A'RÂF SURESİ

Ayet Getir

المص

Elif, lâm, mîm, sâd


Bayraktar Bayraklı

Elif, lâm, mîm, sâd.


Cemal Külünkoğlu

Elif, Lâm, Mim, Sad.


Diyanet İşleri (eski)

Elif, Lam, Mim, Sad.


Diyanet Vakfi

Elif. Lâm. Mîm. Sâd.


Edip Yüksel

A1L30M40S90


Elmalılı Hamdi Yazır

Elif, lâm, mîm, sâd.


Muhammed Esed

Elif-Lam-Mim-Sad.


Mustafa İslamoğlu

Elif-Lam-Mim-Sad!


Seyyid Kutub

Elif, Lâm, Mim, Sad


Süleyman Ateş

Elif lâm mim sâd.


Süleymaniye Vakfı

Elif, Lam, Mim, Sad.


Tefhim-ul Kuran

Elif, Lam, Mim, Sad.


Yaşar Nuri Öztürk

Elif, Lam, Mim, Sad.


كِتَابٌ أُنزِلَ إِلَيْكَ فَلاَ يَكُن فِي صَدْرِكَ حَرَجٌ مِّنْهُ لِتُنذِرَ بِهِ وَذِكْرَى لِلْمُؤْمِنِينَ

Kitâbun unzile ileyke fe lâ yekun fî sadrike haracun minhu li tunzire bihî ve zikrâ lil mu’minîn(mu’minîne).

Bayraktar Bayraklı

Bu, kendisiyle insanları uyarman ve insanlara öğüt olsun diye sana indirilen bir kitaptır. Artık bu hususta kalbinde bir şüphe olmasın.


Cemal Külünkoğlu

(Bu,) kendisi ile (insanları) uyarasın ve inananlara öğüt veresin diye sana indirilen bir kitaptır. O halde bu görevi yaparken sakın ruhun sıkılmasın/kalbinde bir şüphe olmasın.


Diyanet İşleri (eski)

Sana bir Kitap indirildi. Onunla insanları uyarman ve inananlara öğüt vermen için kalbine bir darlık gelmesin.


Diyanet Vakfi

(Bu), kendisiyle insanları uyarman, inananlara öğüt vermen için sana indirilen bir kitaptır. Artık bu hususta kalbinde bir şüphe olmasın.


Edip Yüksel

Bu, sana indirilen bir kitaptır. Onunla uyarman ve gerçeği onaylayanlara öğüt vermen konusunda göğsünde bir kuşku ve sıkıntı olmasın.


Elmalılı Hamdi Yazır

Bir kitab ki sana indirildi, sakın bundan dolayı yüreğinde bir sıkıntı olmasın da bununla inzar edesin, mü'minlere de şu bir ıhtar:


Muhammed Esed

(Yücelerden) bir ilahi kelam indirildi sana artık gönlünde bu konuda herhangi bir şüpheye yer verme ki, onunla, (yoldan sapanları) uyarabilesin ve (böylece) inananlara da öğütte bulunabilesin:


Mustafa İslamoğlu

Bir sure indirildi sana, artık bundan dolayı için daralmasın ki, onunla (insanları) uyarabilesin ve mü'minlere de (şu) öğüdü verebilesin:


Seyyid Kutub

Bu Kur'an, kendisi ile insanları uyarasın ve müminlere öğüt veresin diye sana indirilen bir kitaptır. O halde bu görevi yaparken sakın ruhun sıkılmasın.


Süleyman Ateş

(Bu,) Sana indirilen bir Kitaptır. Onunla (insanları) uyarman ve insanlara öğüt (vermen) hususunda göğsünde bir sıkıntı olmasın (hiç kuşkulanma, tasalanma, bu tamamen Allâh tarafındandır. Sen hemen insanları uyar).


