FECR SURESİ

Ayet Getir

فَأَكْثَرُوا فِيهَا الْفَسَادَ

Fe ekserû fîhâl fesâd(fesâde).

Bayraktar Bayraklı

(11-14) O ülkelerde haddi aşanları, oralarda bozgunculuğu arttıranları nasıl yok ettiğini bilmez misin? Rabbin onların üzerine azap kırbacını indirmiştir. Rabbin kesinlikle gözetmektedir.


Cemal Külünkoğlu

(11-12) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.


Diyanet İşleri (eski)

(9-12) Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?


Diyanet Vakfi

(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.


Edip Yüksel

Oralarda kötülükleri yaygınlaştırmışlardı.


Elmalılı Hamdi Yazır

onlarda fesadı çoğaltmışlardı


Muhammed Esed

ve orada büyük bir yozlaşma ve çürümeye sebep oldular;


Mustafa İslamoğlu

derken oralarda ahlaki çürüme ve toplumsal yozlaşmayı körüklediler;


Seyyid Kutub

Oralarda çok kötülük etmişlerdi.


Süleyman Ateş

Oralarda çok kötülük etmişlerdi.


Süleymaniye Vakfı

Oralarda çok bozgunculuk yapmışlardı.


Tefhim-ul Kuran

Böylece oralarda fesadı 'yaygınlaştırıp arttırmışlardı.'


Yaşar Nuri Öztürk

Ve oralarda bozgunu çoğaltmışlardı.


فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ

Fe sabbe aleyhim rabbuke sevta azâb(azâbin).

Bayraktar Bayraklı

(11-14) O ülkelerde haddi aşanları, oralarda bozgunculuğu arttıranları nasıl yok ettiğini bilmez misin? Rabbin onların üzerine azap kırbacını indirmiştir. Rabbin kesinlikle gözetmektedir.


Cemal Külünkoğlu

Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı.


Diyanet İşleri (eski)

Rabbin onları azap kırbacından geçirmiştir.


Diyanet Vakfi

(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.


Edip Yüksel

Nitekim, Efendin de üstlerine türlü felaketler yağdırdı.


Elmalılı Hamdi Yazır

Onun için rabbın da üzerlerine bir azâb kamçısı yağdırıverdi


Muhammed Esed

işte bu yüzden Rabbin onları azap kırbacından geçirdi;


Mustafa İslamoğlu

bu yüzden Rabbin onların üzerine envai çeşit azab kamçısı yağdırdı.


Seyyid Kutub

Bu yüzden Rabbin onların üzerine azab kırbacını çarptı


Süleyman Ateş

Bu yüzden Rabbin onların üzerine azâb kırbacını çarptı.


Süleymaniye Vakfı

Rabbin de üstlerine azap kamçısı yağdırmıştı.


Tefhim-ul Kuran

Bundan dolayı, Rabbin, onların üzerine bir azab kamçısı çarpıverdi.


Yaşar Nuri Öztürk

Bu yüzden Rabbin, üzerlerine azap kamçısını yağdırıverdi.


إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ

İnne rabbeke le bil mirsâd(mirsâdi).

Bayraktar Bayraklı

(11-14) O ülkelerde haddi aşanları, oralarda bozgunculuğu arttıranları nasıl yok ettiğini bilmez misin? Rabbin onların üzerine azap kırbacını indirmiştir. Rabbin kesinlikle gözetmektedir.


Cemal Külünkoğlu

Şüphesiz ki Rabbin, (kullarının bütün yaptıklarını) görüp gözetendir.


Diyanet İşleri (eski)

Doğrusu Rabbin hep gözetlemektedir.


Diyanet Vakfi

(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.


Edip Yüksel

Efendin sürekli gözetlemektedir.


Elmalılı Hamdi Yazır

Şübhesiz ki Rabbın öyle mirsad ile gözetmektedir


Muhammed Esed

çünkü Rabbin, şüphesiz, her zaman gözetleyip durmaktadır!


Mustafa İslamoğlu

Şu kesin ki Rabbin her zaman ve mekanda herkesi gözetleyicidir.


Seyyid Kutub

Çünkü Rabbin her an gözetlemektedir.


Süleyman Ateş

Elbette Rabbin gözetleme yerindedir (her an kullarının fiillerini gözetlemektedir).


Süleymaniye Vakfı

Çünkü senin Rabbin hep gözetlemektedir.


Tefhim-ul Kuran

Çünkü senin Rabbin, gerçekten gözetleme yerindedir.


Yaşar Nuri Öztürk

Çünkü Rabbin tam gözetleme yerindedir/tam bir biçimde gözetlemektedir.


