ÂLİ İMRÂN SURESİ


Ayet Getir
3-ÂLİ İMRÂN 30. Ayet

يَوْمَ تَجِدُ كُلُّ نَفْسٍ مَّا عَمِلَتْ مِنْ خَيْرٍ مُّحْضَرًا وَمَا عَمِلَتْ مِن سُوَءٍ تَوَدُّ لَوْ أَنَّ بَيْنَهَا وَبَيْنَهُ أَمَدًا بَعِيدًا وَيُحَذِّرُكُمُ اللّهُ نَفْسَهُ وَاللّهُ رَؤُوفُ بِالْعِبَادِ

Yevme tecidu kullu nefsin mâ amilet min hayrin muhdâran, ve mâ amilet min sû’(sûin), teveddu lev enne beynehâ ve beynehû emeden baîdâ(baîden), ve yuhazzirukumullâhu nefseh(nefsehu), vallâhu raûfun bil ıbâd(ıbâdi).

Bayraktar Bayraklı

Herkes, yaptığı iyilik ve kötülükleri karşısında hazır bulacağı günde, kötülükleriyle kendisi arasında uzun bir mesafe bulunmasını isteyecektir. Allah kendisine karşı sizi sakındırıyor. Allah, kullarına karşı çok şefkatlidir.


Edip Yüksel

Gün gelecek, her kişi yaptığı her iyiliği önünde hazır bulacaktır. İşlediği her kötülük ile kendisi arasında uzun bir mesafe olmasını isteyecek. ALLAH kendisi hakkında sizi uyarıyor. ALLAH kullara şefkatlidir.


Erhan Aktaş

O gün herkes, iyilik ve kötülük olarak ne yaptıysa onu karşısında bulur. Yaptığı kötülükle kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. Allah, sizin kendisine karşı gelmekten sakınmanızı ister. Allah, kullarına karşı Çok Şefkatli’dir.


Muhammed Esed

Her insanın yaptığı bütün iyilikleri de kötülükleri de karşısında bulacağı o Gün'ü düşünün; (pek çok insan,) o (Gün)ün kendisinden çok uzakta olmasını diler. O halde Allah, O'na karşı dikkatli olmanızı ihtar eder; ama Allah, yarattıklarına karşı çok şefkatlidir.


Mustafa İslamoğlu

Her insan, yaptığı bütün iyilikleri de kötülükleri de karşısında bulacağı o günün kendisinden fersah fersah uzak olmasını ister. Ne ki Allah, kendisine karşı dikkatli olmanızı ihtar eder: Zira Allah'ın kullarına şefkati tariflere sığmaz.


Süleyman Ateş

O gün her nefis, yaptığı her hayrı hazır bulacaktır; işlediği her kötülüğü de. O kötülükle kendisi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. Allâh sizi kendisin(in emirlerine karşı gelmek)den sakındırıyor. Allâh, kulllarına şefkatlidir.


Süleymaniye Vakfı

Her kişi, yaptığı iyilikleri de yaptığı kötülükleri de karşısında bulduğu gün, “keşke kötülüklerim çok gerilerde kalsaydı!” diye yanıp tutuşur. Allah sizi, kendine karşı uyarır. Allah, kullarına karşı çok şefkatlidir.


Yaşar Nuri Öztürk

Gün gelecek, her benlik, hayırdan işlediğini önünde bulacaktır. Kötülükten işlediğini de... İsteyecektir ki, önüne getirilenle kendisi arasında uzun bir mesafe olsun. Allah sizi, kendisinden sakınmaya çağırır. Allah, kullarına karşı Raûf'tur, çok şefkatlidir.


Ayetin Tefsiri

MEAL

 

30.) Her insan, yaptığı bütün iyilikleri de kötülükleri de karşısında bulacağı o günün kendisinden fersah fersah uzak olmasını ister. Ne ki Allah, kendisine karşı dikkatli olmanızı ihtar eder:18 Zira Allah'ın

kullarına şefkati tariflere sığmaz.