Süleymaniye Vakfı

Bu, sana indirilen Kitap’tır. Bu kitaptan dolayı içinde bir sıkıntı olmasın. Bununla uyarıda bulunasın ve inanıp güvenenler (müminler) onu, akıllarından çıkarmasınlar diye indirilmiştir.


Tefhim-ul Kuran

(Bu) Bir Kitap'tır. Bundan dolayı içinde bir sıkıntı olmasın. Onunla kafirleri kotkutman ve müminlere de bir öğüt olmak üzere sana indirildi.


Yaşar Nuri Öztürk

Bir kitaptır bu; sana indirildi, onunla uyarıda bulunasın diye ve inananlar için bir öğüt ve düşündürme olarak... O halde, bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın.


اتَّبِعُواْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكُم مِّن رَّبِّكُمْ وَلاَ تَتَّبِعُواْ مِن دُونِهِ أَوْلِيَاء قَلِيلاً مَّا تَذَكَّرُونَ

Ittebiû mâ unzile ileykum min rabbikum ve lâ tettebiû min dûnihî evliyâe, kalîlen mâ tezekkerûn(tezekkerûne).

Bayraktar Bayraklı

Rabbinizden size indirilene uyunuz! O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyiniz! Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!


Cemal Külünkoğlu

(Ey insanlar!) Rabbinizden size indirilen Kitap'a uyun! O'ndan başka dostlar edinerek onlara uymayın! Ne kadar az düşünüyorsunuz!


Diyanet İşleri (eski)

Rabbinizden size indirilen Kitap'a uyun, O'ndan başka dostlar edinerek onlara uymayın. Pek az öğüt dinliyorsunuz.


Diyanet Vakfi

Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!


Edip Yüksel

Efendinizden size indirileni izleyin, O’ndan başkalarını dost edinerek izlemeyin. Ne kadar az öğüt alıyorsunuz!


Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbınızdan size indirilene ittiba' edin, onsuz bir takım veliylere ittiba' etmeyin, siz pek az düşünüyorsunuz


Muhammed Esed

Rabbinizin katından size indirilene uyun; Ondan başka önderlerin ardından gitmeyin. Ne kadar az tutuyorsunuz aklınızda bunu.


Mustafa İslamoğlu

"Uyun Rabbinizin katından size indirilene! O'nun dışında birtakım otoritelere de asla uymayın!" Ne kadar da kıt hafızalısınız!


Seyyid Kutub

Rabbiniz tarafından size indirilen mesaja uyunuz, O'nun dışında başka dostlar edinip peşlerinden gitmeyiniz. Ne kadar kıt düşüncelisiniz!


Süleyman Ateş

(Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!


Süleymaniye Vakfı

Rabbinizden[*] size indirilene uyun; Allah’a daha yakındır diye evliyaya[**] uymayın. Bilgilerinizi ne kadar az kullanıyorsunuz!   [*] Sahibinizden [**] ...  


Tefhim-ul Kuran

Rabbinizden size indirilene uyun, O'ndan başka velilere uymayın. Ne az da öğüt alıyorsunuz?


Yaşar Nuri Öztürk

Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!


وَكَم مِّن قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا فَجَاءهَا بَأْسُنَا بَيَاتًا أَوْ هُمْ قَآئِلُونَ

Ve kem min karyetin ehleknâhâ fe câehâ be’sunâ beyâten ev hum kâilûn(kâilûne).

Bayraktar Bayraklı

Nice memleketler var ki biz onları helâk ettik. Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geldi.


Cemal Külünkoğlu

Biz nice kentleri (yaptıkları yüzünden) yok ettik. Azabımız, onları, ya (Lut kavminde olduğu gibi) geceleyin ya da (Şuayip kavmindeki gibi) öğle uykuları sırasında yakalayıverdi.


Diyanet İşleri (eski)

Biz nice kentleri yok etmişizdir; geceleyin veya gündüz uykularında iken baskınımıza uğramışlardır.


Diyanet Vakfi

Nice memleketler var ki biz onları helâk ettik. Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geldi.