فَأَمَّا الْإِنسَانُ إِذَا مَا ابْتَلَاهُ رَبُّهُ فَأَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَكْرَمَنِ

Fe emmâl insânu izâ mâbtelâhu rabbuhu fe ekramehu ve na’amehu fe yekûlu rabbî ekrameni.

Bayraktar Bayraklı

İnsana gelince, Rabbi kendisini imtihan edip ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde, “Rabbim bana cömert davrandı” der.


Cemal Külünkoğlu

Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, nimetler verse: “Rabbim bana ikram etti” der.


Diyanet İşleri (eski)

Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman, o: 'Rabbim beni şerefli kıldı' der.


Diyanet Vakfi

İnsan var ya, Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde «Rabbim bana ikram etti» der.


Edip Yüksel

Efendisi, sınamak için insana bolca verip sevindirdiği zaman, “Efendim bana cömert davrandı“ der.


Elmalılı Hamdi Yazır

Amma insan, her ne zaman rabbı onu imtihan edip de ona ikram eyler, ona ni'metler verirse, o vakıt rabbım bana ikram etti der


Muhammed Esed

İnsana gelince, ne zaman Rabbin onu, cömertliğiyle ve hoşnut olacağı bir hayat bağışlamakla denese, "Rabbim, bana karşı (ne kadar) cömertmiş!" der;


Mustafa İslamoğlu

Ve insana gelince... Ne zaman Rabbi onu (varlıkla) sınayıp ona ikram edecek ve nimetlere gark edecek olsa, hemen (Allah'ın kendisini desteklediğini düşünerek) "Rabbim bana ikram etti" der;


Seyyid Kutub

Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman o: «Rabbim beni şerefli kıldı» der.


Süleyman Ateş

Fakat insan öyledir; Rabbi ne zaman kendisini sınayıp ona ikrâmda bulunur, ona ni'met verirse: "Rabbim bana ikrâm etti" der.


Süleymaniye Vakfı

İnsan bu… Rabbi onu yıpratıcı bir imtihana sokar, ikram eder ve nimet verirse der ki: ‘Rabbim bana verdi; bana!..’


Tefhim-ul Kuran

Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, ona nimetler verse: «Rabbim bana ikramda buludu» der.


Yaşar Nuri Öztürk

İnsan böyledir; Rabbi kendisini deneyip de ona cömert davranır, nimet yağdırırsa: "Rabbim bana ikramda bulundu!" der.


وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ

Ve emmâ izâ mâbtelâhu fe kadera aleyhi rızkahu fe yekûlu rabbî ehâneni.

Bayraktar Bayraklı

Fakat imtihan edip rızkını daralttığında ise, “Rabbim beni önemsemedi” der.


Cemal Külünkoğlu

Ama ne zaman onu deneyerek, rızkını kıssa, hemen: “Rabbim bana ihanet etti” der.


Diyanet İşleri (eski)

Ama onu sınamak için rızkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: 'Rabbim bana hor baktı' der.


Diyanet Vakfi

Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise «Rabbim beni önemsemedi» der.


Edip Yüksel

Ancak ne zaman ki rızkını kısarak onu sınarsa, “Efendim beni küçük düşürdü“ der.


Elmalılı Hamdi Yazır

Amma her ne zaman da imtihan edip rızkını daraltırsa o vakıt da rabbım bana ihanet etti der.


Muhammed Esed

ama geçim vasıtalarını daraltarak onu denediği zaman ise, "Rabbim beni küçük düşürdü!" di(ye sızlanı)r.


Mustafa İslamoğlu

Ne zaman da Rabbi onu (darlıkla) sınayıp onun geçim alanını sınırlandıracak olsa, bu kez de "Rabbim beni zelil etti" der.


Seyyid Kutub

Fakat onu sınamak için rızkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: «Rabbim bana hor baktı» der.


Süleyman Ateş

Ama Rabbi onu sınayıp rızkını daraltırsa: "Rabbim beni alçalttı (perişan etti)" der.


Süleymaniye Vakfı

Ama eğer onu yıpratıcı bir imtihana sokar, rızkını daraltırsa bu defa der ki: “Rabbim beni rezil etti”.


Tefhim-ul Kuran

Ama ne zaman onu deneyerek, rızkını kıssa, hemen: «Rabbim bana ihanette bulundu.» der.


Yaşar Nuri Öztürk

Ama Rabbi onu sıkıntıya uğratıp rızkını ölçüye bağlarsa: "Rabbim bana ihanet etti!" der.


كَلَّا بَل لَّا تُكْرِمُونَ الْيَتِيمَ

Kellâ bel lâ tukrimûnel yetîm(yetîme).

