A'RÂF
7:179 - Andolsun ki, kalpleri olup düşünmeyen, gözleri olup görmeyen, kulakları olup dinlemeyen cinleri ve insanları cehennem için yarattık. Bunlar hayvan gibidirler; hatta daha da aşağıdırlar. İşte gâfil olanlar böyleleridir.
Andolsun ki, kalpleri olup düşünmeyen, gözleri olup görmeyen, kulakları olup dinlemeyen cinleri ve insanları cehennem için yarattık. Bunlar hayvan gibidirler; hatta daha da aşağıdırlar. İşte gâfil olanlar böyleleridir.
Edip Yüksel
A'RÂF
7:179 - İnsanlardan ve cinlerden çok sayıda kişiyi cehenneme mahkûm ettik. Kalpleri var, fakat kavrayamazlar; gözleri var, fakat görmezler; kulakları var, fakat işitmezler. Onlar, çiftlik hayvanları gibidir, hatta daha da kötü… Ve onlar, olup bitenden habersizdirler.
İnsanlardan ve cinlerden çok sayıda kişiyi cehenneme mahkûm ettik. Kalpleri var, fakat kavrayamazlar; gözleri var, fakat görmezler; kulakları var, fakat işitmezler. Onlar, çiftlik hayvanları gibidir, hatta daha da kötü… Ve onlar, olup bitenden habersizdirler.
Erhan Aktaş
A'RÂF
7:179 - Gerçek şu ki, cinnden1 ve insten1 yaratılmış2 olanların birçoğu Cehennem’liktir. Ki onların kalpleri vardır onunla kavramazlar, gözleri vardır onunla görmezler, kulakları vardır onunla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler, hatta daha da basittiler. İşte gafil olanlar bunlardır. 1- Tanıdık-tanımadık, bildik-bilmedik, yerli-yabancı. 2- Ayette, “zera’na” sözcüğü geçmektedir. Bu sözcüğün anlamı, “yaratma” değil, “çoğaltmadır”. Yaratılmış olan bir şeyin, üreyerek çoğalması demektir. ‘Ziraat,’ yani ekin ekme sözcüğü de buradan türemiştir. Ayette yaratmadan değil, “çoğalmadan” söz edilmektedir. Şayet “yoktan var etme” kast edilseydi, “haleka” sözcüğü kullanılması gerekirdi. Çevirilerde, çoğunlukla bu ayete: “Ben insanların ve cinlerin çoğunu cehennem için yarattım.” şeklinde yanlış anlam verilmektedir. Yaratılmış olanların bir çoğunun Cehennemlik olacağının bilgisinin verilmesi ile yaratılmış olanların çoğunun Cehennem için yaratıldığını söylemek aynı şey değildir.
Gerçek şu ki, cinnden1 ve insten1 yaratılmış2 olanların birçoğu Cehennem’liktir. Ki onların kalpleri vardır onunla kavramazlar, gözleri vardır onunla görmezler, kulakları vardır onunla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler, hatta daha da basittiler. İşte gafil olanlar bunlardır. 1- Tanıdık-tanımadık, bildik-bilmedik, yerli-yabancı. 2- Ayette, “zera’na” sözcüğü geçmektedir. Bu sözcüğün anlamı, “yaratma” değil, “çoğaltmadır”. Yaratılmış olan bir şeyin, üreyerek çoğalması demektir. ‘Ziraat,’ yani ekin ekme sözcüğü de buradan türemiştir. Ayette yaratmadan değil, “çoğalmadan” söz edilmektedir. Şayet “yoktan var etme” kast edilseydi, “haleka” sözcüğü kullanılması gerekirdi. Çevirilerde, çoğunlukla bu ayete: “Ben insanların ve cinlerin çoğunu cehennem için yarattım.” şeklinde yanlış anlam verilmektedir. Yaratılmış olanların bir çoğunun Cehennemlik olacağının bilgisinin verilmesi ile yaratılmış olanların çoğunun Cehennem için yaratıldığını söylemek aynı şey değildir.