(M.İ)

30.) Gün gelecek, herkes iyilik ve kötülük namına ne yapmışsa bütün hepsinin önüne konulduğunu görecek; ama o zaman günahlarından köşe bucak kaçmak isteyecek. Allah sizi emirlerine karşı gelmeme

konusunda uyarıp sakındırıyor. [Bilin ki] Allah kullarına karşı çok şefkatlidir.

(M.Ö)

30.) “Her kişinin yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü, ki kendisiyle o kötülük arasında uzun bir mesafe olmasını diler hazır bulunacağı günü bir düşünün. Kullarına karşı şefkatli olan Allah size kendinden korkmanızı emreder.”

(A.K)

30.) Allah, herkesin yaptığı iyilik ve kötülüğün önüne konulacağı, kötülükleriyle yüzleşmemek için köşe bucak kaçmak istediği o gün, böyle bir duruma düşmemeniz ve azaba mâruz kalmamanız için merhamet ve şefkatinden dolayı sizi uyarmaktadır.

(H,E;M,C)

 

TEFSİR

 

Burada “tergîb” (özendirme) ve “terhîb” (caydırma) bir arada yer almış, bu dünyadaki hiçbir davranışın karşılıksız kalmayacağı belirtildikten sonra, bütün hakikatlerin ortaya çıkacağı o günde kişinin yaptığı kötülüklerden duyacağı pişmanlık ve mahcubiyet tasvir edilmiştir. Kişinin önünde hazır bulacağı şey, davranışlarının karşılığı ya da amel defteri şeklinde yorumlanmıştır. Başka âyetlerde, dünya hayatında kulların yaptıkları bütün işlerin görevli melekler tarafından kayda geçirildiği (Enbiyâ 21/94; Kaf 50/18; Zuhruf 43/80) ve kıyamet gününde bu amellerin insana açılmış bir kitapta gösterileceği (İsrâ 17/13-14) bildirilmiştir.

(DİYANET T.)

 

Yüce Allah bu sakındırmada zaman geçmeden fırsatın genişliğini ve rahmetini onlara hatırlatıyor:

"Allah kullarına karşı şefkatlidir."

Bu sakındırma ve bu hatırlatma da onun şefkatindendir. Bu da O'nun kullara iyilik ve rahmet dilediğini göstermektedir...

İşaretler, yöntemler, îmalar ve ilhamlar yönünden zengin olan bu geniş çaplı hamle, müslüman cemaatin hayatında yaşanan olaylara ışık tutmaktadır. Müslüman bloktan bazı bireyler ile kâfirler arasında akrabalık yahut ticaret etkenlerinden ötürü birtakım ilişkiler vardı. Bundan dolayı burada müslümanların Mekke'de müşrikler, Medine'de de yahudiler ile akrabalık, dostluk ve kölelik ilişkilerinin gevşek tutulmasının tehlikesine işaret edilmektedir. Halbuki İslâm yeni müslüman toplumun temelini yalnız inanç ilkesine dayandırmak istiyordu. Bu inançtan kaynaklanan yolun ilkesine dayandırmak amacındaydı. Öyle ki İslâm, bu konuda hiçbir cıvıklığa ve kaypaklığa asla izin vermiyordu.

Aynı şekilde bu tür bağlara takılmamak, buna benzer bağlardan kurtulmak, Allah'a sığınabilmek, başkalarına değil, yalnız O'nun yoluna bağlanmak için insan kalbinin sürekli olarak yorucu çalışmalara ihtiyacı olduğuna gizliden işaret edilmektedir.

İslâm, din hususunda müslümanlarla savaşmayan insanlara iyilik yapmayı yasaklamaz. Yalnız, dostluk, iyilik yapmaktan apayrı bir olgudur. Dostluk; karşılıklı bağlılık, yardımlaşma ve sevgi beslemedir. Bu ise, gerçekten Allah'a iman eden bir kalpte ancak kendisi ile beraber Allah'a bağlanan, hayatlarında Allah'ın yoluna onunla birlikte boyun eğen, itaat, bağlılık ve teslimiyet ile Allah'ın kitabıyla muhakeme olunmaya taraftar olan müminler için varolan bir dostluktur.

