KALEM SURESİ


Ayet Getir
68-KALEM 39. Ayet

أَمْ لَكُمْ أَيْمَانٌ عَلَيْنَا بَالِغَةٌ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ إِنَّ لَكُمْ لَمَا تَحْكُمُونَ

Em lekum eymânun aleynâ bâligatun ilâ yevmil kıyâmeti inne lekum lemâ tahkumûn(tahkumûne).

Bayraktar Bayraklı

Yoksa, “Ne hükmederseniz mutlaka sizindir” diye, sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli, kesin sözler mi var?


Edip Yüksel

Yoksa, dilediğiniz hükmü verebileceğinize dair Diriliş Gününe kadar sürecek bir güvence mi aldınız bizden?


Erhan Aktaş

Yoksa siz her ne hüküm verirseniz öyle olacak diye, Kıyamet Günü’ne kadar geçerli verilmiş bir sözümüz mü var?


Muhammed Esed

Yoksa vereceğiniz her hükmün sizin (meşru hakkınız) olacağına dair Kıyamet Günü'ne kadar Bizi bağlayan sağlam bir vaad mi aldınız?


Mustafa İslamoğlu

Yoksa elinizde, kiyamete kadar geçerli olup Bizi bağlayan bir yemin var da, onun için mi bu hükme varıyorsunuz?


Süleyman Ateş

Yoksa sizin istediğiniz hükmü verebileceğinize dair, kıyâmete kadar sürecek andlarınız mı var üzerimizde?


Süleymaniye Vakfı

“Siz her türlü kararı almaya yetkilisiniz.” diye size karşı bizi bağlayan ve (mezardan) kalkış gününe kadar geçerli bir antlaşma mı var?


Yaşar Nuri Öztürk

Yoksa sizin lehinize üzerimizde kıyamete kadar uzanacak yeminler mi var da siz ne hükmederseniz oluverecek!


Ayetin Tefsiri

MEAL
39.) Yoksa elinizde, kıyamete kadar geçerli olup Bizi bağlayan bir yemin var da, onun için mi bu hükme varıyorsunuz?
(M.İ)
39.) Yoksa ilelebet geçerli olmak üzere, "Siz nasıl buyurursanız aynen buyurduğunuz gibi olacak." şeklinde kesin bir taahhüt mü aldınız bizden?!
(M.Ö)
39.) “Yoksa aleyhimizde, kıyamet gününe kadar süre gidecek ahidleriniz mi var ki, kendinize hükmettikleriniz sizin olacaktır?”
(A.K)
35-39.) Ey müşrikler! Demek siz kendinizi doğru yolda, elçimiz Muhammed’i yanlış yolda görüyor ve kendinizi Allah katında kazançlı sayıyorsunuz! Doğrusu bu çok yanlış bir düşüncedir? Hem sizin bu konuda ne gibi bir dayanağınız ve deliliniz var ki? Yoksa bir ilâhî kitaba dayanarak veya tarafımızdan verilmiş bir söz var da ona güvenerek mi konuşuyorsunuz? Hanginiz bunu iddia edebilirsiniz?
(H,E;M,C)