Bayraktar Bayraklı

(17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz; yoksulu doyurmaya teşvik etmiyorsunuz; haram helâl demeden mirası yiyorsunuz; malı aşırı derecede seviyorsunuz.


Cemal Külünkoğlu

Hayır, yetime karşı cömert davranmıyorsunuz.


Diyanet İşleri (eski)

Hayır; yetime karşı cömert davranmıyorsunuz.


Diyanet Vakfi

(17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.


Edip Yüksel

Hayır! Doğrusu siz öksüze cömert davranmıyorsunuz?


Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır hayır doğrusu siz yetîme ikram etmiyorsunuz


Muhammed Esed

Ama hayır, hayır, (ey insanlar, bütün yaptıklarınızı ve yapmadıklarınızı bir düşünün:) siz yetime karşı cömert değilsiniz,


Mustafa İslamoğlu

Asla! Bilakis siz yetime izzet ikram göstermiyorsunuz,


Seyyid Kutub

Hayır yetime karşı cömert davranmıyorsunuz.


Süleyman Ateş

Hayır, doğrusu siz (Allah'tan ikrâm bekliyorsunuz ama kendiniz) yetime ikrâm etmiyorsunuz.


Süleymaniye Vakfı

Hayır, hayır… Siz yetime ikramda bulunmuyorsunuz,


Tefhim-ul Kuran

Hayır; aksine, siz yetime ikramda bulunmuyorsunuz.


Yaşar Nuri Öztürk

Doğrusu şu ki, siz yetime ikramda bulunmuyorsunuz.


وَلَا تَحَاضُّونَ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ

Ve lâ tehâddûne alâ taâmil miskîn(miskîni).

Bayraktar Bayraklı

(17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz; yoksulu doyurmaya teşvik etmiyorsunuz; haram helâl demeden mirası yiyorsunuz; malı aşırı derecede seviyorsunuz.


Cemal Külünkoğlu

Yoksulu yedirmek konusunda (gayret göstermiyor ve) birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.


Diyanet İşleri (eski)

Yoksulu yedirmek konusunda birbirinize özenmiyorsunuz.


Diyanet Vakfi

(17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.


Edip Yüksel

Yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.


Elmalılı Hamdi Yazır

Ve birbirinizi miskîni ıt'ame teşvık eylemiyorsunuz


Muhammed Esed

muhtaçları doyurmaya birbirinizi teşvik etmiyorsunuz,


Mustafa İslamoğlu

yoksulu doyurmaya birbirinizi teşvik etmiyorsunuz,


Seyyid Kutub

Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi özendirmiyorsunuz.


Süleyman Ateş

Yoksula yedirmeğe teşvik etmiyorsunuz.


Süleymaniye Vakfı

Çaresiz birini doyurmak için birbirinizi teşvik bile etmiyorsunuz,


Tefhim-ul Kuran

Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.


Yaşar Nuri Öztürk

Yoksulun doyurulmasını teşvik etmiyorsunuz.


وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا

Ve te’kulûnet turâse eklen lemmen.

Bayraktar Bayraklı

(17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz; yoksulu doyurmaya teşvik etmiyorsunuz; haram helâl demeden mirası yiyorsunuz; malı aşırı derecede seviyorsunuz.


Cemal Külünkoğlu

Sınır tanımaz bir biçimde (haram helâl demeden) mirası alabildiğine yiyorsunuz.


Diyanet İşleri (eski)

Size kalan mirası hak gözetmeden yiyorsunuz.


Diyanet Vakfi

(17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.


Edip Yüksel

Mirası da hak gözetmeden yiyorsunuz.


Elmalılı Hamdi Yazır

Halbuki mîrası öyle bir yiyiş yiyorsunuz ki


Muhammed Esed

(başkalarının) mirasını açgözlülükle yiyip bitiriyorsunuz,


Mustafa İslamoğlu

Emeksiz kazancı haram-helal demeden açgözlülükle boğazınıza geçiriyorsunuz,


Seyyid Kutub

Size kalan mirası hak gözetmeden yiyorsunuz.


Süleyman Ateş

Mirâsı hırsla yutuyorsunuz.


Süleymaniye Vakfı

Helal-haram demeden mirası yiyorsunuz,


Tefhim-ul Kuran

Mirası, sınır tanımaz (helal, haram aldırmaz) bir tarzda yiyorsunuz.


Yaşar Nuri Öztürk

Mirası derleyip toplayıp yiyorsunuz.


وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّا

Ve tuhıbbûnel mâle hubben cemmen.

Bayraktar Bayraklı

(17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz; yoksulu doyurmaya teşvik etmiyorsunuz; haram helâl demeden mirası yiyorsunuz; malı aşırı derecede seviyorsunuz.