Edip Yüksel

Yok ettiğimiz nice topluluklar, uyurlarken yahut gündüzün işlerine dalmış haldeyken azabımız kendilerine ulaştı.


Elmalılı Hamdi Yazır

Biz nice memleket helâk etmişizdir ki gece yatarlarken yâhud gündüz uyurlarken baskınımız ona gelivermiştir


Muhammed Esed

Biz (baş kaldıran) topluluklardan nicesini, gece vakti ya da güpegündüz dinlenirken ansızın gelip çatan cezamızla yok etmişizdir.


Mustafa İslamoğlu

Biz nice (asi) toplulukları helak etmişizdir; kahredici gazabımız bir gece vakti ya da gün ortasında dinlenirken gelip çatıvermiştir.


Seyyid Kutub

Biz nice kentleri yokettik. Azabımız, onları, ya geceleyin ya da öğle uykuları sırasında yakalayıverdi.


Süleyman Ateş

Nice kent(ler)i helâk ettik; gece yatarlarken, yahut gündüz uyurlarken, azâbımız onlara geliverdi.


Süleymaniye Vakfı

Biz nice kentleri etkisiz (yaşanmaz) hale getirdik. Baskınımız onlara, ya geceleyin ya da gündüz uykusunda[*] iken gelmiştir. [*] Bkz: Yunus 10/50


Tefhim-ul Kuran

Biz nice ülkeleri yıkıma uğrattık. Geceleri uyurlarken ya da gündüzün dinlenirlerken bizim zorlu azabımız onlara geliverdi.


Yaşar Nuri Öztürk

Nice yurtları ve medeniyetleri yere batırdık biz. Öyle ki, geceleyin yahut öğle uykusu uyumakta oldukları bir sırada azabımız tepelerine iniverdi.


فَمَا كَانَ دَعْوَاهُمْ إِذْ جَاءهُمْ بَأْسُنَا إِلاَّ أَن قَالُواْ إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ

Fe mâ kâne da’vâhum iz câehum be’sunâ illâ en kâlû innâ kunnâ zâlimîn(zâlimîne).

Bayraktar Bayraklı

Azabımız onlara geldiğinde çağırışları, “Biz gerçekten zâlim kişilermişiz” demelerinden başka bir şey olmadı.


Cemal Külünkoğlu

Baskınımız başlarına geldiği zaman, çağırışları: “Biz gerçekten (haddi aşan) zalimlerdendik” demekten başka bir şey olmadı.


Diyanet İşleri (eski)

Baskınımıza uğradıklarında, sözleri, 'Gerçekten biz haksızdık' demekten ibaret kalmıştır.


Diyanet Vakfi

Azabımız onlara geldiğinde çağırışları, «Biz gerçekten zalim kişilermişiz» demelerinden başka bir şey olmadı.


Edip Yüksel

Kendilerine azabımız geldiği vakit, “Gerçekten bizler zalimler imişiz“ demekten başka sözleri olmadı.


Elmalılı Hamdi Yazır

Azâbımız kendilerine geldiği vakıt da «bizler hakıkaten zalimler idik» demekten başka da'vaları olmadı


Muhammed Esed

Ve cezamız başlarında koptuğu zaman, kendi kendilerine, "vah bize! Biz gerçekten zalim kimselerdik!" demekten başka söyleyecek sözleri olmamıştır.


Mustafa İslamoğlu

Kahredici gazabımız kendilerine gelip çatınca, "Kesinlikle bizdik haksız olan, evet biz!" itirafından başka bir savunmaları olmayacaktır.


Seyyid Kutub

Azabımıza uğradıkları andaki tek feryadları «Biz gerçekten zalimdik» demekten ibaret oldu.


Süleyman Ateş

Azâbımız onlara geldiğinde "Biz gerçekten zâlimlermişiz!" demelerinden başka yalvarıları kalmadı.


