Öncelikle onu söyleyeyim ki surenin bir bütün olduğu belli olsun.
Sûre iddia edildiği gibi 2. sûre değil, en iyimser tahminle bizce 5. ve daha sonraki sûre olabilir. Zira müşriklere tehdit içermektedir bu sûre. 1. delilimiz budur. Müşriklere meydan okuyan bir sûre ile karşı karşıyayız. Onları tehdit eden bir sûreyle karşı karşıyayız. Zaten bu meydan okumayı sûrenin mukattaa harfiyle başlamasından da anlıyoruz. “Nûn” diye başlıyor ki Kur’an’da mukattaa harfiyle başlayan ilk sûredir. Yani heca harfleri, kesik kesik müstakil harfler, mukattaa harfleri. Kur’an’da 29 surenin başında gelir. İşte ilk mukattaa harfiyle başlayan sûre bu sûredir ve bu harflerin bir işlevi de muhataplara meydan okumasıdır.
Her ikisi içinde açık davet şarttır değil mi. Yani tehdit içermesi içinde, meydan okuması içinde müşriklere davetin açık olması lazım. Oysa ki ilk sûreler gizli davet sırasında, henüz müddessir gelmeden önce davet gizli idi.
“Yê eyyûhe’l-mûddessir kûm fe-enzîr” (Müddessir/1-2) emri ile Allah Resulü açık daveti başlattı. O ana kadar Allah Resulünün daveti gizliydi. Zaten bu dönemde de inşâî sûreler gelmişti. Henüz Allah resulünün iç ve dış dünyası inşa ediliyordu. Bu da fetret-i vahiyden sonra olmak zorundadır. Fetret-i vahiyden önce inmiş olamaz bu sûre.
Hz. Aişe’de bu görüştedir. Gerçekten de bu önemli bir nakildir. Bu takdirde ‘Alak sûresi, Müzemmil sûresi, Duha sûresi, Müddessir sûresi bu sûreden yani kalem sûresinden önce nazil olmuş olmalıdır diyoruz. Yani biz Kalem sûresini en erken 5. yıla yerleştirebiliriz.
Sûrenin konusu Hz. peygamberi inşadır. Efendimiz bu sûre ile inşa ediliyor. Zaten müzzemmil sûresi de Allah resulünü inşa ediyordu, ‘Alak sûresi Allah resulünü inşa ediyordu, İnşirah sûresi Allah resulünü inşa ediyordu, Dûhâ sûresi Allah resulünü inşa ediyordu, Müddessir sûresi Allah resulünü inşa ediyordu, bu sûre de inşa ediyor.
İnkarcıların saldırısı bu sûrede reddediliyor. Hz. Peygamberin karakterini vurgulayan en çarpıcı ayet bu surenin 4. ayeti. “Ve-inneke le-âlê ğûlûkîn 'âzîm” (4) hiç şüphe yok ki sen, evet sen muazzam ve muhteşem bir ahlâka sahipsin. Bu berceste ayet bu sûrede bulunuyor.
Fecr sûresinden önce indiğini varsayarak ilk mesel ve kıssa bu sûrede yer alıyor. Kur’an’ın nüzûl sürecinde. Bahçe sahibi kıssası Yemen kökenli bir kıssa. 17–32. ayetler arasında yer alıyor. Yine sakın büyük balık sahibi gibi olma, ayetiyle 47. ve 50. ayetler arasında nakledilen Hz. Yunus kıssası da Kur’an’ın nüzûl sürecinde nakledilen ilk peygamber kıssası olma özelliğini taşıyor. Şimdi surenin tefsirine geçebiliriz.
“Nûn ve'l-kâlem” veya “Nûn” diye de anılan Kalem sûresi, adını ilk âyetinden alır. Sûre 4. yüzyıldan itibaren şimdiki gibi tek isimle anılmaya başlanmıştır.