Cemal Külünkoğlu

Malı da pek çok seviyorsunuz.


Diyanet İşleri (eski)

Malı pek çok seviyorsunuz.


Diyanet Vakfi

(17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.


Edip Yüksel

Parayı/malı da çok fazla seviyorsunuz.


Elmalılı Hamdi Yazır

Malı öyle bir seviş seviyorsunuz ki, yığmacasına


Muhammed Esed

ve sınırsız bir sevgiyle malı mülkü seviyorsunuz!


Mustafa İslamoğlu

dahası ölçüsüz bir sevgiyle malı seviyorsunuz.


Seyyid Kutub

Malı pek çok seviyorsunuz.


Süleyman Ateş

Malı pek çok seviyorsunuz.


Süleymaniye Vakfı

Mala karşı sevginiz de pek fazla.


Tefhim-ul Kuran

Malı da 'bir yığma tutkusu ve hırsıyla' seviyorsunuz.


Yaşar Nuri Öztürk

Malı, devşirip depolatacak bir sevgiyle seviyorsunuz.


كَلَّا إِذَا دُكَّتِ الْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا

Kellâ izâ dukketil ardu dekken dekkâ(dekken).

Bayraktar Bayraklı

(21-22) Hayır! Yeryüzü ardı ardına sarsılıp paramparça olduğunda, Rabbinin emri gelip melekler saf saf dizildiğinde,


Cemal Külünkoğlu

Hayır, (bunların hiç biri doğru değildir). Yeryüzü sarsılıp parça parça döküldüğü (zaman),


Diyanet İşleri (eski)

Ama yer, çarpılıp paralandığı zaman;


Diyanet Vakfi

(21-22) Ama yeryüzü parça parça döküldüğü, Rabbin(in emri) geldiği ve melekler saf saf dizildiği zaman (her şey ortaya çıkacaktır).


Edip Yüksel

Doğrusu, yer çarpılıp paralandığı zaman,


Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır hayır, Arz «dekken dekkâ» düzlendiği


Muhammed Esed

Peki, (Hesap Günü nasıl davranacaksınız,) yeryüzü ardarda sarsılıp paramparça olduğunda,


Mustafa İslamoğlu

Yoo, öyle yapmayın! Yeryüzü art arda sürekli bir sarsılışla sarsılıp dümdüz olduğu zaman,


Seyyid Kutub

Hayır, yer çarpılıp paralandığı zaman,


Süleyman Ateş

Hayır, yer birbiri ardınca sarsılıp dümdüz edildiği zaman,


Süleymaniye Vakfı

Hayır, hayır… Yeryüzü dümdüz edilince…


Tefhim-ul Kuran

Hayır; yer, parça parça yıkılıp darmadağın olduğu,


Yaşar Nuri Öztürk

İş böyle gitmeyecektir! Yer birbirine çarpılıp dümdüz hale getirildiğinde,


وَجَاء رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا

Ve câe rabbuke vel meleku saffen saffâ(saffen).

Bayraktar Bayraklı

(21-22) Hayır! Yeryüzü ardı ardına sarsılıp paramparça olduğunda, Rabbinin emri gelip melekler saf saf dizildiğinde,


Cemal Külünkoğlu

Rabbin(in emri) gelip melekler saf saf dizildiği (zaman),


Diyanet İşleri (eski)

Melekler sıra sıra dizilip, Rabbinin buyruğu gelince,


Diyanet Vakfi

(21-22) Ama yeryüzü parça parça döküldüğü, Rabbin(in emri) geldiği ve melekler saf saf dizildiği zaman (her şey ortaya çıkacaktır).


Edip Yüksel

Efendin, dizi dizi meleklerle birlikte geldiği zaman,


Elmalılı Hamdi Yazır

Ve rabbının emri gelip Melek «saffen saffâ» dizildiği vakıt


Muhammed Esed

ve Rabbin(in haşmeti) ortaya çıktığında ve melekler (gerçek hüviyetleriyle) saf saf olduklarında?


Mustafa İslamoğlu

Rabbinin (fermanı) da gelmiş ve melekler saf saf dizilmiş olacak;


Seyyid Kutub

Melekler sıra sıra dizilip, Rabbinin buyruğu gelince,


Süleyman Ateş

Melekler sıra sıra dizili durumda Rabbin geldiği zaman.


Süleymaniye Vakfı

Melekler sıra sıra dizili iken Rabbin gelince…


Tefhim-ul Kuran

Rabbin(in buyruğu) geldiği ve melekler de dizi dizi durduğu zaman;


Yaşar Nuri Öztürk

Rabbin gelip melekler saf saf dizildiğinde,