Süleymaniye Vakfı

Baskınımız gelince şundan başka bir haykırışları olmamıştır: “Biz, yanlışlar içindeydik!”


Tefhim-ul Kuran

Zorlu azabımız onlara geliverince yakarabildikleri: «Biz gerçekten zulme sapanlardandık» demelerinden başka olmadı.


Yaşar Nuri Öztürk

Azabımız onlara gelip çattığında, yaptıkları, şu çığlığı yükseltmekten başka birşey olmamıştır: Biz gerçekten zalimlerdik!


فَلَنَسْأَلَنَّ الَّذِينَ أُرْسِلَ إِلَيْهِمْ وَلَنَسْأَلَنَّ الْمُرْسَلِينَ

Fe le nes’elennellezîne ursile ileyhim ve le nes’elennel murselîn(murselîne).

Bayraktar Bayraklı

Elbette kendilerine peygamber gönderilenleri de, gönderilen peygamberleri de sorguya çekeceğiz.


Cemal Külünkoğlu

Kendilerine (peygamber) gönderilenleri de, gönderilen (peygamberleri) de sorguya çekeceğiz.


Diyanet İşleri (eski)

And olsun ki, kendilerine peygamber gönderilenlere soracağız, peygamberlere de soracağız.


Diyanet Vakfi

Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz!


Edip Yüksel

Kendilerine mesaj gönderilenleri de sorguya çekeceğiz, elçileri de sorguya çekeceğiz.


Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra elbette Peygamber gönderilen ümmetlere soracağız, elbette gönderilen Peygamberlere de soracağız


Muhammed Esed

Ve bu yüzden, kendilerine (ilahi) bir mesaj gönderilen herkesi, hiç şüphesiz, (Yargı Gününde) hesaba çekeceğiz. Ve yine hiç şüphesiz mesajla gönderilenleri(n kendilerini) de hesaba çekeceğiz.


Mustafa İslamoğlu

Hem kendilerine ilahi mesaj gönderilenleri, hem de (onlara) ilahi mesajı iletmekle görevli olanları elbet hesaba çekeceğiz.


Seyyid Kutub

Kendilerine peygamber gönderilenleri de peygamberleri de sorguya çekeceğiz.


Süleyman Ateş

Hem kendilerine elçi gönderilmiş olanlara soracağız, hem de gönderilen elçilere soracağız.


Süleymaniye Vakfı

Kendilerine elçi gönderilenlere elbette soracağız. Elbette elçilere de soracağız.


Tefhim-ul Kuran

Andolsun, kendilerine (peygamber) gönderilenlere soracağız ve onlara gönderilenlere (peygamberlere) de elbette soracağız.


Yaşar Nuri Öztürk

Yemin olsun, kendilerine elçi gönderilenleri muhakkak hesaba çekeceğiz; gönderilen elçileri de mutlaka hesaba çekeceğiz.


فَلَنَقُصَّنَّ عَلَيْهِم بِعِلْمٍ وَمَا كُنَّا غَآئِبِينَ

Fe le nekussanne aleyhim bi ilmin ve mâ kunnâ gâibîn(gâibîne).

Bayraktar Bayraklı

Onlara bir bilgi ile mutlaka anlatacağız. Biz, onlardan habersiz değiliz.


Cemal Külünkoğlu

Andolsun ki, yaptıklarını kendilerine bir bir anlatacağız. Zira biz onlardan uzak değiliz.


Diyanet İşleri (eski)

And olsun ki, yaptıklarını kendilerine bir bir anlatacağız, zira onlardan uzak değildik.


Diyanet Vakfi

Ve onlara (olup bitenleri) tam bir bilgi ile mutlaka anlatacağız. Biz, onlardan uzak değiliz.


Edip Yüksel

Onlara bir bilgiyle bildireceğiz; biz onlardan hiç uzak kalmadık.