TEFSİR
Yoksa sizin Allah’la kıyamete dek sürecek anlaşmalarınız mı var? Allah böyle bir söz mü verdi size? Allah’la ahidleriniz mi var? Yani ne isterseniz, dilediğiniz gibi hükmedersiniz diye Allah mı söz verdi size? Nasıl bilirseniz, keyfinize nasıl gelirse öylece yaşarsınız diye Allah mı izin verdi size? Sizlerden hiçbir sorumluluk istemiyorum, sizden hiçbir kulluk istemiyorum, sizin hayatınıza hiçbir konuda yasak koymuyorum, ne namaz, ne oruç, ne zekat, ne cihad, ne ilim istiyorum mu dedi Allah size? Dilediğiniz gibi yaşayın, dilediğiniz gibi giyinip soyunun, dilediğiniz gibi hukuk yapın, nasıl bilirseniz öylece yaşayın mı dedi Allah size? Bunları size Allah mı dedi? Yoksa bütün bu konularda size söz verenler Allah’ınız mı?
Yani siz bir kere böyle iddia ediyorsunuz, istediğiniz gibi hükmediyor, istediğiniz gibi karar veriyor, dilediğiniz her şeyi yapıyor, sonra da utanmadan Allah’ımız böyle istiyor diyorsunuz. Allah sizlere böyle izin vermediğine göre yoksa siz kendinize başka Allah mı buldunuz? Başka ilah mı buldunuz? Yoksa sizler kendinize başka ilahlar buldunuz da, Allah’ı mı şartlandırıyorsunuz? Allah’a yol mu gösteriyorsunuz? Allah’a akıl vermeye mi kalkışıyorsunuz? “Efendim aslında Allah’ın böyle demesi gerekiyordu, Allah’ın bizden bunları istemesi, bunlardan razı olması gerekiyordu” deniliyor. Bir kere mümkün değil, ben sizinle böyle anlaşma yapmadım! Hâşâ Allah niye sorsun ki? Allah bilmez mi böyle bir anlaşma olup olmadığını? Yani ne çıkar öyleyse bundan? Rabbimiz buyuruyor ki burada, benimle böyle bir anlaşmanız olmadığına göre yoksa sizler kendiniz Allah, İlah, Rabb zannıyla birilerine gidip böyle bir anlaşma yaptınız da, onu mu Allah zannediyorsunuz?
Ondan dolayı mı istediğiniz gibi hükmediyorsunuz? buyuruyor. Meselâ hangi konular, şöyle bir hayatımıza dönelim. Yeme-içme konularımız, giyim-kuşam konularımız, eğitim konularımız, dükkanlarımız, işlerimiz, mesleklerimiz, okulumuz, hukukumuz, mirasımız vs. vs… Yani bütün bunları biz hangi kitaptan okuyoruz? Allah’ın kitabında yok böyle bir şey! Nereden çıkarıyoruz bütün bunları? Kimden izin alarak böyle yapıyoruz? Kimin ruhsatına dayanarak böyle bir hayat yaşıyoruz? Allah bize ayrı kitaplar mı gönderdi yoksa? Allah’ın gönderdiği kitabının dışında okuduğumuz, bilgilendiğimiz başka kitaplarımız mı var yoksa? Örf kitapları, âdet kitapları, moda, toplum, çevre, aile, arkadaş kitapları mı gönderdi yoksa Allah bize böyle yazısız çizisiz? Yani nereden okuyup hükmediyoruz?
Perde böyle olmalı, çorba böyle olmalı, nişan şöyle olmalı, düğün şöyle olmalı, ekonomik hayat böyle olacak, hukuk şöyle olacak, siyasal hayat böyle olacak, kazanma-harcama böyle olacak, meslek seçimi böyle olacak, kılık-kıyafet şöyle olacak, evin tefrişi şöyle olacak, çocuğun terbiyesi böyle olacak… Nerden okuyoruz bunları? Hangi kitaptan okuyoruz? Nasıl okuyoruz bunları bir düşünelim. Allah’ın sorgulaması devam ediyor bakın:(Bir sonraki ayet)
(A.KÜÇÜK)

“Em lekûm eymênûn 'âleynê bêliğâtûn ilê yevmi’l-kîyêmeti inne lekûm lemê tahkûmûn” yoksa elinizde kıyamete kadar geçerli olup bizi bağlayan, yani Allah’ı bağlayan bir yemin var da onun için mi böyle bir hükme varıyorsunuz. Onun için mi bu sonuca varıyorsunuz. Daha doğrusu böyle düşünüyorsunuz. Yani elinizde Allah’ı bağlayan bir şey mi var. Allah’tan bir söz mü aldınız veya Allah üzerinde gücünüz, yaptırımınız mı var.(Haşa)
Aslında böyle düşünmek bu sonuca varıyormuş. Bu ayet bize bunu söylüyor. Bu ayet bize; siz Allah’a din mi dikte ediyorsunuz, siz Allah’a görüş mü dayatıyorsunuz. Yani Allah sizi inşa etmeyecek te haşa siz Allah’ı mı inşa etmeye kalkıyorsunuz. Allah’tan rol çalmaya kalkmaların tamamı bu manaya geliyor. Rabbimiz tarafından amellerimizin nasıl algılandığı çok önemli. Bunu da bize Kur’an öğretir.
(M.İSLAMOĞLU)