İlk inen sûrelerdendir. 17-52 arasının ilk pasajlardan daha sonra indiği düşünülebilir. Fakat sûreyi baştan sona kuşatan iç ahenk ve konu bütünlüğü, bu ihtimali zayıflatmaktadır. İlk nüzul tertiplerinde 2. sırada yer almasına rağmen, sûrenin muhtevası bu sırayı dört açıdan desteklemez: 1) Sûre müşriklere cevap ve tehdit içermektedir. 2) Meydan okuma ve/veya dikkat çekme işlevi de olan mukatta'a harfi ile başlayan ilk sûredir. 3) Âhireti inkar edenlerin "eskilerin masalları" sözü nakledilmektedir. Bu sözü söylemeleri için âhiret üzerinde durulmuş olması şarttır. Oysa ki, 8. âyetindeki "Rabbe dönüş"ü saymazsak, 'Alak'ta âhiretten açıkça söz edilmez. 4) Bu üç şık için de "açık davet" şarttır. Bu da, fetret-i vahy adı verilen olayın (Bkz: Müddessir sûresinin girişi) sonrasına tekabül eder. Üçüncü âyetteki "kesintisizlik" bunu îma etse gerektir. Hz. Aişe de bu sûrenin fetret-i vahiyden sonra indiği görüşündedir. Bu takdirde sûre ikinci değil, Fatiha, 'Alak, Müzzemmil, Müddessir, Duhâ ve Şerh'in ardından 7. sırada yer almalıdır.
Sûre, Hz. Peygambere inkârcı çevrenin sözlü saldırısını red ile başlar (2) tekrar aynı konuya dönerek biter (48-52). Giriş âyetleri ilâhi bir destek ve tesellidir. Hz. Peygamber'in şahsiyetine dair en çarpıcı hakikat de burada yer alır: "Çünkü sen, muhteşem bir ahlâka sahipsin" (4). Fecr'den önce indiğini kabul etmemiz şartıyla, Kur'an'ın nüzul sürecinde anlatılan ilk kıssa bu sûredeki "bahçe sahibi" kıssasıdır (17-32). Yemen kökenli bu kıssa, "paylaşma ahlâkı" üzerine inşa edilir. Kıssa üzerinden "Ey muhatap, sakın Allah yokmuş gibi davranma!" (Bkz: 18. âyet) mesajı verilir. İniş sürecinde âhiretten söz eden ilk sûre budur. Hakikate karşı önyargılı bir inkâr içinde olan muhataplara sorumlu davranmaları öğütlenir. Sorumsuz bir hayat yaşayanları bekleyen feci akıbet haber verilir (33-43). Hz. Peygamber'e verilen "onları bana bırak" mesajı, zımnen, onlar sana değil Bana karşı savaşıyorlar mesajıdır (44-47).
Ve son söz olarak, Hz. Peygamber'e Hz. Yûnus'un görevi terk edişi hatırlatılarak "Sakın büyük balık sahibi gibi olma!" denilir (48-50). Bu âyetler, Hz. Peygamber'in üstlendiği görevin ne kadar ağır olduğunun da tescilidir.
(M.İSLAMOĞLU)
Mekke döneminde vahyedilmiştir. Nüzul sıralamasında 2. süre olduğu ve Alak süresinden sonra, Müzzemmil süresinden önce indiği belirtilir. 17-50. Ayetlerin Medine döneminde nazil olduğu da söylenmiştir. Ancak ifade ve üslup özelliği sürenin tamamının Mekki olduğuna işaret etmektedir. Toplam 52 ayettir. İsmini ilk ayette geçen kalem kelimesinden almıştır.
(M.ÖZTÜRK)
Mushaftaki sıralamaya göre kitabımızın 68. Nüzûl sıralamasına göre 2. Mufassal kısmı beşinci sûreler grubunun beşinci ve son sûresi olan Kalem sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. Âyetlerinin sayısı 52’dir.
(A.KÜÇÜK)
Mekke döneminde vahyedilmiştir. Bazı rivayetlere göre Alak sûresinden sonra yani ikinci sırada nâzil olmuştur. Ancak sûrenin içeriği bunu desteklemez. Kanaatimizce Hz. Peygambere karşı müşriklerin tavırlarının giderek sertleştiği bir dönemde, otuz beşinci sırada vahyedilmiştir.
Elli iki âyetten oluşan sûreyi muhtevasına göre aşağıdaki gibi tasnif etmek mümkündür.
(H,E;M,C)
Mushaftaki sıralamada altmış sekizinci, iniş sırasına göre ikinci sûredir. Alak sûresinden sonra, Müzzemmil sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 17. âyetten 50. âyete kadar olan kısmının Medine’de indiği yönünde bir rivayet bulunmakla beraber (bk. Şevkânî, V, 307) âyetlerin üslûp ve içeriğinden bunların da Mekke’de indiği anlaşılmaktadır.
Adı/Ayet Sayısı
Sûre adını 1. âyette geçen “kalem” kelimesinden almış olup yaygın olarak bu adla anılmaktadır. Tefsirlerde “Nûn” adıyla da anılır. Buhârî ise sûrenin adını “Nûn ve’l-kalem” olarak kaydetmiştir (bk. “Tefsîr”, 68).
(DİYANET TEF.)