Elmalılı Hamdi Yazır

Soracağız da kendilerine karşı olan biteni mutlak bir ılim ile behemehal anlatacağız, öyle ya biz onlardan gâib değil idik


Muhammed Esed

Ve sonra kendilerine mutlaka (yapıp ettikleri hakkındaki şaşmaz) bilgimizi açacağız: çünkü hiçbir zaman (onlardan) uzak değildik.


Mustafa İslamoğlu

Ardından onlara (haklarındaki) bilgi arşivimizi mutlaka açacağız; hoş, onlardan hiç uzak olmadık ki...


Seyyid Kutub

Onlara olup bitenleri bilgimize dayanarak kesinlikle bir bir anlatacağız. Zira onlar hiçbir zaman bilgi alanımız dışında kalmamışlardı.


Süleyman Ateş

Ve elbette onlara, olan biten herşeyi bilgi ile anlatacağız, zira biz onlardan uzak değiliz.


Süleymaniye Vakfı

Yaptıklarını, bilgiye dayalı olarak onlara bir bir anlatacağız. Zaten onlara uzak değiliz.


Tefhim-ul Kuran

Andolsun, (yapıp etmelerini) onlara bir ilimle mutlaka haber vereceğiz. Ve biz gaibler (onlardan uzakta olan habersizler) de değildik.


Yaşar Nuri Öztürk

Onlara bir ilmin tanıklığında bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik.


وَالْوَزْنُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ فَمَن ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Vel veznu yevme izinil hakk(hakku), fe men sekulet mevâzînuhu fe ulâike humul muflihûn(muflihûne).

Bayraktar Bayraklı

O gün, tartı haktır. Kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.


Cemal Külünkoğlu

O (kıyamet) gün(ü herkesin dünyada yaptığını) tartmak haktır. Kimin tartıları (sevap bakımından) ağır gelirse; işte onlar mutluluğa erenlerdir.


Diyanet İşleri (eski)

Gerçek tartı kıyamet günündedir. Tartıları ağır gelenler, işte onlar kurtulanlardır.


Diyanet Vakfi

O gün tartı haktır. Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.


Edip Yüksel

O gün tartı dosdoğrudur. Tartıları ağır gelenler başarmış olanlardır.


Elmalılı Hamdi Yazır

Hem vezn o gün tam hak, artık kimin mizanları ağır basarsa işte onlar, o felâh bulacaklar


Muhammed Esed

Ve ölçme-tartma işi o Gün dosdoğru gerçekleşecek; ve tartıda (doğru ve yararlı davranışlarının) yükü ağır gelenler; işte böyleleridir mutluluğa erişecek olanlar;


Mustafa İslamoğlu

Ölçme ve değerlendirme o gün hakkıyla gerçekleşir; sonuçta kimin sevabı tartıda ağır gelirse, işte o kesintisiz mutluluğa erişir.


Seyyid Kutub

O gün tam doğru tartı vardır. Kimlerin tartıları ağır çekerse, onlar kurtuluşa ermişlerdir.


Süleyman Ateş

O gün tartı tam doğrudur. Kimin (sevâp) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtulanlardır.


Süleymaniye Vakfı

O gün tartı kurulacağı gerçektir. İyilikleri ağır basanlar, umduklarına kavuşacak olanlardır.


Tefhim-ul Kuran

O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır.


Yaşar Nuri Öztürk

O gün, iyi ve kötüyü ayıran ölçü haktır. Artık kimin ölçülüp tartılacak şeyleri ağır basarsa kurtuluşa erenler onlar olacaktır.


وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُوْلَئِكَ الَّذِينَ خَسِرُواْ أَنفُسَهُم بِمَا كَانُواْ بِآيَاتِنَا يِظْلِمُونَ

Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum bimâ kânû bi âyâtinâ yazlimûn(yazlimûne).

Bayraktar Bayraklı

Kimin de tartıları hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize karşı haksızlık ettikleri için kendilerini ziyana sokanlardır.