Muhammed Esed
A'RÂF
7:179 - Gerçek şu ki, Biz, cehennem için, kalpleri olup da gerçeği kavrayamayan, gözleri olup da göremeyen, kulakları olup da işitmeyen görünmez varlıklardan ve insanlardan çok canlar ayırmışızdır. Hayvan sürüsü gibidir bunlar; hayır hayır, doğru yolu kavramakta onlardan da aşağı: Körcesine dalıp gitmiş olanlar işte böyleleridir.
Gerçek şu ki, Biz, cehennem için, kalpleri olup da gerçeği kavrayamayan, gözleri olup da göremeyen, kulakları olup da işitmeyen görünmez varlıklardan ve insanlardan çok canlar ayırmışızdır. Hayvan sürüsü gibidir bunlar; hayır hayır, doğru yolu kavramakta onlardan da aşağı: Körcesine dalıp gitmiş olanlar işte böyleleridir.
Mustafa İslamoğlu
A'RÂF
7:179 - Doğrusu Biz, görünen görünmeyen iradeli varlıklar içinden akleden kalpleri olup da kavramayan, gözleri olup da görmeyen, kulakları olup da işitmeyen birçoklarını cehennemlik yapmışızdır. Hayvan gibidir onlar, belki daha da aşağı! Onlar gaflete gömülmüş olan zavallılardır.
Doğrusu Biz, görünen görünmeyen iradeli varlıklar içinden akleden kalpleri olup da kavramayan, gözleri olup da görmeyen, kulakları olup da işitmeyen birçoklarını cehennemlik yapmışızdır. Hayvan gibidir onlar, belki daha da aşağı! Onlar gaflete gömülmüş olan zavallılardır.
Süleyman Ateş
A'RÂF
7:179 - Andolsun, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık ki kalbleri var, fakat onlarla anlamazlar; gözleri var, fakat onlarla görmezler; kulakları var, fakat onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hattâ daha da sapık... Ve işte gâfiller onlardır!
Andolsun, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık ki kalbleri var, fakat onlarla anlamazlar; gözleri var, fakat onlarla görmezler; kulakları var, fakat onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hattâ daha da sapık... Ve işte gâfiller onlardır!
Süleymaniye Vakfı
A'RÂF
7:179 - Cinlerden ve insanlardan birçoğunu gerçekten Cehennem için beslemiş olduk[1*]. Kalpleri vardır onunla anlamazlar; gözleri vardır onunla görmezler; kulakları vardır onunla dinlemezler. Onlar en’âm (koyun,keçi, sığır ve deve) gibidirler. Hayır! Daha da düşüktürler. Ne yaptıklarının farkında bile olmayanlar[2*] onlardır.
[1*] (verdiğimiz ömrü kötü kullandılar) ذرأ kelimesi, yaşlanma anlamına geliyor. ذرأ الله الخلق، أي: أوجد أشخاصهم. Müfredat
[2*] Gafil
Cinlerden ve insanlardan birçoğunu gerçekten Cehennem için beslemiş olduk[1*]. Kalpleri vardır onunla anlamazlar; gözleri vardır onunla görmezler; kulakları vardır onunla dinlemezler. Onlar en’âm (koyun,keçi, sığır ve deve) gibidirler. Hayır! Daha da düşüktürler. Ne yaptıklarının farkında bile olmayanlar[2*] onlardır.
[1*] (verdiğimiz ömrü kötü kullandılar) ذرأ kelimesi, yaşlanma anlamına geliyor. ذرأ الله الخلق، أي: أوجد أشخاصهم. Müfredat
[2*] Gafil
Yaşar Nuri Öztürk
A'RÂF
7:179 - Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarattık. Kalpleri var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların, onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler. Davarlar gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir bunlar.
Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarattık. Kalpleri var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların, onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler. Davarlar gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir bunlar.