ÂLİ İMRÂN SURESİ


Ayet Getir
3-ÂLİ İMRÂN 5. Ayet

إِنَّ اللّهَ لاَ يَخْفَىَ عَلَيْهِ شَيْءٌ فِي الأَرْضِ وَلاَ فِي السَّمَاء

İnnallâhe lâ yahfâ aleyhi şey’un fîl ardı ve lâ fîs semâ’(semâi).

Bayraktar Bayraklı

Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'a gizli değildir.


Edip Yüksel

Yerde ve gökte hiçbir şey ALLAH’a gizli kalmaz.


Erhan Aktaş

Kuşkusuz, yerde ve gökte Allah’a hiçbir şey gizli kalmaz.


Muhammed Esed

Göklerde ve yerde hiçbir şey Allah'tan saklı değildir.


Mustafa İslamoğlu

Kuşku yok, yerde ve göklerde olan hiçbir şey Allah'tan gizli-saklı değildir.


Süleyman Ateş

Ne yerde, ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz.


Süleymaniye Vakfı

Göklerde[*] ve yerde hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz. [*] Ayetteki  السَّمَاء = sema kelimesi tekil olmakla birlikte başındaki ال takısı nedeniyle cins sayılarak çoğul anlam verilmiştir.


Yaşar Nuri Öztürk

Allah... Gökte ve yerde hiçbir şey O'na gizli kalmaz.


Ayetin Tefsiri

MEAL

5.) Kuşku yok; yerde ve göklerde olan hiçbir şey Allah'tan gizli-saklı değildir.

(M.İ)

5.) Gökte de yerde de hiçbir şey Allah'a gizli-saklı kalmaz.

(M.Ö)

5.) “Şüphesiz gökte ve yerde hiçbir şey Allah’tan gizli kalmaz.”

(A.K)

5.) Ey elçimiz Muhammed! Yerde ve gökteki her şeyden haberdar olan Allah, Meryem oğlu Îsâ'yı ilâh edinen ve bu hususta seninle tartışan Necran Hıristiyanlarının bu tavırlarını elbette bilmekte olup, müstehak oldukları cezayı verecektir.

(H,E;M,C)

 

TEFSİR

 

Burada, Allah'ın hiçbir şeyin kendisinden gizli kalmadığı sınırsız ilim sıfatıyla vasıflandırılması, surenin başında yer alan ulûhiyet ve otorite birliği kavramlarıyla uyum arz ettiği gibi bir önceki ayette dile getirilen korkunç tehditle de ahenk içindedir. "Ne yerde ne de gökte" tüm genişliğine ve sınırsızlığına rağmen hiçbir şey Allah'ın bilgisinden kurtulamayacaktır. Öyleyse niyetleri O'ndan gizli tutmak mümkün olmadığı gibi, tuzakları örtbas etmek de mümkün olmayacaktır. O'nun o şaşmaz cezasından, her şeyi en ince ve gizli yönlerine varıncaya kadar kuşatan engin bilgisinden kaçma imkânı yoktur.

Ne yerde ne de gökte hiçbir şeyin kendisine gizli kalmadığı, her şeyin en ince ve gizli taraflarına varıncaya kadar bilinen kapsamlı bilginin ışığı altında insanların duygularına hassas ve engin bir şekilde temas edilmekte; gayb aleminin bilinmezliği ve ana rahminin karanlığında insanın hiçbir bilgisi, gücü, kavrayışı olmadığı mahiyeti bilinmeyen yaratılışa değinilmektedir:

(S.KUTUB)

 

Yani, "O, bütün evren hakkında tam, mükemmel ve kesin bir bilgiye sahiptir. Bu nedenle O'nun indirdiği Kitap'ta da Hakk'tan (Gerçek) başkası yer almaz. O halde Hakk (Gerçek) ancak Alim (her şeyi bilen) ve Hakim (Hikmet sahibi) olanın indirdiği o kitaptan öğrenilebilir."

(MEVDUDİ)

 

Göklerde olanı da, yerde olanı da, gönüllerde olanı da, yerin altında olanı da, rahimlerde olanı da Allah bilir. Allah; bilgisi tam olandır, bilgi kendisinden olandır ve Onun bilgisinin dışında kalan hiçbir şey yoktur. İşte böyle olan ancak İlâh olabilir. Ve hak bir bilgi, hak bir kitap, hak bir yasa da böyle her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan bir Allah’tan gelendir.

(A.KÜÇÜK)

 

“İn-nallâhe lê yâğfê âleyhî şey'ûn fi’l ârdî ve-lê fi’s Semê';” Ve arkasından yine Allah kendi kimliğine bizim dikkatimizi çekmekte ve şöyle buyurmakta: Allah’tan gizli saklı değildir göklerde ve yerde olan hiçbir şey. Göklerde ve yerde olan hiçbir şey Allah’tan gizli ve saklı değildir.

 

Bu ibare vahiyden, Allah’tan bahsedilen ayetler grubunun içerisinde gerçekten de çok daha farklı bir anlama kavuşuyor. O Anlamda insanoğlunun vahye karşı aldığı sadece fiili tavır değil, Kalbi ve zihni tavır da Allah’tan gizli değildir anlamını taşıyor. Göklerde ve yerde olan hiçbir şey Allah’tan gizli saklı değilse eğer, İnsan nasıl Allah’ın hitabına karşı aldığı aykırı tavrı Allah’tan gizli zannedebilir ki. Bu tavır isterse yürekte gerçekleşsin, isterse zihinde gerçekleşsin yine de Allah’ın vahyine karşı alınan tavrı Allah mutlaka bilmektedir. Ve yine devam ediyor;

(M.İSLAMOĞLU)