Cemal Külünkoğlu

Kimin de tartıları (sevap bakımından) hafif gelirse; işte onlar, ayetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini zarara uğratanlardır.


Diyanet İşleri (eski)

Tartıları hafif gelenler, ayetlerimize yaptıkları haksızlıklardan ötürü kendilerini mahvetmiş olanlardır.


Diyanet Vakfi

Kimin de tartıları hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır.


Edip Yüksel

Tartıları hafif gelenler ise ayetlerimize karşı haksız davranarak kişiliklerini yitirmiş olanlardır.


Elmalılı Hamdi Yazır

Kimin de mizanları hafif gelirse bunlar da işte âyetlerimize zulmetmelerile kendilerine yazık edenler


Muhammed Esed

Oysa, tartıda yükü hafif çekenler; işte, mesajlarımıza inatla karşı çıkmaları yüzünden kendilerini bedbahtlığa sürükleyecek olanlar da bunlardır.


Mustafa İslamoğlu

Fakat sevabı tartıda hafif gelen kimseler var ya: işte onlar, mesajlarımıza ettikleri haksızlık yüzünden kendilerini harcayan kimselerdir.


Seyyid Kutub

Kimlerin tartıları hafif kalırsa, onlar ayetlerimiz karşısında takındıkları zalimce tutumları yüzünden kendilerini mahvetmiş olurlar.


Süleyman Ateş

Kimin (sevâp) tartıları hafif gelirse, işte onlar da âyetlerimize haksızlık etmelerinden ötürü kendilerini ziyana sokanlardır.


Süleymaniye Vakfı

İyilikleri hafif gelenler ise ayetlerimiz karşısında yanlış davranmaları sebebiyle zararı kendi vücutlarına vermiş olurlar.


Tefhim-ul Kuran

Kimin de tartıları hafif kalırsa, bunlar da ayetlerimize zulmedegeldiklerinden dolayı nefislerini hüsrana uğratanlardır.


Yaşar Nuri Öztürk

Ölçülüp tartılacak şeyleri hafif kalanlara gelince, işte onlar, ayetlerimize karşı zalimce davranışlar sergilemiş oldukları için, öz benliklerini hüsrana itmiş olacaklar.


وَلَقَدْ مَكَّنَّاكُمْ فِي الأَرْضِ وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ قَلِيلاً مَّا تَشْكُرُونَ

Ve lekad mekkennâkum fîl ardı ve cealnâ lekum fîhâ maâyiş (maâyişe), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).

Bayraktar Bayraklı

Doğrusu biz sizi yeryüzünde yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!


Cemal Külünkoğlu

Andolsun ki, sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçimlikler yarattık. Ona rağmen ne kadar az şükrediyorsunuz.


Diyanet İşleri (eski)

Sizi yeryüzünde yerleştirdik ve orada size geçimlikler yarattık. Öyleyken pek az şükrediyorsunuz.


Diyanet Vakfi

Doğrusu biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!


Edip Yüksel

Sizleri yeryüzüne yerleştirdik ve orada size yaşama imkânları sağladık. Ne kadar da az şükrediyorsunuz.


Elmalılı Hamdi Yazır

Şanım hakkı için sizi Arzda yerleştirdik ve sizin için onda bir çok geçimlikler yaptık, siz pek az şükrediyorsunuz


Muhammed Esed

Evet, (ey insanlar), sizi yeryüzüne gerçekten (bolluk içinde) yerleştirdik ve size orada geçiminizi sağlayacak şeyler verdik: (Hal böyleyken) ne kadar az şükrediyorsunuz!


Mustafa İslamoğlu

(Ey insanlar!) Doğrusu sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada geçiminizi sağlayacak bir ortam hazırladık: (Bu gerçeğe rağmen) şükredenleriniz ne kadar azdır?


Seyyid Kutub

Size yeryüzünde yurt sağladık, orada size çeşitli geçim kaynakları bağışladık. Ne kadar az şükrediyorsunuz!