(S.KUTUB)

"Allah'ın helâk olmanıza sebep olabilecek şeyler için sizi önceden uyarması, sadece O'nun engin merhametinden kaynaklanır."

(MEVDUDİ)

 

O gün herkes amelleriyle, amellerinin sonucuyla karşı karşıya gelecek,

amellerinin neticesini görecek. Herkes amelleriyle Allah’ın huzuruna çıkacak. Kim ne yapmışsa, nasıl ameller işlemişse, nasıl bir hayat yaşamışsa sonunda onunla karşılaşacak, onunla yargılanacak. Dünyada kötü ameller işleyen, kötülüklerle Allah’ın huzuruna çıkan, kötülük taraftarı kişi, ister ki kendisiyle işlediği o kötülükler arasında uzun mesafeler olsun. İster ki o amellerle kendisi arasında ilişki kurulmasın. O ameller kendisinin olmasın. O amellerin hesabı kendisinden sorulmasın. Keşke bu amelleri dünyada ben işlemiş olmasaydım. Keşke bu amellerle benim aramda yıllar yılı mesafeler

olsaydı. Keşke dünyada böyle bir hayatın sahibi olmasaydım. Uzak olsun o kötülükler kendisinden ister. Bu amellerle arasında yıllar yılı mesafeler olmasını ve bu amellere muttali olmamış olmayı ister.

 

Keşke şu, şu amelleri işleyen ben olmasaydım. Keşke amel defterimde şunlar şunlar yazılı olmasaydı. Niye? Sen işlemedin mi onları? O küfür senin değil mi? O şirk senin değil mi? O yalanı sen söylemedin mi? O Kur’-an’ı sen metruk bırakmadın mı? O peygamberi kendisine

karşı ilgisiz kalarak sen öldürmedin mi? Evindeki o kadını sen ihmal etmedin mi? Evindeki o çocukları kitap sünnet bilgisinden, kulluk bilincinden mahrum bırakarak, şeytan vahiylerinin eğitimine teslim ederek sen öldürmedin mi? Şu haramı sen yemedin mi? Şu kitapsız ve peygambersiz hayatı sen yaşamadın mı? Hayatından ve yaptıklarından niye kaçıyorsun? Hani Nasrettin hocanın eşeği misali var ya. Eşeğin

yolda kokladığı pislikleri bir torbaya toplayan hoca sonunda torbayı eşeğin boynuna takar ve der ki, al, bunu yemek zorundasın, çünkü sen kokladın ben topladım der.

 

Öyle değil mi? Biz kokluyoruz, melekler de topluyorlar. Biz işliyoruz

melekler de tespit edip yazıyorlar. Yarın hesap-kitap günü onlarla, kendi amellerimizle, kendi hayatımızla karşı karşıya geldiğimizde itiraz edip kaçmanın ne anlamı olacak? Madem ki yarın o kötülüklerden kaçacağız, öyleyse bugün kaçmalıyız onlardan. Bugün kesmeliyiz o kötülüklerle ilişkimizi. Bugün uzak tutalım o kötülüklerle aramızdaki mesafeyi. Öyle değil mi? Bugün kötü bir amelle, kötü bir hayatla, kötü bir ahlâkla, Allah’ın istemediği kötü bir tavırla, kötü bir konumla, Allah’a isyanla birlikte olmayalım. Unutmayalım ki yarın yaptıklarımızla karşı karşıya geleceğiz. Burada kötülükle beraber olanlar yarın orada da onları bulacak. Burada kötülüklerden uzak olanlar yarın orada da onlardan uzak olacak. Mezarda bile böyle kötülükten uzak yaşayan insanların güzel amelleri güzel bir insan sûretinde kendisiyle beraber olacaktır.

 

Allah sizi kendisiyle uyarıyor, kendisiyle korkutuyor, kendisi konusunda, kendi hesabı kitabı konusunda, yargılaması konusunda uyanıklılığa dâvet ediyor. Yarın olacakları, başınıza gelecekleri bugünden size haber vererek sizi kendisine kulluğa çağırıyor. Çünkü O kullarına karşı Raûf ve Rahimdir. Sizi sizden daha çok düşünen, size sizden daha çok merhamet edendir.