Süleyman Ateş

Doğrusu biz sizi yeryüzünde yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik; ne kadar da az şükrediyorsunuz!


Süleymaniye Vakfı

Geçinebileceğiniz imkanlar oluşturarak sizi yeryüzüne yerleştirdik. İmkanlarınızı ne kadar az değerlendiriyorsunuz!


Tefhim-ul Kuran

Andolsun, sizi yeryüzünde 'yerleşik kıldık' ve orda size geçimlikler yarattık. Ne de az şükrediyorsunuz?


Yaşar Nuri Öztürk

Andolsun, sizi yeryüzünde yerleştirdik ve sizin için orada, geçiminize yarayacak nimet ve imkanlara vücut verdik. Ne de az şükrediyorsunuz!


وَلَقَدْ خَلَقْنَاكُمْ ثُمَّ صَوَّرْنَاكُمْ ثُمَّ قُلْنَا لِلْمَلآئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إِلاَّ إِبْلِيسَ لَمْ يَكُن مِّنَ السَّاجِدِينَ

Ve lekad halaknâkum summe savvernâkum summe kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), lem yekun mines sâcidîn(sâcidîne).

Bayraktar Bayraklı

Andolsun sizi yarattık, sonra size biçim verdik ve sonra da meleklere, “Âdem'e secde edin” dedik. İblîs'in dışındakiler secde ettiler; o secde edenlerden olmadı.


Cemal Külünkoğlu

Yine andolsun ki; sizi (önce madde olarak) yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere dedik ki: “Âdem'e secde edin (onun önünde saygı ile eğilin.” Onların hepsi secde ettiler yalnız İblis direndi ve secde edenlerden olmadı.


Diyanet İşleri (eski)

And olsun ki, sizi yarattık, sonra şekil verdik, sonra meleklere, 'Adem'e secde edin' dedik; İblis'ten başka hepsi secde etti, o secde edenlerden olmadı.


Diyanet Vakfi

Andolsun sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Âdem'e secde edin! diye emrettik. İblis'in dışındakiler secde ettiler. O secde edenlerden olmadı.


Edip Yüksel

Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra meleklere, “Adem’e secde edin“ dedik. İblis hariç hepsi secde etti; o secde edenlerden olmadı.


Elmalılı Hamdi Yazır

Hakıkat sizi evvela halkettik, sonra size sûret verdik, sonra da Melâikeye dedik ki «Âdeme secde edin» hemen secde ettiler, ancak İblis secde edenlerden olmadı


Muhammed Esed

Evet, gerçekten de sizi yarattık, sonra size biçim verdik; ve sonra meleklere: "Ademin önünde secde edin!" dedik. Bunun üzerine, İblisin dışında, onlar(ın hepsi) secde ettiler; (bir tek) o secde edenlerin arasında yer almadı.


Mustafa İslamoğlu

Doğrusu sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, ardından meleklere dedik ki: "Adem(oğlu) lehine emre amade olun!" Hemen emre amade oldular, İblis hariç: o emre amade olanlar arasında yer almadı.


Seyyid Kutub

Sizi yarattık, arkasından belirli bir biçime soktuk, sonra meleklere «Ademe secde edin!» dedik. İblis dışında hepsi secde etti. Sadece o secde edenlerden olmadı.


Süleyman Ateş

Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: "Âdem'e secde edin!" dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis etmedi, o secde edenlerden olmadı.


Süleymaniye Vakfı

Atanızı[*] yarattık, sonra biçim verdik. Daha sonra meleklere “Âdem’e secde edin!” dedik. Hemen secdeye kapandılar ama İblis öyle yapmadı. O, secde edenlere katılmadı. [*] İltifat


Tefhim-ul Kuran

Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: «Adem'e secde edin» dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler; o secde edenlerden olmadı.


Yaşar Nuri Öztürk

Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da secde ettiler. Ama İblis etmedi, secde edenlerden olmadı o.