(A.KÜÇÜK)

 

“Yevme tecidû kûllû nefsin mê âmilet min ğâyrin mûhdarâ ve-mê âmilet min sû'” Her insan yaptığı iyilikleri de kötülükleri de karşısında bulacağı o günün teveddü lev enne beyneha ve beynehu emeden be'ıyda Kendisinden fersah fersah uzak olmasını ister, arzu eder. Evet..! İnsan işte böyle bir insan.

 

Tabii ki öncelikle böyle bir güne iman etmek gerekiyor. Ama iman etmiş insanda bile böyle bir zaaf bulunabilir. O gün, hesap günü uzak olsun ister. Çünkü hesap çok ağırdır. Hesap verme işi bizatihi ağır bir iştir. İnsanı terleten, yüzün etini dökecek insanı utandıran bir iş olabilir. Onun için işte ahlaki duruşun ikinci kaynağına dikkat çekiyor bu ayet. Birinci kaynağı sağlıklı bir Allah inancı, ikinci kaynağı sağlıklı bir ahiret inancı. Burada ona dikkat çekildi.

 

“ve yûhâz-zirukûmûllâhû nefseh” ve yine aynı cümle burada da geldi. Böyle bir hataya karşı insanın yapacağı en güzel, alacağı en güzel tavır işte budur. “ve yûhaz-zirukûmûllâhû nefseh” De ki Allah kendisine karşı dikkatli olmanızı ihtar eder. Yani hesap günü konusunda çok ciddi bir biçimde içinizden gelmese, o gün fersah fersah uzak olsa duygusu varsa yine bu duyguyu da işte bununla yenersiniz. Allah’a karşı sorumluluk duygunuzun Allah karşısında dikkatli olma, Allah’a karşı münebbih olma, mütenebbih olma duygusunun gelişmesi ile yenersiniz. Ama şunu hiç unutmamalısınız;

 

“hûvâllâhû Râûf'un bi’l-îbêd; Allah kullarına karşı çok ama çok şefkatlidir. Bunu hiç unutmamalısınız. Ne kadar mı diyeceksiniz?

 

Peygamber bir gün bir kadını gösterdi yanındaki insanlara. İnsanlar baktıklarında gördükleri manzara şuydu. Yaşlı bir, ya da orta yaşın üzerinde bir kadın demeliyim, sırtında bir çocuk, bir elinde bir çocuk, diğer elinde bir çocuk, 3 tane çocuk, çocuklarını doyurmak için dileniyor. O anda biri bir hurma vermiş. Hurmayı 3’e bölüyor. Bir parçasını bir çocuğa, bir parçasını diğerine, bir parçasını da ağzında iyice çiğnedikten sonra daha çok küçümencik olan sırtındaki yavrunun ağzına veriyor. Resulallah bu kadını gösteriyor ve diyor ki;

 

- Görüyor musunuz şu kadını..! O manzara o anda seyrediliyor. İşte Allah kuluna karşı bu annenin şu yavrularına olan şefkatinden çok çok daha şefkatlidir..! Böylesine şefkatli.

 

Ve yeni bir konuya geçiyor Kur’an. Tabii ki bağlantısız ve bağımsız değil ama yeni bir konuya. Bu yukarıda işlenen ayetlerle çok doğrudan bağlantılı bir konu. Allah’ın şefkati nasıl tecelli, eder diye soracaksınız değil mi..! İnsanlığa Allah nasıl şefkat eder, Allah şefkatini insanoğluna nasıl gönderir, nasıl tezahür eder, insanlık destanı içerisinde Allah’ın şefkati diye sorun, sorun ki cevabını buradan alasınız. Allah’ın şefkati nasıl tecelli eder işte burada;

 

18 Bunun zıddı "Allah'ı dikkate almama" tavrıdır (Bkz: 70/Hûd: 92; 40/Furkan: 55).

(M.İSLAMOĞLU)